Header Ads


GÜÇ, İNANÇ, YÖNLENDİRME VE NASIL İKTİDAR OLUNUR?



İNSANLARIN İHTİYAÇLARINI İYİ BELİRLEMEK GEREKİR

İnsanları inançlarında ki mantık hatalarını göstermek yerine, inançlarına sahip çıkmayı öğretmek ve yanlış öğretilenleri doğrular ile değiştirmeye çalışmak gerekir. Fakir bir insan için umut ekmek ise bu ekmeği gerçek kılmak gerekmektedir. 

İnsanlar, inanç ihtiyacını duyduğu zamanlardan itibaren, güce de ihtiyaç duymuştur. İlginçtir ki ne zaman inançlı olmuş, o zaman birbirlerine hükmetmeye başlamış. Bu yazdıklarımızın yazılı bir ispatı henüz yok, ama son dönemde yapılan arkeolojik kazılar ışığında mülkiyet hakları üzerinde değişiklik olmaya başladı. Özellikle Göbekli Tepe bu konuda ilginç buluntulara sahiptir.

Şimdi yazdıklarımız geçerli bir tez olarak kabul edilmeyecek de olsa, tarihi olayları izlediğimizde ise insanlık teknolojik anlamda gelişim gösterse bile; duygusal anlamda değişimi olmamaktadır. Bu yüzden insanlığın ilk gruplar halinde yaşamaya başladığı anda duygusal olarak kendinden güçlü olana ihtiyaç duyması da bu dönemlerde de vardır diyebiliriz.


Bilimsel olarak baktığımızda canlıların doğada güç dengesi içinde olduğunu göreceğiz ve sonuçta biz insanlarda canlı olduğumuza göre bizde de güçlünün güçsüze baskın olması gayet doğaldır. İnanç sistemlerine ve dinsel yaklaşımla ise en güçlü olan yaratıcı inancı ile insanın korkması ve saygı duyması gereken bir güç ve bu gücü temsil edecek somut varlıklar vardır.
Dinsel öğretilerde biz insanlara anlatılanlarda ilahi bir güç olduğu ve bu gücün her şeye gücünün yetebileceği üzerinedir. Bu yüzden dinler ve inanç sistemleri doğada olan güçlü güçsüz dengesine uymaktadır. Bu yüzdendir ki insanlık ne zaman inanma ihtiyacı duymuştur o zaman güce sahip olmaya da ihtiyaç duymuştur.


Yüzyıllar geçtikçe güç simgeleri değişse bile yöntemler değişmeden devam etmiştir.

İşte bu gücü kullanabilmeyi ise yaşamsal refleks denilen insanın ve tüm canlıların yaşama içgüdüsüne saldırma  ile elinde tutmaya başlamıştır. Dünya da ilk evcilleştirmeyi fark edebilme yine doğada hayvanların birbirine olan üstünlükleri ile fark edilmiş ve hayvanlara beslenme veya tam tersi zarar verecek gücün kendisinde olduğunu gösterebilen insan ilk evcil hayvanlarına kavuşmuştur. Ne ilginçtir ki bu benzerliği kendi grubu içinde farketmesi ise uzun sürmemiş ve kendi grubu içinde güçlü olanlar güçsüzlere baskı uygulayarak kendilerine hizmet ettirmiştir. Yüzyıllar geçtikçe güç simgeleri değişse bile yöntemler değişmeden devam etmiştir.



İşte bu eksiklik insanlığın hep bir kavga ve güç savaşı içine sokmuştur.

İktidarı elde tutabilmek ise ilk başlarda en zor olanıydı, çünkü fiziksel anlamda güçlü olan bir şekilde gelip güçlü olanın elinden gücü alabilmekteydi. İşte güçlü olanlar yine bu konuda tarihte ki olaylara bakarak bu gücü elde tutmanın kolay yolunu buldular ve inanç sisteminde köklü bir değişiklik yaparak kontrol edebilecekleri tek tanrılı inançlar haline döndürdüler. Bu şekilde çoğunluk haline gelen tek tanrılı inanç sistemi aslında insanları daha rahat kontrol altında tutmaya yaramaktaydı. Bu sistemin yıkılma süreci ise sosyal yaşantı içinde insanların inançlarını sağlamlaştırmaktı. Bu durumu fark eden güç sahipleri işte insanlara yarı inanç sistemini aşıladılar.

İnsanlar tek bir tanrıya ve onun kurallarına uymaları öğütlenir iken aynı zamanda mantık hataları ve insanın şüphecilik kısmını da kapatmadılar. Bu sayede insanlar bir taraftan dünya nimetleri ile mutlu olurken aynı zamanda ahiret inancının eksikliğini yaşamaktalar. İşte bu eksiklik insanlığın hep bir kavga ve güç savaşı içine sokmuştur. Bu sayede de güçlü olan hükmetme yetkisine kuşaklar boyunca devam etti.

Toplumlara bu dünyanın ölümlü olduğunu ama öldükten sonra sonsuz ve güzel bir yaşamın olacağına, bu dünya da kötülük yapanların cezasız kalmadığına inandıramadığınız ve ispatlayamadığınız sürece dünyada güç için yapılan savaşlar devam edecektir. 

Sonuç olarak insanları inançlarında ki mantık hatalarını göstermek yerine, inançlarına sahip çıkmayı öğretmek ve yanlış öğretilenleri doğrular ile değiştirmeye çalışmak gerekir. Fakir bir insan için umut ekmek ise bu ekmeği gerçek kılmak gerekmektedir. Tam tersi umut etmek seni aç bırakır demek gücü elinde tutana onu daha da yaklaştırmak olacaktır.


Hiç yorum yok

YORUM BIRAKMAK DÜŞÜNMEK VE PAYLAŞMAK İLE İÇ İÇEDİR. LÜTFEN DÜŞÜNDÜKLERİNİZİ PAYLAŞIN. YORUMLARINIZLA DAHA ÇOK PAYLAŞILALIM.

www.nerdenduydun.com. Blogger tarafından desteklenmektedir.