OSMANLI HAREMİ NE ZAMAN KURULDU? HAREMLE İLGİLİ RESİMLER
Harem I. Abdulhamid zamanında ki görünüm. |
Yazan: ZİYA ERGİNS
İkinci Sultan Mehmed Şarkî Roma Kayzerlerinin merkezine (1453) girdiği vakit refakatinde bulunan İtalyalı bir âlim şehrin başlıca âsarı atikasını kendisine göstererek rehberlik etmişti. Hayli müddet sonra mevkiini pek beğendiği bugün Sarayburnu denilen yerde Bizans’tan kalma deniz surlarını tamir ve kara surlarını (Sur-ı Sultanî) yaptırıp burasını şehirden tecrit ederek kendisini ve devlet umurunun tedvirine bir mahal olan (Divanı Hümayun)u bu metin kalenin içerisinde emniyet altına almış oldu.
Bugün bu sarayın giriş kapısında kitabesi mevcuttur.Bunlardan birisi Farisî ibareli (877) tarihli (Çinili Köşk) diğeri Arapça kitabeli (883) tarihli (Bâbı -Hümayun) denilen sarayın birinci kapısıdır. (Babıs-selâm) denilen sarayın ikinci kapısı (Şedel)in (1493) senesinde İstanbul'da yaptığı resimlerde aynen gösterilmiş olduğundan XV inci asır sonlarına ve Bayezid II zamanına aidiyeti tahakkuk eder. Yalnız bu kapıdaki demir kanatlardan soldakinin üstünde (Ameli Isâ Bin Mehmed) ve Hicrî (931) tarihi mahkuktur. Demir kanatların Sultan Süleyman tarafından yaptırıldığı fikrinde iseler de bu ancak demir kanatların tebdilen yeniden yapıldığını bize gösterir.Bugün (Çin porselenleri hazinesi) nin mahfuz bulunduğu ilk (dört kubbe) Fatih devri inşaatı olduğu sayın üstat Tahsin Uz'un himmet ile tahakkuk etmiştir. Evvelce (İç hazine) olan bugün (Silâh hazinesi) bulunan (sekiz kubbeli) metin bina Bursa tipi karakterini taşıdığından on beşinci asırdan kalma olduğu anlaşılıyor. (Babüs-saade) denilen sarayın üçüncü kapısı karşısında bulunan (Arz odası) Fatih Mehmed’in (Kanunname-i al-ı Osman )inde böyle bir odanın yapılmasını zikretmesi ve binanın üslûbu mimarisi on beşinci asırdan kalma olduğunu gösterir.
Evvelce (Ağalar Camii) olan bugün (Yeni kütüphane) olarak tanzim' edilmiş bulunan bina yapılış tarzının kadimi ve inşa bakımlarından on beşinci asırdan kalma olduğuna hükmediliyor. Vakti ile (Hazine-i Hümayun)un mahfuz bulunduğu binanın Fatih devri inşaatından bir (köşk) olarak yapıldığı bu son zamanlardaki saray tamiratından ve yapılan tetkiklerden anlaşılmıştır. Nihayet (Baş Lâla kulesi) denilen metin mahallin de on beşinci asırdan olduğunu tarzı mimarisi gösterir. İşte bugün (Topkapı Sarayı} denilen binalar manzumesinde onbeşinci asırdan kalma mebani bunlardan ibarettir. Fatihin hususî müverrihi olan (Kritovolos) bu sarayın inşaatı münasebet ile her tarafının envai nükuş vesair âsârı nefise ile işlenmiş olduğunu söylüyor. Bununla beraber Kritovolos'un tarihi (855 -872) tarihleri vakayiini havi bulunuyor ki yukarıdaki gösterilen saray kitabeleri ile karşılaştırmak icap eder. Yine Fatih devri ricalinden (Dursun) Bey (Tarih Ebülfetih)inde (az müddet içinde ol makamı hoş üzerinde bir saray-i âli) inşa olunduğunu bildirmektedir. Fatihin bu iki tarihçisi de bu sarayda bir (harem dairesi) tesis edilmediğini söylerler. »Bunlar (Saray-i Cedid-i Amire) denilen bü (Topkapı Sarayı )ndan mukaddem a'yezidde yaptırılmış olan (Saray-i Atik-i Âmire)den bahsederlerken Kritovolos (Büyük kapıları, fırın ve hamamları geçtikten sonra yüksek burçları ve harem daireleri) demektedir. (Dursun) Bey de.(Bazı sera perdei haremi has ve bazı kendi istirahati ve havas ve gulaman rahatı için metbu saraylar ve köşkler tertib etti) diyor. "Bu iki Fatih devri tarihçisi katiyetle bize (harem dairesi) nin Bayeziddeki sarayda kurulmuş olduğunu bildirirler. XVII nci asır menbalarından (Evliya Çelebi cild 1) de Topkapı Sarayından bahsederken (Bu sarayda harem bünyad olmamıştır badehu Süleyman Hân asrında harem bünyad olub) diyor*. XIX nci asır tarihçilerinden (Ata) Bey de (Enderunu Hümayunda bulunanların ekserisini eski sarayda bırakarak kendisi -Fatih -senenin bir kaç mahını yeni sarayda emrar ve istirahat buyururlar idi. Bu usul Kanunî zamanına dek cari olup o asırda Enderunu Hümayunda bulunanların cümlesi yeni saraya naklolunarak eski saray Selâtini uzam hazretlerine terk olundu) demektedir., İşte daha ziyade bu on yedinci ve on dokuzuncu asır tarihçilerine istinad etmiş bulunan son, devrin salâhiyettar tarihçileri de eserlerinde bu tarzda idarei kelâm etmiş bulunuyorlar.Merhum Halil Edhem (Topkapı Sarayı) isimli risalede (Kanunî Süleyman zamanında inşasına başlandığı rivayet olunan bu daire), Profesör Ernest Manburi (İstanbul) adlı seyyahin rehberinde (Topkapı Sarayının bütün garp kısmım Kanunî Süleyman tarafından inşa olunmuş olan harem dairesi işgal etmektedir.)
Haremde I.Abdulhamit dairesinin dıştan görünüşü. |
Topkapı Sarayı Müzesi rehberide (Eskiden Yeni Saray tesmiye olunan bu sarayda bir harem dairesi tesisi Kanunî Süleyman zamanında vuku bulduğunu tarihler söylüyorlar; o zamana kadar Padişahların hususî daireleri ile harem eski sarayda bulunuyordu.) Bütün bu ifadeler birbirlerinden naklen olup menşelerine daha evvel yukarıda işaret edilmiş ' idi. Bayezid camiindeki Veliyyüd’in kütübhanesinde (2440) numarada bir kitab bulunuyor. Bütün İstanbul kütübhanelerinde tek bir nüshadır. Müellifin hattı desti iledir. Arabçadır. Adı (Errıhletüsseniye - fi - rıhletil -medinei - verrumiye) dir. Müellifi (Kutbüddin Meki) dir. Bazı kütübhanelerimizde yine bü müellifin olup on altıncı ve on yedinci asırlarda Türkçeye geçirilmiş bulunan (Elâ'-lâm ya a'lâm Beytullah-ül-haram) ismini taşıyan eser yukarıda tek nüsha bulunan eser değildir. Çünkü bazı kütübhane fihristlerinde yanlış olarak müellifin bu iki eseri karıştırılmış bulunuyor. Bu kutbüddin Meki Mekkenin Hanefî kadısıdır.
Mekke Şerifi (Seyyid Hasan bin Ebû Nümeyyi tarafından merkezi hükümetin orada nöbetçiler ağası bulunan (Deli Pîri) adındaki memurundan şikâyeti havi olan nâme ve hüdaya ile Sultan Süleyman Kanunîye gönderilmiştir. Kutbüddin Meki maiyetile (965) senesi muharreminin Perşembe gecesi Mekkeden çıkmış (90) günde İstanbula gelebilmiş, (66) gün de burada kalmıştır. Bize bıraktığı notlar her bakımdan mühimdir. Haseki Hürrem Sultanın vefatı Meki'nin İstanbulda bulunduğu zamana tesadüf ettiğinden verdiği izahat mevzuumuz olan harem dairesi bahsinde ehemmiyetlidir. Yaptığı ziyaretlerden bahsederken sahife 245 de.(on sekizinci Perşembe günü Haseki Sultanın yeri olan eski saraya gittik, Ali Ağa ile görüştük, hediyeler takdim için izin istedik ve takdim ettik) diyor. Bu ifade de (Haseki Sultanın yeri olan eski saraya gittik) diyerek mezkûr tarihte Kanunî Süleyman Zamanında (harem dairesi)nin hâlâ Bayeziddeki eski sarayda bulunduğunu bize öğretmiş oluyor. Daha sonra da nahife 254 de (Cemaziyelahı-re'nin yirmi altıncı Cuma günü şehzadelerin annesi Haseki Sultan vefat etti.. Merhume hayli vakittenberi hasta imiş.. Hastalığı da taze balık yemekten hasıl olmuş kulunç imiş.. Bu sultan Padişahdan. beş çocuk doğurmuştu: Selim, Bayezid,, Mehmed, Cihangir...diyorlar ki bunun adı Hurrem Sultandır. Vefatından dolayı Padişahın yüreği pek yandı.. Cenazesini Sultan Bayezid Camiine getirdiler. Namazını Ebüssuud Efendi kıldırdı ve kabrine de yine o indirdi.. Vefatından dolayı İstanbul yerinden oynadı. Pek çok sadaka verildi. Demek oluyor ki Kanunî Sultan Süleyman zamanında bu Topkapı Sarayında bir harem dairesi mevcut değil idi. Şimdi mevzumuzun ciddiyetini ispat eden. diğer mühim bir vesika daha göstereceğiz.Topkapı Sarayı arşivinde(1461) numarada bir defter mevcut olup Mimar Koca Sinana ve tarihi itibar ile kendi zamanına aittir. İfade tarzına bakılırsa kendi tarafından söylenmek suret ile yazılmıştır. Bu defterin (22 -23) üncü sahif elerinde kendisinin inşa etmiş bulunduğu sarayları anlatıyor. İşte bu.Topkapı Sarayından bahsederken (Saray-i cedid-i Hâkanî İç Saray-i cümle Sultan Murad Hân bina ettirmiştir) demektedir.
Haremi Topkapı Sarayına Getiren 3. Murat |
Biz nasıl Kutbüddin Mekki'nin notlarından Kanunî Süleyman zamanında haremin hâlâ Bayeziddeki eski sarayda bulunduğunu öğrenmiş bulunuyor isek işte bu defterden de iç sarayın yâni haremin üçüncü Sultan Murad tarafından eski saraydan bu yeni saraya nakledildiğini ve bu dairenin de Koca Mimar Sinan tarafından yapıldığını kat'î bir surette muasır vesikalara müsteniden öğrenmiş bulunuyoruz. Filvaki bugün de haremdeki en eski daire üçüncü Sultan Murada ait olup (986) tarihli kitâbeyi taşıyor ki haremde bundan daha eski gerek mimarî tarzı ve gerekse tarihî kitâbeleri bakımından hiç bir mahal mevcut bulunmamaktadır. Binaenaleyh bugün Topkapı Sarayı dediğimiz Osmanlı Padişahlarının bu kadîm ikametgâhlarında bir (harem dairesi) tesisi tarihi de bu suretle aydınlatılmış bulunuyor.
Ziya ERGİNS
Güzel bir yazı çok teşekkürler
YanıtlaSilBeğeniniz bizi mutlu etti. Yorum için teşekkürler.
SilDüşünmek ve Paylaşmak Dileğiyle...
bence oyle diyil.3 murat getiremez.cunki dedesiSULEYMEN KANUNIDIR.kanuninin zamaninda harem var.yanlismi?
YanıtlaSilYazıda zaten Harem'in Topkapı Sarayında ne zaman kurulduğu ile ilgili yazılı arşivlere dayanarak bir tez oluşturulmuş. Kutbüddin Mekki'nin notları ve Mimar Sinan'ın notları ile de bunu desteklemiş. Yoksa Topkapı Saray'ından önce de haremler bulunmaktaymış.
SilDüşünmek ve Paylaşmak Dileğiyle...