Header Ads


YAŞ 35 VE ÜSTÜ: Kalbinize kulak verme zamanı geldi.


Kalbinize kulak verin
Güncelleme 25.02.2017

Kalbinize kulak verme zamanı geldi.

 Kalp damar hastalıklarından korunmak için yapmanız gerekenler o kadar basit ki ilk önce bana bir şey olmaz mantığını bırakarak, 35 yaş ve üzeri iseniz normal kilonuzdan fazlanız varsa birde üstüne hareketsiz bir yaşam, masa başı bir işinizde üstüne tuz biber ekiyora o zaman doğruca kardiyoloji bölümüne normal kontrolünüzü yaptırmaya gidiyorsunuz. Arabanıza düzenli motor bakımı yaptırmaya üşenmiyorsanız vücudunuzun motoru olan kalbinize de düzenli bakım yaptırmak zorundasınız.

KALP SAĞLIĞI KONTROLÜ HASTANELERDE NASIL YAPILIR?
Hangi testler ve tetkiler yapılır?
Gelişen teknoloji ile sabah başladığınız kontroller bir gün sonra size sağlığınızı koruma olarak geri dönüyor.

Kalp hastalıklarını önlemek için düzenli kontrol şart
Kalp hastalıkları kontrolünün bir diğer güzel tarafı ise bu sayede kısmi de olsa küçük bir check up yaptırmış olmanızdır. 

Bir gün boyunca üzerinizde taşıyacağınız holter tansiyon ve efor makineleri sayesinde çok rahat bir şekilde tansiyonuz ve kalp ritminiz ölçülebilmektedir. 

Holter aletlerinin tek sıkıntısı özellikle tansiyon aletinde olmadık zamanlarda ölçüm yaparken titremesi ile hareket etmemeniz gerekmektedir. Hatalı ölçüm durumunda tekrar ölçüm yapmaya çalışıyor ama siz yinede takılı olan kolunuzu hareket ettirmeden ve bükmeden bir dakika beklemeniz gerekecektir. Geceleri ise titreşimle birlikte ne oluyor diyorsunuz ama sonrasında holterin tansiyonunuzu ölçtüğünü hatırlayıp tekrar uykunuza dalıyorsunuz. Holter gece de dahil olmak üzere bütün gün üzerinizde durarak sağlığınız hakkında rapor düzenliyor. Bu rapor sayesinde kalp ritminiz veya tansiyonuz hakkında veriler elde ediliyor. 

Kan tahlileri yaptırılıyor, trigliserid, alt, ast, glukoz, üre, kolestrol, hdl kolestrol, LDL kolestrol, ggt, alkalen fostafaz(ALP), kalsiyum(ca), Sodyum(Na),potasyum (K), CK-MB, Magnezyum(Mg) tetkikleri yapılmaktadır. Ayrıca daha derin tetkiklerde yapılmaktadır. WBC, NEU#, NEU%, LYM%, MON#,MON%EOS#. EOS%, BAS#, BAS%, RBC, HGB, HCT gibi.

EKG ile anlık kalp ritminiz ölçülüyor, ihtiyaç duyulması halinde ultrasonografi yapılıp, karaciğer, böbrekler,pankreas ve prostat muayenelerinizi de aradan çıkarabiliyorsunuz.

Efor testinde ise sizi koşu bandına çıkarıyorlar temiz bir ayakkabınız yok ise yalın ayak yapabiliyorsunuz, günlük kıyafetiniz ile testiniz yapılabiliyor. Bayanlar kalp muayenesine giderken etek veya elbise türü kıyafetler yerine daha rahat günlük spor kıyafetler ile gitmesi muayenenin daha rahat geçmesini sağlayacaktır. 

Genel anlamda randevulu muayenelere giderken sizlere tavsiyemiz en rahat kıyafetleriniz ile gitmeniz olacaktır. Kontroller sırasında kıyafetlerinizin bir bölümünü çıkartmak veya sıyırmak zorunda kalacaksınız.


Aşağıda ki yazı ise uzman doktorlar tarafından yazılan bilgilendirme yazısıdır. Unutmayınız her türlü sağlık sorununuz da doktorunuzun tavsiyesini almadan kulaktan dolma bilgiler ile kendi kendinize tedavi uygulamayınız.
 Bu kontroller KALBE iyi geliyor  
Kronik hastalıklar günden güne artıyor ve bu hastalıklar içerisinde kalp damar hastalıkları tüm ölüm nedenleri arasında birinci sırada yer alıyor. Bundan korunmanın yolu ise rutin kalp sağlığı kontrollerinden geçiyor.
KALP DAMAR HASTALIKLARINDAN KORUNMAK YA DA VAR OLAN RİSKLERİ KONTROL ALTINDA TUTMAK İÇİN 20 YAŞINDAN İTİBAREN CİNSİYET FARKI GÖZETMEKSİZİN, KİŞİSEL HİKAYENİZİN GEREKTİRDİĞİ KONTROLLERİ İHMAL ETMEYİNİZ.


Kalp damar sağlığı kontrollerinin iki amacı vardır: ''Birinci amaç, insanları kalp damar hastalıkları gelişiminden korumak ve dolayısıyla buna yol açtığını bildiğimiz bazı risk faktörlerini belirli yaşlar itibarıyla taramak, izlemek ve anormallik saptandığında bunları düzeltmek...
İkincisi ise kalp damar problemi zaten gelişmiş olan kişilerde bunu erkenden saptamak ve olumsuz sonuçlarını engellemeye çalışmak. Örnek vermek gerekirse: 40 yaşına ulaşan bir bireyde damar sertliği süreci zaten gelişmiş olabiliyor ve bunun kalp krizi ile sonuçlanması, rutin kontroller sonucu alınacak önlemlerle engellenebiliyor." Dünya Sağlık Örgütü genel kural olarak, 20'li yaşlardan itibaren kalp damar hastalığına yol açtığı bilinen risk faktörlerinin kontrol edilmesini öneriyor. Bu kontrol kapsamında kolesterol yüksekliği, kan yağları ile şeker düzeyinin değerlendirilmesi, tansiyon ölçümlerinin yapılması, bel çevresi ölçümlerinin rutin muayenelerde tekrarlanması ve kişilere sigara kullanımı, beslenme ile egzersiz alışkanlıkları konusunda tavsiyelerde bulunulması yer alıyor.

YÜKSEK RİSKLİ HASTALARDA İLAVE TETKİKLER UYGULANIYOR
Kalp damar hastalıkları açısından birden fazla risk faktörü olan bireylerin ilerleyen yıllarda bu hastalıkları geçirme riskleri hesaplanabiliyor. Bireyler, düşük, yüksek ya da ultra riskli olarak gruplara ayrılabiliyor. Yüksek risk grubunda bulunan bireylerde ilave tetkikler de kullanılıyor. Rutin muayenede kullanılan elektrokardiyografinin yanı sıra efor testi gibi daha kapsamlı testlerle değerlendirme yapılabiliyor. Bu testlerin sonuçları şüpheli çıktığında ise Bilgisayarlı Tomografi ile yapılan sanal anjiyografiler de kullanılıyor. Dr. Utku Zor, kardiyoloji uzmanları açısından çok değerli olan bu tetkikin, yüksek risk görülen kişilerde veya rutin tetkiklerde şüpheli durumlarla karşılaşıldığında kullanıldığım belirtiyor.
LİPOPROTEİN (KAN YAĞLARI) ÖLÇÜMÜ Bazen yaştan, kilodan ve beslenme alışkanlığından bağımsız olarak kan yağı düzeylerinin anormal yükselebilmesi nedeniyle bu konuda genel öneri 20 yaşına basmış olan her bireyin temel bir kan yağı tahlili yaptırması yönünde. Genellikle genetik olarak aktarılan bu tabloya zamanında müdahale edildiğinde ileri ki yaşlardaki kalp krizleri önemli ölçüde engellenebiliyor. Sonuçlar normal ise yani total kolesterol değeri 200 mg'ın altındaysa, bu testin belli bir yaşa kadar beş yılda bir tekrarlanması öneriliyor. Eğer sonuçlarda anormallik varsa ya da diyabet, obezite, ailede erken dönem kalp hastalığı hikayesi, sigara içimi gibi diğer riskler bulunuyorsa daha sık ölçüm önerilebiliyor. Saptanan anormal değerlere ilaç ya da yaşam tarzı değişiklikleri ile müdahale edilebiliyor ve hasta takip ediliyor. 
TANSİYON (KAN BASINCI) ÖLÇÜMÜ Genel kural yine 20 yaşını geçmiş her bireyin tansiyonunun en az bir defa ölçülmesi yönünde. Normal saptansa bile rutin fizik muayenelerde, doktora herhangi bir sebeple başvurulduğunda da ölçülmesi önem taşıyor. Yani her bireyin ilk kontrolden sonra en az iki yılda bir tansiyon ölçümü yaptırması gerekiyor. Dr. Zor, kan basıncı konusunda yanlış bir fikir olduğunu belirterek, “Tansiyonun genellikle şikayete yol açarak ortaya çıktığı ve bu belirtilerle yüksekliğin saptanabileceği düşünülüyor. Oysa tansiyon yüksekliği çoğu zaman sessiz seyrediyor" diyor. Tansiyon ölçümünün düzenli yapılması, sonuçlar normal yani 120/80 mm hg ve altında bir değer ise iki senede bir rutin ölçülmesi, bu değerin üzerinde ise şiddetine göre sınıflandırılıp takip edilmesi gerekiyor. Çözüm olarak kan basıncını yükselten faktörlerin düzeltilmesi, ciddi yüksekliklerde ise direkt olarak ilaca başlanması önem taşıyor.
KAN ŞEKERİ ÖLÇÜMÜ Diyabet, damar sertliği riskini artırdığı için kalp damar hastalıklarının ortaya çıkışını da çoğaltıyor. Diyabet hastalarının ölüm nedenlerinin başında kalp damar hastalıklan geliyor. Bir diyabet hastasının kalp damar hastalığına yakalanma riski ise diyabet olmayan bir bireye göre üç-dört kat daha fazla oluyor. Dr. Zor, kan şekeri yüksekliği tanısı konulan vakalarda, rahatsızlığın kalp damar hastalığı üzerindeki etkilerinin çok daha önce başladığının tespit edildiğini belirterek, "Birçok hastaya kalp krizlerinin ardından diyabet tanısı konuluyor. Bu nedenle diyabetin taranması, yükseklik saptandığında tedavi edilmesi büyük önem taşıyor” diyor. Açlık kan şekeri ölçümü başta olmak üzere kan şekeri ölçümlerinin 45 yaşından itibaren rutine konulması önerilse de ailede özellikle Tip 2 diyabet öyküsü varsa veya kalp damar hastalığı risk faktörleri bulunuyorsa, bu ölçümlerin 30’lu yaşlardan itibaren yapılması tavsiye ediliyor.
FİZİKSEL KONDİSYON Bireyin egzersiz alışkanlığının olup olmaması, hangi egzersizleri hangi sıklıkta ve şiddette yaptığı da kardiyoloji uzmanları için önemli bir veri. Toplumumuzda egzersiz alışkanlığının düşük olduğunu belirten Dr. Utku Zor, eğitim düzeyi arttıkça egzersiz alışkanlığının da arttığını belirtiyor. Egzersiz denilince akla karmaşık ve yorucu çalışmaların gelmemesi gerektiğini belirten Dr. Zor, düzenli yapılan tempolu yürüyüşün yeterli olduğunu, hastalan buna teşvik ettiklerini vurguluyor. Haftada en az 150 dakika, orta tempolu (yürürken sık nefes alıp vermek doğru tempoda olmayı işaret ediyor) yürüyüş yapmak da kalp hastalığı riskini yüzde 40-50 oranında azaltabiliyor. 
KİLO TAKİBİ Obezite; diyabeti, yüksek tansiyonu ve kolesterolü yükseltici etkisi olduğu için kalp damar hastalıklarının gelişiminde önemli rol oynuyor. Bu faktörler ortaya çıkmasa bile kilo fazlalığı kalp damar hastalıklarım artırıyor. Kilo fazlalığı ilk aşamada vücut kitle indeksi (VKİ) üzerinden saptanıyor. VKİ, bireyin vücut ağırlığının (kg), boy uzunluğunun karesine bölünmesiyle elde ediliyor. Sonuç 25-30 arasında ise kişi fazla kilolu, 30’un üzerinde ise obez olarak tanımlanıyor. Bu ölçümlerin periyodik olarak tekrarlanması, hastanın bu konuda bilgilendirilmesi ve fazla kilonun giderilmesi için yönlendirilmesi gerekiyor. Fazla kilolu olmanın yanı sıra fazla yağın dağılımı da önemli bir ayrıntı. Karın ve bel bölgesindeki yağlanma, iç organ yağlanmasını yansıttığı için kalp damar hastalıkları ile diyabet gelişimi için gösterge olabiliyor. Bel çevresi ölçümünün de rutin olarak değerlendirilmesi ve hastanın bu konuda bilinçlendirilmesi önem taşıyor. Obezitenin kalp hastalıkları riskini artırması nedeniyle bireylerin dengeli beslenmeleri önem taşıyor. VKİ normal sınırlarda olsa da kolesterol, tansiyon ve diyabet gibi hastalığı olanların da sağlıklı beslenmeye teşvik edilmesi gerekiyor. Kilo problemi yaşayan hastaların dengeli beslenme konusunda diyetisyen desteği alması tavsiye edilebiliyor. 
SİGARA KULLANIMI Sigara kullanımı kalp damar hastalıklarına yakalanma riskini, içmeyen bireylere göre üç-dört kat artırıyor. Günde kaç sigara içildiği, sigaranın nikotin miktarı, ince ya da kalın olması hatta pasif içici olmak bu aşamada önem taşımıyor her türlü kullanım büyük risk yaratıyor. Sigarayı bırakmak konusunda hastaların teşvik edilmesi ve bilgilendirme yapılması kardiyoloji uzmanlarının görevleri arasında yer alıyor. kaynak: 

Kaynak:ACIBADEM HAYAT DERGİSİ YAZ 2014 SAYI 12 SAYFA:12-13


Hiç yorum yok

YORUM BIRAKMAK DÜŞÜNMEK VE PAYLAŞMAK İLE İÇ İÇEDİR. LÜTFEN DÜŞÜNDÜKLERİNİZİ PAYLAŞIN. YORUMLARINIZLA DAHA ÇOK PAYLAŞILALIM.

www.nerdenduydun.com. Blogger tarafından desteklenmektedir.