TÜP BEBEK TEDAVİSİ İLE HAYALLER GERÇEKLEŞİYOR
Tüp bebek tedavisi denince akla tek bir evre gelse de “eve canlı bebek götürme” hedefiyle çıkılan yol, çeşitli adımlardan oluşuyor. İşte ilk testten gebeliğin tespitine ve doğum aşamasına kadar tüp bebek tedavisinde gerçekleştirilen işlemler... 28 Hayat 2014 eğişen yaşam koşulları, annelik yaşının giderek yükselmesi ve nedeni belli olmayan kısırlık, tüp bebek tedavisine olan başvuruları artırıyor. Kısırlık bir yıl düzenli cinsel ilişkiye karşın gebelik elde edilememesi olarak tarif ediliyor. Çiftlerin yaklaşık yüzde 15'i bu gruba giriyor. Bebek sahibi olmak isteyen bu çiftlerde öncelikle kısırlık nedeni araştırılıyor. Tüpler ve rahimdeki bozukluklar, yumurtlama problemleri, sperm parametrelerindeki bozukluklarla ortaya çıkan erkek kısırlığı ve açıklanamayan kısırlık en önemli nedenleri oluşturuyor.
Acıbadem Adana Hastanesi Tüp Bebek Ünitesi Klinik Sorumlusu Prof. Dr. Volkan Noyan, bu sorunları yaşayan çiftlerin başvurduğu tüp bebek yönteminde hedefin "eve canlı bebek götürme" olduğunu belirterek tedavinin aşamalarını anlattı... Kısırlığın araştırılmasında, kadınlarda yumurtlamanın gerçekleştiğinin ortaya konması gerekiyor. Bunun için çeşitli testlerden yararlanılıyor. Kadının düzenli adet görmesi de yumurtlamanın göstergelerinden biri. Ancak bu kadınlarda, adetin 21-24. gününde progesteron (yumurtalıklardan salgılanan cinsiyet hormonu) ölçümü daha net sonuç veriyor. Ardından, rahim ve tüplerin anatomik olarak normal olduğunun gösterilmesi gerekiyor ve bunun için ultrasonografik incelemeler ve rahim filmlerinden yararlanılabiliyor. Erkeklere yönelik testlerden ilki olan spermiyogram ile spermin sayısı, konsantrasyonu, hareketliliği ve yapısı inceleniyor. Bu değerlendirmeler erkek kısırlığı hakkında bilgi veriyor. Çiftlerde sorun görülmesi halinde nedene yönelik çeşitli tedaviler uygulanıyor.
NE ZAMAN TÜP BEBEK TEDAVİSİ UYGULANIYOR
Çiftlerden birinde ya da
ikisinde birden görülebilen kısırlık
nedenlerinden bazıları tüp bebek
uygulamasını gerektiriyor.
İşte bu nedenler:
Tubai faktör: Kadının tüpleri
çalışamayacak durumdaysa, anatomik
olarak ciddi şekilde bozulmuşsa
bebek sahibi olabilmesi için tüp bebek
yöntemine başvuruluyor.
Yumurtalık rezervi: Kadınlarda
özellikle 30 yaşından sonra yumurtalık
rezeıvi azalmaya başlıyor. Bu durum
35 yaşından sonra hızlanıyor, 40’tan
itibaren de artıyor. Yumurtalık rezervinin
değerlendirilmesi için adetin üçüncü
günü FSH, E2 ve adetin herhangi bir
gününde AMH hormonlannın ölçümü
gerçekleştirilebiliyor. Aynca ultrasonla
yumurtalıklardaki antral folikül (yumurta
kisti) sayımı da yapılıyor. Rezen/i ileri
derecede azalmış hastalanda gecikmeden
tüp bebek tedavisine geçmek gerekiyor.
Yumurtlama bozuldukları: Düzenli
yumurtlamayı bozan çeşitli hastalıklarda,
belirli süre ve sayıda uygulanan
yumurtlama tedavilerine karşın gebelik
elde edilemezse tüp bebek yöntemine
geçilebiliyor.
Açıklanamayan kısırlık: Kısırlık
nedeni bilinemiyorsa, kadının yaşı ve
kısırlık süresi de dikkate alınarak aşılama
tedavisi sonrası ya da doğrudan tüp
bebek uygulamasına geçilebiliyor.
Erkek kısırlığı: Sperm
konsantrasyonu, hareketliliği ve yapısı
değerlendiriliyor, ürolojik olarak tedavi
ile düzelmeyen olgularda aşılama ve tüp
bebek tedavisine geçiliyor. “35 yaşın altındaki
kadınlar için, birinci
ve ikinci tüp bebek
denemelerinde çiftlerin
tek embriyo transferi
hakkı var. İkinci
denemeden sonra da en
fazla iki embriyo transferi
gerçekleştirilebiliyor.
35 yaşın üstündeki
kadınlarda ise her
denemede iki embriyo
transfer edilebiliyor.
TÜP BEBEK TEDAVİSİNİN AŞAMALARI
1-Tüp bebek tedavisinde ilk aşama kadının yumurtalıklarının uyarılması. "Kontrollü ovaryen hiperstimülasyon" adı verilen bu işlemle yumurtalıklar uyarılarak, folikül geliştirilmesi sağlanıyor. Çeşitli ajanlar ve protokollerle sağlanan uyanlma, günümüzde sıklıkla uygulanan kısa protokollerde 8-14 gün sürüyor.
2-Daha sonra yumurtalar HCG hormonuyla tetiklenerek olgunlaştırılıyor. HCG hormonu enjeksiyonundan 34-36 saat sonra yumurtalar toplanıyor. Bu işlem, transvajinal yöntemle, hastanın yumurtalıklarına ultrasonografi eşliğinde özel bir iğne ile girilerek foliküllerin aspire edilmesiyle gerçekleştiriliyor. Embriyologlar, laboratuvarda aspire edilen folikül sıvısını inceliyor ve elde edilen toplam yumurta sayısı belirleniyor.
3-Kadında yumurta toplama işlemi yapılırken aynı gün erkekten de sperm alınıyor. Bu sperm örneği özel yıkama işlemlerinden geçirildikten sonra en iyileri seçiliyor.
4-Yumurtaların olgunluğu değerlendiriliyor. "Metafaz 2” denilen dönemdeki olgun yumurtalar döllenebilir oluyor. Seçilen spermler bu yumurtalara mikroenjeksiyon yöntemiyle enjekte ediliyor. Daha önceki yıllarda spermler yumurtanın yanına bırakılıp döllenmenin gerçekleşmesi beklenirken, günümüzde ICSI denilen mikroenjeksiyon yöntemi daha çok tercih ediliyor. Sperm hücreleri mikroskop altında doğrudan yumurtanın içine yerleştiriliyor.
5-Döllenen yumurtalar, gelişimlerinin sağlanması için gereken ortamı ve ısıyı sunan inkübatörlere konuluyor. Gaz ve nem oranı ayarlanarak özel sıvılar içine konan yumurtalar kontrol ediliyor. Döllenmenin başarılı olup olmadığını anlamak için 16-18 saat geçmesi gerekiyor. Bu sürenin sonunda yapılan ilk kontrollerde sonuçlar alınabiliyor.
6-Döllenmenin başarılı olmasının ardından embriyonun bölünmesi gerçekleşiyor. 36-48 saat sonra yaklaşık dört hücreli olan embriyo, 72 saatin ardından yaklaşık sekiz hücreye sahip oluyor. Beşinci gün embriyosu ise blastokist olarak adlandırılıyor.
7-Embriyo transferi özel kateterler yardımıyla genellikle üçüncü ya da beşinci gün yapılıyor fakat son yıllarda daha çok beşinci gün tercih ediliyor. Bunun nedeni, daha iyi embriyonun seçilebilmesi ve blastokist aşamasındaki embriyonun rahim içine tutunma oranının daha yüksek olması. Ancak eğer yeterli sayıda kaliteli embriyo elde edilememişse beşinci güne kadar beklenmiyor. Rahim içine yerleştirme işlemi üçüncü gün yeterli gelişmeyi gösteren embriyolarla da yapılabiliyor.
8-Transferin ardından kadın 30-60 dakikalık yatak istirahatinden sonra taburcu ediliyor. Bu dönemde hastalara aşırı efor gerektiren işlerden kaçınmaları, ağır kaldırmamaları ve sıkı egzersiz yapmamaları öneriliyor. Kendilerine verilen ilaçları düzenli kullanmaları, beslenmelerine ve sıvı tüketimine dikkat etmeleri de gerekiyor,
9-Transferden 11-12 gün sonra, kanda gebelik hormonunu ölçen testler yapılıyor. Beta HCG testi pozitif olan kadınlarda, test birkaç gün sonra tekrar edilerek hormon düzeyindeki artış kontrol edilebiliyor. Ardından ultrasonografi yapılıyor. Testin üzerinden 7-10 gün geçtikten sonra yapılan ultrasonografi ile rahim içinde gebelik kesesinin görülmesi mümkün olabiliyor. Böylece klinik olarak gebeliğin gerçekleşip gerçekleşmediği anlaşılıyor.
TÜP BEBEK TEDAVİSİNİN AŞAMALARI
1-Tüp bebek tedavisinde ilk aşama kadının yumurtalıklarının uyarılması. "Kontrollü ovaryen hiperstimülasyon" adı verilen bu işlemle yumurtalıklar uyarılarak, folikül geliştirilmesi sağlanıyor. Çeşitli ajanlar ve protokollerle sağlanan uyanlma, günümüzde sıklıkla uygulanan kısa protokollerde 8-14 gün sürüyor.
2-Daha sonra yumurtalar HCG hormonuyla tetiklenerek olgunlaştırılıyor. HCG hormonu enjeksiyonundan 34-36 saat sonra yumurtalar toplanıyor. Bu işlem, transvajinal yöntemle, hastanın yumurtalıklarına ultrasonografi eşliğinde özel bir iğne ile girilerek foliküllerin aspire edilmesiyle gerçekleştiriliyor. Embriyologlar, laboratuvarda aspire edilen folikül sıvısını inceliyor ve elde edilen toplam yumurta sayısı belirleniyor.
3-Kadında yumurta toplama işlemi yapılırken aynı gün erkekten de sperm alınıyor. Bu sperm örneği özel yıkama işlemlerinden geçirildikten sonra en iyileri seçiliyor.
4-Yumurtaların olgunluğu değerlendiriliyor. "Metafaz 2” denilen dönemdeki olgun yumurtalar döllenebilir oluyor. Seçilen spermler bu yumurtalara mikroenjeksiyon yöntemiyle enjekte ediliyor. Daha önceki yıllarda spermler yumurtanın yanına bırakılıp döllenmenin gerçekleşmesi beklenirken, günümüzde ICSI denilen mikroenjeksiyon yöntemi daha çok tercih ediliyor. Sperm hücreleri mikroskop altında doğrudan yumurtanın içine yerleştiriliyor.
5-Döllenen yumurtalar, gelişimlerinin sağlanması için gereken ortamı ve ısıyı sunan inkübatörlere konuluyor. Gaz ve nem oranı ayarlanarak özel sıvılar içine konan yumurtalar kontrol ediliyor. Döllenmenin başarılı olup olmadığını anlamak için 16-18 saat geçmesi gerekiyor. Bu sürenin sonunda yapılan ilk kontrollerde sonuçlar alınabiliyor.
6-Döllenmenin başarılı olmasının ardından embriyonun bölünmesi gerçekleşiyor. 36-48 saat sonra yaklaşık dört hücreli olan embriyo, 72 saatin ardından yaklaşık sekiz hücreye sahip oluyor. Beşinci gün embriyosu ise blastokist olarak adlandırılıyor.
7-Embriyo transferi özel kateterler yardımıyla genellikle üçüncü ya da beşinci gün yapılıyor fakat son yıllarda daha çok beşinci gün tercih ediliyor. Bunun nedeni, daha iyi embriyonun seçilebilmesi ve blastokist aşamasındaki embriyonun rahim içine tutunma oranının daha yüksek olması. Ancak eğer yeterli sayıda kaliteli embriyo elde edilememişse beşinci güne kadar beklenmiyor. Rahim içine yerleştirme işlemi üçüncü gün yeterli gelişmeyi gösteren embriyolarla da yapılabiliyor.
8-Transferin ardından kadın 30-60 dakikalık yatak istirahatinden sonra taburcu ediliyor. Bu dönemde hastalara aşırı efor gerektiren işlerden kaçınmaları, ağır kaldırmamaları ve sıkı egzersiz yapmamaları öneriliyor. Kendilerine verilen ilaçları düzenli kullanmaları, beslenmelerine ve sıvı tüketimine dikkat etmeleri de gerekiyor,
9-Transferden 11-12 gün sonra, kanda gebelik hormonunu ölçen testler yapılıyor. Beta HCG testi pozitif olan kadınlarda, test birkaç gün sonra tekrar edilerek hormon düzeyindeki artış kontrol edilebiliyor. Ardından ultrasonografi yapılıyor. Testin üzerinden 7-10 gün geçtikten sonra yapılan ultrasonografi ile rahim içinde gebelik kesesinin görülmesi mümkün olabiliyor. Böylece klinik olarak gebeliğin gerçekleşip gerçekleşmediği anlaşılıyor.
TÜP BEBEK TEDAVİSİNDE BAŞARI ORANLARI
Tüp bebekte günümüzde transfer başına ortalama yüzde 55-60 gebelik elde edilebiliyor
ancak asıl başarı “eve canlı bebek götürme oram” olarak görülüyor. Bu oran yaşa bağlı
olarak değişiyor. 35 yaşından genç kadınlarda yaklaşık yüzde 40-45 olan bu oran, 35-37
yaş arasında yüzde 30-35, 38-40 yaş arasında yüzde 20-25, 41-42 yaşta yüzde 12-15, 42
yaşın üzerinde ise yüzde 4-5 oluyor.
Yorum Bırakmak İster misiniz?