Kazara Yaşamak: Gelişmekte Olan Ülkelerde Hayatta Kalma Mücadelesi
Gelişmekte olan ülkelerde yaşamak, pek çok risk faktörünü içinde barındırır. Deprem kuşağında olmanıza rağmen denetimsiz inşa edilen yapılar, mühendislikten uzak projeler ve kaçak yapılaşma nedeniyle güvenli sandığınız bir binada bile risk altında olabilirsiniz. Deprem sırasında o güvenli evinizde değilseniz, kolonu kesilmiş bir markette, kaçak yapılmış bir plazada veya son derece lüks bir otelde enkaz altında kalma olasılığınız son derece yüksektir.r.
Kaza kader değildir. |
Trafikte Yaşanan Tehlikeler
Yüksek güvenlik standartlarına sahip bir otomobiliniz olabilir. Ancak bu, her zaman güvende olacağınız anlamına gelmez. Çünkü gelişmekte olan ülkelerde trafik denetimleri yetersiz olduğu için, teknik bakımdan kullanılamaz hale gelmiş, hurdacıların bile kabul etmeyeceği araçlar trafikte dolaşmaktadır. Bu tür bir araç bir anda sizin şeridinize savrulabilir, lastiği koparak size çarpabilir ya da aşırı yük taşıyan ve denetimi yapılmamış bir kamyonun dökülen yükü nedeniyle bir kaza yaşayabilirsiniz. Üstelik otoban ya da otoyolda giderken, ağır tonajlı araçların denetimsizliği nedeniyle yollarda oluşan çökme ve bozulmalar da bu riski artırmaktadır.
Gıda Güvenliği ve Sağlık Riskleri
Bu tehlikeler sadece ulaşım ve yapı güvenliğiyle sınırlı değildir. Gıda güvenliği başlı başına bir risk faktörüdür. Gelişmekte olan ülkelerde gıda denetimleri yeterince sıkı yapılmadığı için, sağlıksız koşullarda üretilmiş, son kullanma tarihi değiştirilmiş ya da hileli gıdalar kolaylıkla piyasaya sürülebilmektedir. Aynı şekilde, su kaynaklarının kirli olması, hijyen kurallarının yetersiz uygulanması nedeniyle her yıl binlerce insan gıda kaynaklı hastalıklara yakalanmaktadır.
Sağlık alanında da benzer riskler mevcuttur. Kamu hastaneleri yeterince donanımlı olmadığı için özel hastaneler tercih edilmekte, ancak bu hastanelerde de denetimsiz uygulamalar ve yüksek maliyetler nedeniyle sağlık hakkı bir ayrıcalık haline gelmektedir. Eğitimi parayla satın alabilenler özel okullarda kaliteli bir hizmet alırken, düşük gelirli aileler için eğitime erişim kalitesiz ve yetersiz olmaktadır. Tüm bu alanlar, bireylerin hayatını doğrudan tehdit eden unsurlar içermektedir.
Toplumsal Bilinç Eksikliği
Bu kadar çok risk faktörünün olduğu bir ortamda, insan hayatının değeri düşmektedir. Kazara yaşamak, bu düzensizlik içinde hayatta kalabilmek anlamına gelmektedir. Ancak asıl önemli olan, insanlar bu koşulları değiştirme gücüne sahipken neden bunu kullanmamaktadır?
Madem kazara yaşıyoruz, o zaman haklarımızı ararken neden bu kadar korkuyoruz? Örneğin, işçi hakları açısından bakıldığında, milyonlarca işçi sendikalı olmaktan çekinmektedir. Oysa işçilerin örgütlenmesi ve birlik içinde hareket etmesi, iş kazalarının önlenmesi için büyük önem taşımaktadır. Ancak gelişmekte olan ülkelerde işçi ölümleri sıradan bir olay olarak görülmekte, işverenler yeterli güvenlik önlemlerini almamakta ve işçiler de bu durumu değiştirmek için topluca hareket etmemektedir.
Trafikte her gün onlarca kişi hayatını kaybederken, toplum olarak kuralların sıkı bir şekilde denetlenmesi için neden birlik olunmaz? Kentsel dönüşüm projelerinde rant uğruna güvenlikten ödün verilirken, neden buna karşı toplumsal bir direnç gösterilmez? Eğitim ve sağlık alanında yaşanan eşitsizliklere karşı neden güçlü bir sivil hareket oluşturulmaz? Sorunlar belli, çözümler de belli, ancak toplumun ortak hareket etmemesi nedeniyle kazara yaşam devam etmektedir.
Çözüm Önerileri: Bilinçli Bir Yaşam İçin Ne Yapılmalı?
Sonuç olarak, gelişmekte olan veya gelişmemiş ülkelerde yaşayan bireyler, çoğu zaman kendi çabalarıyla güvenlik alanları oluşturmaya çalışmaktadır. Ancak bu, sistemin genel düzensizliği içinde yetersiz kalmaktadır. Oysa ki toplumsal bilinç, bireysel çabaların ötesinde bir etki yaratabilir. İnsanların, haklarını savunmaları, güvenlik önlemlerinin sıkılaştırılması için baskı oluşturmaları, adalet ve denetimin sağlanmasını talep etmeleri gerekmektedir.
Ancak bu şekilde kazara yaşamak yerine bilinçli ve güvende bir yaşam mümkün olabilir.
Yorum Bırakmak İster misiniz?