CATULLI VERONENSIS CARMINA...(VERONA'LI CATULLUS'TAN ŞARKILAR)
ANTİK DÖNEMLERDEN GELEN BİR AŞK ŞARKISININ HİKAYESİ.
google 'da arama yaparken karşıma çıkan bir blogtan kopyala yapıştır yaptım,blog yazarı kendisini tanıtırken erken ölümden bahsetmiş dikkatimi çekti halbuki daha 1987 doğumlu ilginç bir melankoli içerisinde olmalı bu yaşta bu düşüncelere kapılmasından dolayı, yaklaşık bir yıldır da bloğunda birşeyler yazmamış hayırlısı diyorum ve paylaştığı yazıyı sizlerle paylaşıyorum. Bu arada tesadüf eseri blog sahibiyle tanıştım kendisi gayet iyi, yazdığı yazıyı bile ben söyleyince hatırladı hatta kendisi bile şaşırdı. Bazı zamanlar insanın aklından geçenleri işte...
Alıntıdır
Nefret etmek ve sevmek…Böyle iki karşıt kavram ancak aşkta böylesine uyumun zirvesinde olsa gerek.
Catullus çok sevmiş Lesbia’sını ama bir o kadar da nefret etmiş. Şiirler yazmış…Severken de yazmış, nefret ederken de, hislerinin tam olarak hangi noktada olduğunu bilmezken de…Çok sevmiş Catullus Lesbia’yı.
Ne Lesbia’nın evli olması, ne de evli olduğu halde her canının istediğiyle birlikte olması yok edebilmiş sevgisini. Zaman zaman “ben ne yapıyorum?” dediği olmuş elbet ama buna cevap verecek gücü yokmuş belli ki…Devam etmiş sevmeye Lesbia’yı, ama Lesbia ondan uzaklaştıkça, her yeni gün yeni aşk maceralarına atıldıkça kahrolmuş Catullus. Çekip gittiği olmuş zaman zaman ve yine bir gidişinde dönmemiş geri asla…Daha 30’unda iken veda etmiş hayata ve sevdiği kadın Lesbia’ya Catullus…
Aşk, hep aşk… Aşk her zaman aşk ve acı aynı acı… Bu 2000 yıl öncesinde de böyleydi, şimdi de.
İşte beni tutkusuyla ve bu tutkusunu dizelerine tüm doğallığıyla yansıtarak etkileyen Veronalı Latin şair Gaius Valerius Catullus’tan, sizlere aşkını, nefretini ve kendisiyle olan iç savaşını anlatan şiirlerinden birkaçı…
Passer, deliciae meae puellae,
quicum ludere, quem in sinu tenere,
cui primum digitum dare adpetenti
et acris solet incitare morsus,
cum desiderio meo nitenti
carum nescio quid libet iocari
et solaciolum sui doloris,
credo ut tum gravis acquiescet ardor:
tecum ludere sicut ipsa possem
et tristis animi levare curas!
Serçe, sevdiğim kızın eğlencesi,
Onunla oynamaya, göğsünde tutmaya,
Parmağının ucunu gagalatmaya,
Keskin ısırışlarını kışkırtmaya alışıktır,
Gözalıcı güzelim, ne zaman sevinçle şakalaşmak istese
Kederini dindirebilmek için –
Eminim, o an ateşli tutkusu yatışır:
Ah keşke, sevgilim gibi ben de seninle oynayabilsem,
Yüreğimin karakaygısını bir dindirebilsem!
Vivamus mea Lesbia, atque amemus,
omnes unius aestimemus assis!
Soles occidere et redire possunt:
nobis cum semel occidit brevis lux,
nox est perpetua una dormienda.
da mi basia mille, deinde centum,
dein mille altera, dein secunda centum,
deinde usque altera mille, deinde centum.
dein, cum milia multa fecerimus,
conturbabimus illa, ne sciamus,
aut ne quis malus invidere possit,
cum tantum sciat esse basiorum.
Yaşayalım Lesbia’m, sevişelim kulak asmadan
Huysuz ihtiyarların dedikodularına!
Batabilir güneşler, yeniden doğabilir:
Bir sönmeyegörsün kısa ışığı hayatımızın,
Kala kala uyunacak sonsuz bir gece kalır.
Bin öpücük ver bana, sonra yüz,
Sonra bin daha, sonra bir yüz,
Hiç durmadan bin öpücük daha ver,
Ardından bir yüz daha,
Sonra, binlerce öpücük olunca,
Öyle karışsın ki hepsi hesabı şaşıralım
Ke gözlerin değmesin diye nazarı
Öpüşlerimizin bu kadar çok olduğunu öğrenince.
Miser Catulle, desinas ineptire,
et quod uides perisse perditum ducas.
Fulsere quondam candidi tibi soles,
cum ventitabas quo puella ducebat
amata nobis quantum amabitur nulla.
ibi illa multa cum iocosa fiebant,
quae tu volebas nec puella nolebat,
fulsere vere candidi tibi soles.
Nunc iam illa non uult: tu quoque impotens,noli
nec quae fugit sectare, nec miser uiue,
sed obstinata mente perfer, obdura.
Vale puella, iam Catullus obdurat,
nec te requiret nec rogabit inuitam.
at tu dolebis, cum rogaberis nulla.
scelesta, vae te, quae tibi manet vita?
quis nunc te adibit? cui videberis bella?
quem nunc amabis? cuius esse diceris?
quem basiabis? cui labella mordebis?
at tu, Catulle, destinatus obdura.
Aptallık etmeyi bırak, zavallı Catullus
Yitip gideni yitip gitmiş say.
Bir zamanlar senin için ışıldardı parlak güneşler,
Giderken götürdüğü yere koşar adım
Hiçbir sevgilinin sevilemeyeceği kadar sevdiğim sevgilimin!
Ne oyunlar olurdu orada o zaman,
Sen isterdin, sevgilin de istemem demezdi,
Bu gerçek, senin için ışıldardı parlak güneşler .
Artık istemiyor sevgilin: sen de isteme, zavallı, isteme,
Gitme gidenin ardından, düşürme kendini,
Dikine dur, diren direnciyle aklın.
Hoşça kal sevgili. Catullus direniyor,
Ne arar artık seni, ne sorar, gönlün olmadan.
Ama sen üzüleceksin aramayınca:
Yazıklar olsun, hain! Nedir yaşayacağın bundan sonra?
Kim gelecek artık sana? Kime güzel görüneceksin?
Kimi seveceksin şimdi? Kime, seninim, diyeceksin?
Kimi öpecek, kimin dudaklarını ısıracaksın?
Sen sen ol Catullus, dönme kararından.
Quam mihi, non si se Iupiter ipse petat.
Dicit: sed mulier cupido quod dicit amanti,
In vento et rapida scribere oportet aqua.
Senden başka kimseye varmam
Ama bir kadının ateşli âşığına söylediğini
Rüzgâra ve akan suya yazmalı.
Dicebas quondam solum te nosse Catullum,
Lesbia, nec prae me velle tenere Iovem.
Dilexi tum te non tantum ut vulgus amicam,
sed pater ut gnatos diligit et generos.
nunc te cognovi: quare etsi impensius uror,
multo mi tamen es vilior et levior.
“Qui potis est?”, inquis. Quod amantem iniuria talis
cogit amare magis, sed bene velle minus.
Bir zamanlar, Lesbia, biricik Catullus’un olduğumu,
Beni Iuppiter’e bile değişmeyeceğini söylerdin.
O zaman, seni sıradan bir âşık gibi değil,
Bir babanın oğullarını ve damatlarını sevdiği gibi sevmiştim.
Artık seni tanıyorum; senin için daha çok yanıp tutuşuyorsam da,
Gözümde çok daha basit ve hoppa bir kadınsın.
“Nasıl olur?” diye soracaksın. Çünkü böyle bir haksızlık
Bir âşığın aşkını şiddetlendirir, ama dostluğunu azaltır.
Huc est mens deducta tua, mea Lesbia, culpa
Atque ita se officio perdidit ipsa suo,
Ut iam nec bene velle queat tibi, si optuma fias,
Nec desistere amare, amnia si facias.
Bu hallere düşmemin sebebi sensin Lesbia'm
Aklım öyle yiyip bitirdi ki kendini sana olan düşkünlüğünden,
Artık ne senin iyi olmanı diliyor, en iyi kadın olsan da,
Ne de seni sevmekten vazgeçebiliyor, her şeyi yapsan da.
Surripi tibi, dum ludis, mellite Iuventi,
suaviolum dulci dulcius ambrosia.
Verum id non impune tuli: namque amplius horam
suffixum in summa me memini esse cruce,
dum tibi me purgo nec possum fletibus ullis
tantillum uestrae demere saeuitiae.
Nam simul id factum est, multis diluta labella
guttis abstersisti omnibus articulis,
ne quicquam nostro contractum ex ore maneret,
tamquam commictae spurca saliva lupae.
Praeterea infesto miserum me tradere amori
non cessasti omnique excruciare modo,
ut mi ex ambrosia mutatum iam foret illud
suaviolum tristi tristius elleboro.
quam quoniam poenam misero proponis amori,
numquam iam posthac basia surripiam.
Bir öpücük çaldım senden, oyun oynarken, baldan tatlı Iuventius,
Tatlı ambrosiadan daha tatlı.
Gerçekten cezamı çektim ben: çünkü hatırlıyorum bir saatten çok
Darağacının tepesinde asılı kaldığımı,
Kendimi sana karşı temize çıkarmaya çalışırken,
Gözyaşlarımla hiç yatıştıramam kızgınlığını azıcık olsun.
Çünkü bu olur olmaz, ıslak, küçücük, dudaklarını
Su damlalarıyla sildin tek tek parmaklarınla,
Ağzımdan bir şey bulaşıp kalmasın diye,
Çamura batmış bir fahişenin iğrenç tükürüğü gibi.
Üstelik, unutmadın ben zavallıyı güvençsiz Aşk’a teslim etmeyi,
Türlü türlü işkencede bulunmayı,
Öyle ki, artık benim için ambrosialıktan çıkan
O tatlı öpücük acı baldırandan da acı.
Değil mi ki, bu cezayı reva gördün zavallı aşkıma
Bundan böyle asla çalmam senden tek öpücük bile.
Iocundum, mea vita, mihi proponis amorem
Di magni, facite, ut vere promittere possit
Atque id sincere dicat et ex animo,
Ut liceat nobis tota perducere vita
Aeternum hoc sanctae foedus amicitiae.
Bana söz veriyorsun, hayatım, aramızdaki
Tatlı aşkımız sonsuz dek sürecek diye.
Ulu tnarılar, gerçek olsun verdiği söz
Sağlayın içten, yürekten söylemesini bunu,
Öyle ki kutsal dostluğumuzun bu sonsuz anlaşması
Ömrümüz boyunca sürsün dursun.
ODI ET AMO: QUARE ID FACIAM FORTASSE REQUIRIS,
NESCIO, SED FIERI SENTIO ET EXCRUCIOR...
Nefret ediyorum ve seviyorum: Neden diye sorarsan,
Bilmiyorum, böyle geçiyor içimden ve kahroluyorum.
Yorum Bırakmak İster misiniz?