NİGAR Hanım, Tanzimat Edebiyatı'nın Türk kadın şairlerinden
NİGÂR Hanım, Tanzimat Edebiyatı'nın Türk kadın şairlerinin başında gelir. 1856 (veya 1862 )da İstanbul'da doğmuş, 1918'de ölmüştür. Ölümünde 56 veya 62 yaşındaydı. Babası Macar Osman Paşa, annesi Emine Hanım'dır. Çok iyi bir tahsil görmüş, Fransızca'dan başka Arapça. Farsça, Almanca, Rumca öğrenmiştir. Bedbaht izdivaçlar yapmış ve evlilik hayatında mesut olamamıştır. Türk ve Batı musikileriyle uğraşmış ve şairliği derecesinde, hattâ daha fazla, zamanının salon hanımefendisi, olarak şöhret kazanmıştır.
Yazın Hisar'daki yalısında, kışın Şişli'deki konağında salı günleri edebî toplantılar tertip ederdi. Bu toplantılara yalnız Türk ilim ve sanat adamları, değil, İstanbul'da bulunan ecnebiler de katılırdı.Nigâr Hanım, çok aristokrat bir hayat yaşamıştır. Hanedan üyeleriyle, şehzadeler, sultanlar, kadın efendiler, hanımefendiler, hanım sultanlar, sultanzadeler hat da Padişahlar tanışıyor, ziyaretlerine gidiyor,ziyaretlerini kabul ediyordu.
Nigâr Hanım'ın meclislerine devam edenlerin başında, ünlü edip ve şair Recaizâde Mahmud Ekrem Bey gelirdi. |
Feryâd ki feryadıma imdâd edecek yok
Efsûs ki gamdan "beni âzâd edecek yok
Beyitiyle başlayan gazeli çok tanınmıştır. Fransız şiirini iyi tanıyan Nigâr Hanım, Batı şiirine mahsus şekilleri çok kullanmıştır.Bu sayımızın kapağını süsleyen tablonun aslı Topkapı Sarayı Müzesi Resim Galerisi'ndedir, 1895'te yapılmıştır. Şairimizin 33, yahut 39 yaşındaki halini gösteren bu resimde, onun çok güzel bir kadın olduğu açıkça görülmektedir.
Şair Nigar Hanım |
Nigâr Hanım, zamanının bütün ileri gelenlerinîn,devlet adamlarının, Türk ve yabancı sanatkârların takdirlerini kazanmıştır. Recâîzâde'nin 1898 yılında Nigâr Hanım hakkında söylediği şu kıta meşhurdur:
Tecessüm etse nezâket seni ederdi irde
Tebessüm etse zarâfet seni ederdi ifâde
Teressüm etse letâfet ederdi zâtini teşhis
Ne söylesem seni tâ'rîf içün olurdu ziyâde
Tebessüm etse zarâfet seni ederdi ifâde
Teressüm etse letâfet ederdi zâtini teşhis
Ne söylesem seni tâ'rîf içün olurdu ziyâde
Ölümü münasebetiyle Yeni Mecmua'mn 11.4.1918 tarihli nüshasında bir makale yazan Köprülüzâde Mehmed Fuad Bey (Fuad Köprülü), şöyle diyordu:
«Nigâr Hanım, edebiyatımızda canlı ve samimî eserler bırakabilen hemen ilk şairemizdir... Garb musikisini pek iyi bilmekle beraber nasıl şark musikisine gönülden bağlı kalmışsa, edebiyatta da Heine'yl, Musset'yi,Lamartine'i, Hugo'yu çok iyi anladığı halde, eski edebiyatımızın sihrinden kurtulamamıştır. Şairenin Boğaziçi'ndeki sayfiyesi, Nışantaşı'ndakî konağı, bütün ilim ve sanat adamlarının hürmet ve iştiyakla ziyaretine koştukları bir şiir ve asalet yuvasıydı. Carmen Sylva, Pierre Loti, Paul Bourgel, Sully Prudhomme gibi bizzat tanımış olduğu Garb sanatkârlarının resimlerinden tutunuz da,edebiyatımızın en mâruf simalarının samimî bir hürmet ve tâzimle takdim ettikleri fotoğrafilere kadar eski ve yeni birçok sanat hâtıraları arasında yaşayan bu zarif ve kibar kadın, sanata karşı daima aynı asîl heyecanı duyuyor, sanat âleminin bütün hadiseleriyle alâkadar oluyordu».
Kaynak: “Avrupa’ya Ün Salan Türk Kadın Şairi Nigar Hanım”, Tahsin Tunalı, Hayat Tarih Mecmuası, Sayı 2, 1965, s.16-17
Resim: Hayat Tarih Mecmuası, Sayı 2, 1965,
DÜŞÜNMEK VE PAYLAŞMAK DİLEĞİYLE...
Kaynak: “Avrupa’ya Ün Salan Türk Kadın Şairi Nigar Hanım”, Tahsin Tunalı, Hayat Tarih Mecmuası, Sayı 2, 1965, s.16-17
Resim: Hayat Tarih Mecmuası, Sayı 2, 1965,
DÜŞÜNMEK VE PAYLAŞMAK DİLEĞİYLE...
Yorum Bırakmak İster misiniz?