Kuzey Anadolu'da bir saklı hazine:Kastamonu
KASTAMONU, İYİKORUNMUŞ ÇOK SAYIDAKİ CAMİ, HAN, HAMAM, KÜLLİYE, MEDRESE, ÇEŞME VE KONAKLARIYLA BİR OSMANLI KENTİNİN SİLUETİNİ SUNUYOR.
İNSANLA TANIŞIKLIĞI BİNLERCE YIL GERİLERE GİDEN KASTAMONU BOZULMAMIŞ MİMARİSİ, DOĞASI, KÜLTÜRÜYLE TAM BİR MÜZE KENT
Fotoğraflar ve Yazı: Morat Karasalihoğlu
Kastamonu, doğası ve tarihiyle yakın geleceğin en şanslı illerinden biri. Kent merkezi ve bir çok ilçesi adeta tarihi bir filmin platosunu andıran Kastamonu, bozulmamış doğasıyla çağdaş dünyanın mekanikleşen yaşamına inat, taze bir soluk gibi. Anadolu'nun kuzeyinde ve ülkenin en iyi korunmuş yoğun ormanlarıyla çevrili Kastamonu, güney sınırıyla İç Anadolu'ya, kuzey sınırıyla Karadeniz'e komşu. 13 bin kilometrekareyi aşkın yüzölçümünün yüzde 63'ü orman. Bu ormanlar aynı zamanda iki milli parkın da ev sahibi. Şanslı coğrafyası ekoturizmin kalbini oluştururken, organik tarımın, doğayla iç içe yaşamın özlenen gerçeğini tam bir macera ruhuyla hâlâ yaşatabiliyor.
KARADENİZ'DEKİ EN UZUN SAHİL
Elbette karasal yapısı yanında Karadeniz ile olan ilişkisi de Kastamonu'nun hem kültür hem de turizm yelpazesini genişletiyor. 170 kilometrelik sahil bandıyla Karadeniz'e kıyı veren kentlerin en büyüğü olan Kastamonu'nun, bu sahil bandında altı ilçesi var. Kıyıdaki kaleleri, antik hikâyeleri gizleyen koyları, Karadeniz'e özgü kültürel özellikleri ve doğasıyla Kastamonu, sahil bandı bitmeyen bir yolculuk olup çıkıyor. Değişen iklim şartlarının, gelişen teknolojinin ve sanayinin yığın haline getirdiği kentlerin yanında Kastamonu, bozulmadan günümüze gelen doğası ve yaşam tarzıyla yaşanılası... Bir yıldız gibi parlayan Kastamonu, ziyaretinizi bekliyor.
Elbette karasal yapısı yanında Karadeniz ile olan ilişkisi de Kastamonu'nun hem kültür hem de turizm yelpazesini genişletiyor. 170 kilometrelik sahil bandıyla Karadeniz'e kıyı veren kentlerin en büyüğü olan Kastamonu'nun, bu sahil bandında altı ilçesi var. Kıyıdaki kaleleri, antik hikâyeleri gizleyen koyları, Karadeniz'e özgü kültürel özellikleri ve doğasıyla Kastamonu, sahil bandı bitmeyen bir yolculuk olup çıkıyor. Değişen iklim şartlarının, gelişen teknolojinin ve sanayinin yığın haline getirdiği kentlerin yanında Kastamonu, bozulmadan günümüze gelen doğası ve yaşam tarzıyla yaşanılası... Bir yıldız gibi parlayan Kastamonu, ziyaretinizi bekliyor.
TROYA SAVAŞI KAHRAMANLARI
Batı Karadeniz Bölgesi içinde kendini, tarihini, kimliğini en iyi korumuş kentlerdendin Kastamonu. Paleolitik Çağ'dan bu yana insanın ayak seslerine sahip olan il, tarihin her çağından pay alarak bugünlere dolu dolu gelmiş. Antik Çağ'da Paphlagonia adı verilen bölgenin merkezini de oluşturan Kastamonu, zengin kaya mezarı mimarisi, günümüz Taşköprü ilçesindeki Pompeio-polis gibi antik yerleşimleri, kent merkezindeki kalesiy-le birlikte önemli bir arkeolojik potansiyele sahip. Arkeolojik anlamda hâlâ bakir denebilecek bir bölge olan Kastamonu, ilk olarak Homeros'un İlyada'sında karşımıza çıkar Bu dönemde Paphlagonia olarak anılan bölgenin insanlan, Troya Savaşı'nda Troyalılar'a yardımcı olan kahraman bir halk olarak gösterilir. Paphla-gonlar'dan günümüze kalan en önemli bakiyeler ise o dönemin krallannın gizemlerini de barındıran ve özellikle Kastamonu'da yoğunlaşan ünik kaya mezarları. Aslında tüm Batı Karadeniz'i kaplayan bu antik coğrafya içinde her zaman başkent olan Kastamonu, bu özelliğini Roma Dönemi'nde de sürdürmüş. Günümüzde Kastamonu'nun Taşköprü ilçesinde yer alan antik Pompeiopolis kenti, Paphlagonia'nın Roma Döneminde metropolisi yani başkenti olarak var olmuş.
İLK TÜRK YERLEŞİMLERİNDEN
Bizans Dönemi'ne ait gizemi bugün hâlâ koruyan Kastamonu, Anadolu'nun ilk Türk yerleşimlerinden birisi aynı zamanda. İlk Türkmenlerin büyük nüfus hareketleri sonunda kurulan Çobanoğulları Beyliği (1211-1309) ile birlikte Anadolu'daki en önemli şehircilik ve kültür hayatının başladığı kent olarak, bir yandan Karadeniz ötesine bir yandan Rum topraklarına uzanan etkisiyle Anadolu'nun en canlı kentlerinden biri olmuş. 1309'da Candaroğullan Beyliği'nin Kastamonu'ya yerleşmesiyle döneminin en önemli ticaret kenti olan Kastamonu, başta Candaroğlu İsmail Bey olmak üzere birçok hükümdarın himayesiyle dönem Anadolu'sunun kültür başkentliğini de yapmış. Özellikle her iki beylikten geride kalan birçok anıtsal eser, Kastamonu'nun 14601ı yıllarda Osmanlı'ya ilhak olana kadar döneminin en büyük kentlerinden biri olduğunu gösteriyor Her iki beylikten hatta daha Paphlagonlar devrinden bu yana bölgenin idari merkezi, başkentlik görevini alan Kastamonu, beş asrı aşkın süreyle Osmanlı'nın da büyük bir sancak merkezi olmuş. Başta kent merkezi olmak üzere il geneline yayılan Türk-İslam dönemlerine ilişkin sayısız tarihî eserin mevcudiyeti de Kastamonu'yu, tarihte üstlendiği rollerin önemi bakımından öne çıkarır Günümüzde sadece Kastamonu kent merkezindeki altı külliye, sayısız cami, medreseler, hanlar, hamamlar kentin geçmişinde dine, sanata, eğitime, bilime ve toplumsal gelişime ne kadar önem verildiğini de gösteriyor Kastamonu, tarihin derinliklerinden yakın tarihe doğru geldiğimizde de görkemini yitirmez. Çünkü Osmanlı'da, 19'uncu yüzyılın ikinci yarısında, Batı tarzı anıtsal mimari uygulamalannın en güzel örneklerine sahip. Bu örnekler içinde Anadolu'nun ilk Milli Lisesi olan Abdurrahman Paşa Lisesi (1885), askerlik şubeleri binaları (1887), Saat Kulesi (1885), günümüzde Rıfat İlgaz Kültür Merkezi olan Memleket Hapishanesi (1887), ulusal mimari akımının ilk örneklerinden Hükümet Konağı (1902) gibi yapıları sayabiliriz.
Mimari açıdan Kastamonu'nun görkeminin bir diğer kanıtı da, bir asrı aşkın yaşlarıyla Kastamonu Konakları. Mimari zarafet ve çeşitlilikleri şaşırtıcıdır Sayıları kent merkezinde 350, il çapında 1100'ü aşkın konakların bir kısmında geleneksel yaşam sürerken, birçoğu da butik otele dönüştürülmüş halde kentin büyüleyici siluetini tamamlar.
"TÜRKİYE'NİN DÜNYAYA ARMAĞANI"
Bölgenin çağlar boyunca tüm sosyokültürel yapısını etkileyen coğrafyası, Kastamonu'yu bir noktada gözlerden ırak kılmış. Bu uzaklık da Kastamonu'da insanın yüzyıllardır yaşadığı geleneksel kültürü gibi doğasının da korunmasını sağlamış. Günümüzde doğal dokusu içinde bozulmamış mimarileriyle köyler köylüler doğanın eşsiz zenginliğine zenginlik katıyor Kastamonu doğasının Anadolu'daki önemini şüphesiz İlgaz Dağı Milli Parkı ve Küre Dağları Milli Parkı gösteriyor Her iki milli parkın da fauna ve flora zenginliği, endemik bitki türlerinin fazlalığı, jeolojik oluşumlarla obruk, şelale, kanyon, mağara sistemleriyle bu parkları Türkiye'de oldukça özel bir konuma oturtuyor 2587 metrelik rakımla bölgenin de en yüksek dağı olan İlgaz Dağı'ndaki Milli Park'ın kış turizmi potansiyeli, Küre Dağları'nın tamamı ve özellikle buradaki Milli Park'ın eko-turizm, outdoor turizm potansiyeliyle Kastamonu'nun geneline dağılmış diğer turizm potansiyelleri bir bütünlük oluşturur Sahip olduğu otelleri, kayak pistleri ve teknolojik alt yapı yatırımlarıyla son yılların gözde kış turizm merkezlerinden İlgaz, başta Ankara olmak üzere bölge metropollerinin hemen bir adım ötesinde. Hızlı kentleşme ve durağan yaşam karşısında önem kazanan doğa ve doğa sporları içerisinde de Küre Dağları, kanyoning, trekking, fotoğrafçılık, tırmanış, bisiklet, kamping gibi alternatif spor aktiviteleri, doğa içerisindeki tesisleri ve sahip olduğu habitatla Avrupa'nın Korunması Gerekli 100 sıcak noktasından biriyken, WWF (World Wild Fone) tarafından da Türkiye'nin dünyaya armağanı olarak belirlenmiş.
ŞAPKA DEVRİMİNİN EV SAHİBİ
Kent merkezi ve yakın çevresindeki kültür ve din turizmi, Anadolu'nun saklı kalmış ama köklerinden kopmamış bir kentinin varlığını duyurur MÖ 4'üncü yüzyıldan kalma kaya mezarlarıyla başlayan tarihinde, 20'nci yüzyıla kadar birçok uygarlığın iz bıraktığı kent merkezinde, sadece adımlar atarak 2 bin 500 yılı soluyorsunuz.
Öte yandan başta Şeyh Şaban-ı Veliye Külliyesi olmak üzere birçok dinsel yapıyla dinsel atmosferi de yaşatan Kastamonu'da, kente 15 kilometre uzaklıktaki Kasaba Köyü'nde yer alan ve bir Candaroğlu Beyliği yapısı olan Mahmut Bey Camii de dünya kültür mirasına armağan. Tamamen ahşap, iç kısmındaki tüm yüzeyleri kalem işleriyle süslü bu cami, üstün nakkaşlık örneği kapısıyla gerçeküstü bir görünüme sahip.
Kastamonu'da tarihin zenginliği Cumhuriyetin kuruluş sürecinde de görülüyor. Bu, Çanakkale Savaşlarıyla başlayıp Cumhuriyete, hatta 1925te yine Kastamonu'da ilan edilen Şapka ve Kıyafet İnkılabına kadar olan süreyi kapsıyor Kastamonu halkının hem cephede hem cephe gerisinde vatanperver mücadelesi; 10 Aralık 1919'da Anadolu'nun ilk kadınlar mitingini gerçekleştiren kadın örgütleri; ülkenin en köklü geçmişine sahip basın organları... Şerife Bacılar, Halime Çavuşlar, Necibe Nineler, Hamamcı Kadı Salihler gibi nice kahramanla yaratılmış bir tarih bu.
Bölgenin çağlar boyunca tüm sosyokültürel yapısını etkileyen coğrafyası, Kastamonu'yu bir noktada gözlerden ırak kılmış. Bu uzaklık da Kastamonu'da insanın yüzyıllardır yaşadığı geleneksel kültürü gibi doğasının da korunmasını sağlamış. Günümüzde doğal dokusu içinde bozulmamış mimarileriyle köyler köylüler doğanın eşsiz zenginliğine zenginlik katıyor Kastamonu doğasının Anadolu'daki önemini şüphesiz İlgaz Dağı Milli Parkı ve Küre Dağları Milli Parkı gösteriyor Her iki milli parkın da fauna ve flora zenginliği, endemik bitki türlerinin fazlalığı, jeolojik oluşumlarla obruk, şelale, kanyon, mağara sistemleriyle bu parkları Türkiye'de oldukça özel bir konuma oturtuyor 2587 metrelik rakımla bölgenin de en yüksek dağı olan İlgaz Dağı'ndaki Milli Park'ın kış turizmi potansiyeli, Küre Dağları'nın tamamı ve özellikle buradaki Milli Park'ın eko-turizm, outdoor turizm potansiyeliyle Kastamonu'nun geneline dağılmış diğer turizm potansiyelleri bir bütünlük oluşturur Sahip olduğu otelleri, kayak pistleri ve teknolojik alt yapı yatırımlarıyla son yılların gözde kış turizm merkezlerinden İlgaz, başta Ankara olmak üzere bölge metropollerinin hemen bir adım ötesinde. Hızlı kentleşme ve durağan yaşam karşısında önem kazanan doğa ve doğa sporları içerisinde de Küre Dağları, kanyoning, trekking, fotoğrafçılık, tırmanış, bisiklet, kamping gibi alternatif spor aktiviteleri, doğa içerisindeki tesisleri ve sahip olduğu habitatla Avrupa'nın Korunması Gerekli 100 sıcak noktasından biriyken, WWF (World Wild Fone) tarafından da Türkiye'nin dünyaya armağanı olarak belirlenmiş.
ŞAPKA DEVRİMİNİN EV SAHİBİ
Kent merkezi ve yakın çevresindeki kültür ve din turizmi, Anadolu'nun saklı kalmış ama köklerinden kopmamış bir kentinin varlığını duyurur MÖ 4'üncü yüzyıldan kalma kaya mezarlarıyla başlayan tarihinde, 20'nci yüzyıla kadar birçok uygarlığın iz bıraktığı kent merkezinde, sadece adımlar atarak 2 bin 500 yılı soluyorsunuz.
Öte yandan başta Şeyh Şaban-ı Veliye Külliyesi olmak üzere birçok dinsel yapıyla dinsel atmosferi de yaşatan Kastamonu'da, kente 15 kilometre uzaklıktaki Kasaba Köyü'nde yer alan ve bir Candaroğlu Beyliği yapısı olan Mahmut Bey Camii de dünya kültür mirasına armağan. Tamamen ahşap, iç kısmındaki tüm yüzeyleri kalem işleriyle süslü bu cami, üstün nakkaşlık örneği kapısıyla gerçeküstü bir görünüme sahip.
Kastamonu'da tarihin zenginliği Cumhuriyetin kuruluş sürecinde de görülüyor. Bu, Çanakkale Savaşlarıyla başlayıp Cumhuriyete, hatta 1925te yine Kastamonu'da ilan edilen Şapka ve Kıyafet İnkılabına kadar olan süreyi kapsıyor Kastamonu halkının hem cephede hem cephe gerisinde vatanperver mücadelesi; 10 Aralık 1919'da Anadolu'nun ilk kadınlar mitingini gerçekleştiren kadın örgütleri; ülkenin en köklü geçmişine sahip basın organları... Şerife Bacılar, Halime Çavuşlar, Necibe Nineler, Hamamcı Kadı Salihler gibi nice kahramanla yaratılmış bir tarih bu.
Düşünmek ve Paylaşmak Dileğiyle
KİLER MAGAZİN ARALIK 2011
Yorum Bırakmak İster misiniz?