Ona hiçbir sıfat erişemez, hiçbir övgü yaklaşamaz, hiçbir açıklama ulaşamaz .
Derinliğine inilemeyen bir engin deniz
• "Din bilgisi, din bilgisi... Aslı bo-zuk, huysuz ve karaktersizin, mayası bozuğun din bilgisinden ne hayır gelir. Din yolunun gerçekle rini bildik.ama bir de kendine,mayana bak bakalım, nicedir? iyi mi? #Mevlânâ'da Batı dan yüzyıllarca önce işlenen akılcı rasyonalist felsefelere birkaç cümle ile ışık saçılır... Engin kültür, onda bilimle birleşerek hükmünü yürütür.
Bir İnsan düşünün: Adı “Bilginler Sultanı"na çıkmış, tasavvuf ve din bilgisi, Horasan’ı tutuşturmuş olan babasından İlk bereketli bilgi birikimlerini, çocuk kafasına yerleştirmiş. Ermişlerin, ozanların, felsefecilerin, büyük hekimlerin adeta fışkırdığı Horasan'da küçük Mevlana, bir gün babasına sorar. -'‘Babacığım, dünya nasıl yaratıldı?" Aldığı yanıt, onun bilinç altını ateşlemeye yetmez mi: —'‘önce sevgiyle yavrum, sonra İlimle." Aradan geçen yıllar, gördüğü öğretimler, tanıştığı yüceler ve Orta Asya Türkçesinin her kolunu bilip öğrenişi, Yunan, Fars ve Arap dillerini elde edişi, bu dillerde yaratılmış hemen her tür kitabı sindire sindire okuması onu öyle Mevlana yaptı ki eserlerinden şırıl şırıl akan dünya tatlısı söyleyişere göre sıfat bulamaz olduğumuz, bu yüce insana işte bu nedenle sıfat erişemez, hiçbir övgü yaklaşamaz. hiçbir açıklama ulaşamaz ona sınırlayıcı bir hükme varılamaz, onun için.
Filozof mu? İyi ama camide yatıyor. Batıda hangi filozof kilisede yatar? Şair mi? Evet, Fars edebiyatında çığır açacak kadar yüce, ama “Ben kim, şiir kim* diyerek kanatlarını şiirden de öte ufuklarda çırpan yine kendisi. Bir benzeri olmayan öykücü mû? Bu da doğru. Ne var ki öyküden öyküye atlayarak Mesneviyi esprilere, tarihsel ve güncel fıkralara boğan yine Mevlana. İran’da, Mesneviden çocuk öykülerini ayıklayıp yayınlıyorlar. Tarihsel bilgileri, hatta insanların seks yaşamı İle ilgili anlatıları çıkarıp kitaplaştırıyorlar. Ben altı ciltlik Mesnevide, tek tek saydım, 63 çeşit hayvanın yaşam dünyası işlenmiş. Ama Mevlâna’yı öykücülüğün kısır çerçevesine de sokamazsınız. Çünkü onda her tür fıkra, şaka, espri, hikaye ve tarih bilgisi, sıçrama taşı gibidir. Bunlarla ilgiyi ken- idine çekmek, daha sonra hızla Allah'a, insana ve evrene dönmek ister.
BİLİM VE FELSEFE
Mevlana’da. Batı'dan yüzyıllarca önce işlenen akılcı rasyonalist felsefelere birkaç cümle İle ışık saçılır. 19. yüzyıl sonlarının faydacı, pragmatist felsefesi ondadır. Olum- lu bilimleri amaç edinen felsefe, felsefenin kapılarını zorlayan, daha doğrusu felsefeye kapı açan olumlu bilimler Mevlana’da- dır. Engin kültür, onda, bilimle birleşerek hükmünü yürütür. Tıp, kimya, geometri, matematik başta gelmek üzere bunlar. sOzme bal gibi Mesnevi peteğinden akar durur. Şeker hastalığının kökenine bakın, nasıl iddiasız inivermiştir. “öğücülüğün. yağcılığın etkisi, şekerin etkisine benzer, bedeni gizilce etkiler. Bir süre sonra vücutta deşilmesi gereken bir çıban olur." (Mesnevi, cilt 1, yaprak 92) (•) Mevlana ve Mesnevi de pozitivizm ışıldar durur. "Bilim, Süleyman ülkesinin hatemidir. Tüm evren, ölüdür, sürattir, bilim candır. İlmin bu marifeti yüzünden denizlerin, dağların ve ovaların yaratıkları, İnsanoğlu karşısında beceriksiz kalmışlardır. Bilim yüzündendlr ki kaplan ve aslan, İnsandan fare gibi korkmaktadır. Bu nedenle dağda, ovada bütün yırtıcı hayvanlar insanlardan 'saklanıyorlar. Bu nedenledir ki periler, şeytanlar bile kıyı bucak kaçmışlar, her biri gizli bir yerde yerleşmiştir." (Mesnevi cilt 1, yaprak 51) Şu gözleme bakın lütfen: "Bir sivrisinek, yarım kanadıyla, korkusuzca bir başın beynini yer.” (Mesnevi, cilt 1, yaprak 59). Ancak 20. yüzyılda ulaşılan bilim
Yorum Bırakmak İster misiniz?