KIRMIZI BİBER"ACITSA DA VAZGEÇMEYİZ,GEÇEMEYİZ"
KIRMIZIBİBERİN PORTAKAL VE LİMONDAN DAHA FAZLA C VİTAMİNİ İÇERDİĞİNİ BİLİYOR MUYDUNUZ? BU NEDENLE DE VÜCUT DİRENCİNİ ARTIRMASI BİR YANA, YAPISINDAKİ 'KAPSAİSİN' MADDESİ BAZI KANSERLİ HÜCRELERİ ÖLDÜRÜYOR.
Eskiler, baharatları sadece yemeklerde değil, türlü rahatsızlıkların iyileştirilmesinde de kullanırlarmış. Binlerce yıllık tecrübeden süzülüp gelen bu bilgilerin bir kısmı, neyse ki hâlâ yaşıyor, mide bulantısına nane limon kaynatıyoruz, soğuk algınlığında içtiğimiz sıcak ıhlamurun içine acı biber ekliyor, kırmızı eti saklarken baharatlarla koruyoruz.
Hele son yıllarda, özellikle kimyasal maddelerin hayatımıza çok fazla girmesiyle birlikte ortaya çıkan sorunlar karşısında doğaya dönüş, genel bir eğilim haline geldi ve binlerce yıldır kullanılan baharatlar da mutfakların tepe dolaplarından ilk rafa, gözümüzün önüne inerek her alanda kullanılmaya başladı. Kırmızıbiber de, yemeklerimize hoş bir acılık veren sıradan bir baharat olmaktan çıkıp marifetleri bir bir ortaya çıkan mucize yiyecekler arasına girdi.
BİNLERCE YILDIR MUTFAKLARDA
Kırmızıbiber, patlıcangiller familyasından, otsu ve tek yıllık bir bitki. Anayurdu Orta Amerika. Arkeolojik bulgular, MÖ 7 bin 500 yılından bu yana var olduğunu ve Güneybatı Ekvator'da 6 bin yıl önce yenmeye başlandığını gösteriyor. Aztekler de yazılı kaynaklarında bu bitkiden söz ediyor. Amerika'da kendiliğinden yetişen bu bitkiyi Kristof Kolomb, Avrupa'ya taşımış ve karabiberle olan tat benzerliğinden dolayı 'kırmızıbiber' adı verilmiş. Diego Âlvarez Chanca adlı fizikçi, kırmızıbiberi İspanya'ya getirmiş ve 1494 yılında bu bitkinin tıbbi etkileriyle ilgili ilk yazıyı yazmış. İspanya'nın ardından bütün dünyaya yayılan kırmızıbiber, bugün Meksika ve Güney Amerika mutfağının vazgeçilmez tadı. 16. yüzyılda Asya ülkelerine de ulaşan bitki, en çok Hint mutfağına yerleşiyor. Türkiye'de özellikle Güneydoğu Anadolu'da yetiştirilip tüketilen ve 'isot' adı verilen bu bitki, halen Hint ve Türk mutfağının temel baharatlarından. 50-60 santimetre boyunda, bol dalları olan, çoğunlukla beyaz renkli çiçekler açan bitkinin çeşidine göre farklılık gösteren meyveleri, genellikle etli ve içinde çok sayıda tohum barındırıyor. İçerdiği kapsaisin maddesi nedeniyle acı, karotinoid nedeniyle de kırmızı renkli olan bitkinin meyvelerinin kurutulmasıyla baharat elde ediliyor. Un gibi öğütüldüğünde toz biber', iri parçalar şeklinde öğütüldüğünde 'pul biber' adı verilen bu baharat özellikle et yemeklerinde kullanılıyor ama çeşitli salata ve soslarda da tercih ediliyor. Özellikle ülkemizin Güneydoğu yöresinde neredeyse her yemeğe katılan kırmızıbiber, çiğ köfte ve kebapların 'olmazsa olmaz' baharatı.
Kırmızıbiber, meyvelerinin öğütülmesiyle yapılan baharattan fazlasını sağlıyor mutfağımıza. Mis gibi kokan biber salçasını bilmeyen var mı? Hem yapımı kolay hem de çok lezzetli, özellikle bulgurla yapılan yemeklere, makarna soslarına çok yakışan biber salçası, damar tıkanıklığı ve kalp hastalıklarına karşı da koruyucu etkiye sahip. Ama hazır salça almak yerine, evde yapmak çok daha sağlıklı. Üstelik biber salçasının yapımı, hiç de zor değil. Biber salçası için gerekli tüm malzeme, 3 kilo kırmızıbiber, tuz ve yarım çorba kaşığı sirkeden ibaret. Yapılışına gelince, biberlerin çekirdeklerini çıkararak ikiye bölüp yıkayın. Tencereye koyduğunuz biberlerin üzerini örtecek kadar su ilave edin. Ara sıra karıştırarak 1.5 saat kaynatın. Biberler haşlandıktan sonra kabuklarını soyabilirsiniz ama kabuklarıyla yapılan salçanın daha lezzetli olacağını hatırlatalım. Biberleri süzgece alın ve suyunu süzdürün. Biberleri tencereye ilave edip mutfak robotundan geçirin. İpliksi kabukları ayıklamak isterseniz ayrıca kalın delikli süzgeçten de geçirebilirsiniz. Yarım saat daha karıştırarak kaynatın. Son 5 dakikada yeteri kadar tuz ve sirkeyi ilave edin. Soğuduktan sonra kaynatılmış ve soğutulmuş kavanozlara bölün. Üzerlerine hava almaması için sıvı yağ dökün.
C VİTAMİNİ DEPOSU
Kırmızıbiberin en şaşırtıcı özelliği, portakal ve limondan daha fazla C vitamini içermesi. Ayrıca P ve K vitaminleriyle kalsiyum ve magnezyum açısından da zengin olan kırmızıbiber çiğ veya pişmiş halde tüketilebiliyor. C vitamini deposu olduğu için öncelikle vücut direncini artırıyor, mikrop öldürüyor ve dolayısıyla bulaşıcı hastalıklara karşı koruma sağlıyor ama bu kadarla da kalmıyor yararları. Ağrılara ve iltihaplara iyi geliyor, vücudu ısıtması sayesinde sindirimi kolaylaştırıyor ve kan dolaşımına olumlu etki ediyor, kolesterolü düşürüyor, iştah açıyor, terlemeyi artırdığı için soğuk algınlıklarında vücuttaki toksinin atılmasına yardımcı oluyor. Kırmızıbiberin yapısında bulunan 'kapsaisin' maddesi ise çağımızın korkutucu hastalığı olan kanserde kullanılıyor. Kanserli hücrelerin öldürülmesinde rol oynayan bu madde, kansere karşı korunmada da etkin. Son zamanlarda kırmızıbiberin zayıflatıcı etkisinin de olduğu fark edildi. Vücut ısısını ve yakılan kalori miktarını artırdığı tespit edilen kırmızıbiberin hap şeklinde ekstreleri bile yapıldı. Ama dikkat, özellikle zayıflama alanında bilinçsizce büyüyen, bu yüzden de tehlike arz eden bir sektör oluşmuş durumda. Hiçbir ekstrenin, hapın doğal olarak alınan kırmızıbibere eşit olmadığını bilmek gerekiyor. Eşit değerde olmadığı gibi, yoğunlaştırılmış halde ve bilinçsizce tüketimin, fayda yerine zarar getirdiğini, hatta bu zararın ölümcül sonuçlara da yol açabildiğini akıldan çıkarmayalım.
Yorum Bırakmak İster misiniz?