İDEAL BEBEK VE ÇOCUK UYKUSU İÇİN NELER YAPMALI?
ÇOCUKLARIN UYKUSU NEDEN KAÇAR?
İDEAL ÇOCUK UYKUSU; ÇOCUĞUN KENDİ KENDİNE UYKUYA DALIP, UYKUSUNU ALDIKTAN SONRA DA KENDİ İSTEĞİYLE GÜLÜCÜKLER ATARAK UYANMASI OLARAK TARİF EDİLİYOR. BİRÇOK ANNE BABA İÇİNSE BU TABLO SADECE BİR HAYALDEN İBARET...
Her üç çocuktan birinde uyku bozukluğu olduğu biliniyor.
Uyku bozukluğu; uykuya dalma zorluğu,
uykuyu devam ettirme güçlüğü,
yeterli süre ve kalitede uyuma sorunu,
uykuda hareketlilik (uyurgezerlik, uyku terörü),
uykuda solunum bozuklukları (horlama ve uyku apnesi)
periyodik bacak hareketleri bozukluğu (huzursuz bacak sendromu gibi) şeklinde görülüyor.
Uyku bozukluklarının tipi çocuğun yaşına göre değişiklik gösteriyor.
Kolik daha çok yeni doğan bebeklerde görülürken uykuya geçiş güçlükleri üç ay-bir yaş arasındaki bebeklik çağında başlıyor.
Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ceyda Erel Kırışoğlu, uykudaki beklentilerin bebeğin gelişimi ile ilişkili olduğunu belirterek, "Beynin gelişimi tamamlandıkça uyku yapısı da düzene giriyor. Düzendeki bozukluklar ise hastalıkları oluşturuyor. Bebekler uyumaları gerektiğini üç-altı ay arasında öğreniyor. Bu nedenle yeni doğan bir bebeğin uyuyamadığını düşünmek yanlış... Üç aydan sonraki dönemde uykuya geçişte problemler yaşanabiliyor. Bu süre okul çağına kadar devam edebiliyor. Genellikle ayakta sallanarak uyuyan çocuklar gece uyandıklarında -ki gece uyanmaları normal kabul ediliyor- yine sallanmak istiyorlar.
Uyku bozukluğu; uykuya dalma zorluğu,
uykuyu devam ettirme güçlüğü,
yeterli süre ve kalitede uyuma sorunu,
uykuda hareketlilik (uyurgezerlik, uyku terörü),
uykuda solunum bozuklukları (horlama ve uyku apnesi)
periyodik bacak hareketleri bozukluğu (huzursuz bacak sendromu gibi) şeklinde görülüyor.
Uyku bozukluklarının tipi çocuğun yaşına göre değişiklik gösteriyor.
Kolik daha çok yeni doğan bebeklerde görülürken uykuya geçiş güçlükleri üç ay-bir yaş arasındaki bebeklik çağında başlıyor.
Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ceyda Erel Kırışoğlu, uykudaki beklentilerin bebeğin gelişimi ile ilişkili olduğunu belirterek, "Beynin gelişimi tamamlandıkça uyku yapısı da düzene giriyor. Düzendeki bozukluklar ise hastalıkları oluşturuyor. Bebekler uyumaları gerektiğini üç-altı ay arasında öğreniyor. Bu nedenle yeni doğan bir bebeğin uyuyamadığını düşünmek yanlış... Üç aydan sonraki dönemde uykuya geçişte problemler yaşanabiliyor. Bu süre okul çağına kadar devam edebiliyor. Genellikle ayakta sallanarak uyuyan çocuklar gece uyandıklarında -ki gece uyanmaları normal kabul ediliyor- yine sallanmak istiyorlar.
Eğer yatarken ışık açıksa, annesi yanındaysa, ayağında sallamışsa, elinde bir oyuncağı varsa uyandığında da aynı koşulları istiyor. O koşullar olmadan uykuya dönemeyince ortaya çıkan sıkıntılı durum ise uyku başlangıcı ilişkilendirme bozukluğu olarak adlandırılıyor" diyor.
Doç. Dr. Kırışoğlu, uykunun öğrenilen bir davranış olduğunu ve bu konuda aileye önemli görevler düştüğünü belirterek devam ediyor:
"Kendinizi düşünün. Yastığımız ve yorganımız ile uyuyoruz. Gece uyandığımızda yastığımız yere düşmüşse alıp yerine koyuyor ve uyumaya devam ediyoruz. Ancak yastık odada değilse dehşete düşeriz. Çocuklar da uyanıp anneyi yanlarında bulamayınca, aynı şekilde dehşet içinde kalıyor." Peki, ne yapmalı?
Doç. Dr. Kırışoğlu, üç aydan itibaren çocukların uykusu gelmiş, gevşemiş halde ancak uyanıkken ve çok fazla fiziksel ilişki yaşamadan yatağa bırakılmaları gerektiğini söylüyor.
Doç. Dr. Kırışoğlu, uykunun öğrenilen bir davranış olduğunu ve bu konuda aileye önemli görevler düştüğünü belirterek devam ediyor:
"Kendinizi düşünün. Yastığımız ve yorganımız ile uyuyoruz. Gece uyandığımızda yastığımız yere düşmüşse alıp yerine koyuyor ve uyumaya devam ediyoruz. Ancak yastık odada değilse dehşete düşeriz. Çocuklar da uyanıp anneyi yanlarında bulamayınca, aynı şekilde dehşet içinde kalıyor." Peki, ne yapmalı?
Doç. Dr. Kırışoğlu, üç aydan itibaren çocukların uykusu gelmiş, gevşemiş halde ancak uyanıkken ve çok fazla fiziksel ilişki yaşamadan yatağa bırakılmaları gerektiğini söylüyor.
YA AĞLARSA?
Ülkemizde sık görülen bir durum da sınır koyma bozukluğu... Çocuk bakımında işin içine aile büyükleri ve bakıcı da girdiği için sınır koymada sıkıntı yaşanıyor. Doç. Dr. Kırışoğlu çocuklara sınır konulması ve bunların herkes tarafından aynı şekilde uygulanması gerektiğini belirterek, "Çocuğun yatakta ağlamasına aileler dayanamıyor. Ancak bu sürecin üç-beş gün süreceğini ve çocuklar için çok daha olumlu sonuçlar yaratacağını unutmamak gerekiyor” diyor.
GECE SIK UYANMA
Çocuğun gece sık uyanmasının çeşitli sebepleri olabiliyor. Uyku apnesi, horlama, huzursuz bacak sendromu gibi hastalıklar çocuğu sık sık uyandırıyor, Bunların yanı sıra gecenin ilk yarısında yani derin uyku dalgasının daha yoğun olduğu dönemde çocuk bazen çığlık atarak uyanıyor. Çok tedirgin ve gergin olan, boş bakmaya başlayan çocuk bu esnada "uyku terörü" yaşıyor. Bu durum çocuğa hiçbir zarar vermiyor ancak aileler bu durumdan çok etkileniyor. Çocuk ertesi gün bu olayı hatırlamıyor. Gün içinde endişesi, kaygısı fazla olan çocuklarda uyku terörü daha fazla görülebiliyor.
UYURGEZERLİK
Gecenin ilk üçte birlik kısmında, derin dalga uykusunda meydana gelen uyurgezerlik sırasında çocuğun yatağına sağlıklı bir şekilde döndürülmesi gerekiyor ve bu durumun çocuğa bir zararı bulunmuyor. Odasında ve ev genelinde çocuğa zararı dokunabilecek eşyaların, sivri köşelerin bulundurulmaması gerekiyor. Uyurgezerliğin altında uyku apnesi ya da uykuda solunum bozukluğu gibi nedenler de yatabiliyor. Çocuğu derin uykudan uyandıran sebep bulunup ortadan kaldırıldığında uyurgezerlik de sona eriyor.
KABUSLAR
Çocuk kabus gördüğünde tıpkı uyku teröründe olduğu gibi bağırarak uyanıyor ancak burada kabusu net olarak hatırlıyor. Sabaha karşı REM yani rüya uykusunda gerçekleşen kabustan uyanan çocuğu anne baba ilgisi rahatlatıyor.
UYKU APNESİ
Özellikle iki-altı yaş arasında ve tüm çocukların yüzde 1-3’ünde uyku apnesi görülüyor, Bademcik ve geniz etinin çocuğun vücut yapısına oranla daha büyük olduğu iki-altı yaş arası dönemde bu yapılar havayolunu daraltıyor ve uyku apnesine neden oluyor, Obezite ve nörolojik bazı hastalıklar da bu soruna yol açıyor. Nefes alamayan çocuk ağzı açık solunum gerçekleştiriyor. Horlama, nefeste duraklama, aşırı terleme, hareketli ve huzursuz uyuma, anormal uyku pozisyonları bir arada ya da ayrı ayrı görülüyor. Geceyi bu şekilde geçiren çocuklar sabahları yorgun ve keyifsiz uyanıyor, gün boyunca da hiperaktif davranışlar gösteriyor. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olduğu düşünülen çocuklarda bazen altta yatan nedenin uyku apnesi olduğu ortaya çıkıyor. Uyku apnesinin tedavisinde bademcik ve geniz etinin cerrahi yolla alınması yüzde 95 oranında tedavi sağlıyor.
HUZURSUZ BACAK SENDROMU
Çocukların yüzde 2'sinde görülen Huzursuz Bacak Sendromu'nun genetik altyapısı bulunuyor. Bu çocuklarda akşam saatlerinde huzursuzluk oluyor, bacakları yerinde durmuyor, bacaklarının ovalanmasını istiyorlar ve bu durumu “Kemiklerimde baloncuklar uçuşuyor” diye tarif ediyorlar. Büyüme ağrısı ile karıştırılabilen bu durum uykuya dalmayı zorlaştırıyor.
MEDİKAL TABLOLAR
Çocuklarda medikal durumlara bağlı uyku sorunları da görülüyor. Tiroid sorunlannda aşın uyku ya da uykusuzluk oluyor. Ağn ile seyreden hastalıklar (juvenil romatoid artrit), öksürük, astım, reflü gibi hastalıklann yanı sıra alerjik dermatit kaşıntılan da çocukların uykusunu bölüyor.
Doç. Dr. Ceyda Erel Kırışoğlu, tek başına uyumakta zorlanan çocuklar için şu önerilerde bulunuyor: “Odasında durun, yatakta sırtını okşayın ve fiziksel teması kestikten sonra bir süre odasında kalın, çok yavaş bir şekilde odadan çıkın. Zaman içinde çocuk ile olan mesafeyi artırarak sonunda sadece kapıdan bakıp geri dönerek, uykuya dalacak hale gelmesini sağlayın.”
UYKUSUZ ÇOCUK GELİŞEMİYOR
Uykusuz kalmak çocukların sağlığını olumsuz etkiliyor. Uykusunu almış bir çocuk daha keyifli oluyor ve arkadaşları ile uyum içinde oynuyor, evde daha huzurlu, dingin oluyor. En yoğun olarak, uykuda salınan büyüme hormonu salınımı aksadığı için az uyku çocukların gelişimini engelliyor, davranışsal olarak olumsuz etkiliyor. Çocuk gün boyu huzursuz, arkadaşları ile uyumsuz, öfkeli oluyor. Az uyuyan çocuklarda öğrenme güçlükleri de görülüyor. Bu çocuklar bazen okulda, ders sırasında da uyuklayabiliyor. Yine az uyuyan çocukların bağışıklık sistemleri baskılandığı için daha sık hasta oluyorlar.
UYKU LABORATUVARINDA NELER OLUYOR?
Uyku bozukluğu sorunu ile başvuran çocuğun önce aile yaşantısı değerlendiriliyor; evin ve odasının şartları, kiminle nerede uyuduğu, uyuma öncesi alışkanlıkları gibi konular önem taşıyor. Özellikle uyku apnesinden şüpheleniliyorsa, kalp yetmezliği varsa, ağız açık solunum yapıyorsa, horluyorsa, gece aşırı terliyorsa, sabah zor uyandırılıyorsa, uyurgezerlik varsa, engellenemeyen astım ataklan yaşıyorsa, bacaklarında sıkça ağrı tarif ediyorsa, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu tanısı varsa, okulda sorun yaşıyor ve okul başarısı düşükse uyku testi öneriliyor. Uyku testi için çocuk bir gece uyku laboratuvarında annesi ya da babası ile kalıyor. Testin sonucunda çocuğun uykusunu bölen faktörler objektif olarak tespit edilmiş oluyor.
DİPNOT:
NE KADAR UYUMALI?
Yenidoğan bebeklerin 19 saat, bebeklik çağında (iki ay-bir yaş) öğle uykusu ile birlikte 13-14 saat, okul öncesi ve okul çağında 10 saat, genç erişkinlerin ise dokuz saat uykuya ihtiyacı oluyor.
Kaynak Acıbadem Hastaneleri Dergisi Hayat 2013 Sayı 11 Sayfa 81-82
Düşünmek ve Paylaşmak Dileğiyle...
Yorum Bırakmak İster misiniz?