AĞRI ÇEŞİTLERİ VE NEDENLERİ?
X. Doğum Ağrısı
Her
anne doğum sırasında yaşamı boyunca unutamayacağı şiddetli bir ağrı
ile karşı karşıya gelir. Geçmişte bu ağrının nedeninin rahmin
kasılmasına bağlı olduğu düşünülmekteydi. Doğum ağrısının nedeni bugün
daha belirgin olarak açıklığa kavuşmuştur. Doğum ağrısı başlıca iki
bölüm halinde ele alınabilir.
Doğum sırasında meydana gelen
olaylar bir süreç halinde incelenmelidir. Birinci dönem bebeğin aşağıya
doğru hareketinin başlamasıdır. Bu dönemde belirli aralıklarla
başlayıp yavaş yavaş sıklaşan ağrı vardır. Bu döneme doğumun birinci
dönemi adı verilir. Bebeğin ana rahminden çıkış dönemi ise doğumun
ikinci dönemi olarak nitelendirilir.Doğumun birinci döneminde duyulan
ağrının rahim ağzının genişleme sırasında gerilmesine bağlı olduğu
düşünülmektedir. Rahim ağzının 3-4 santimetre kadar açıldığı dönemde
ağrı kunt bir ağrıdır. Bele vurur.
Rahim ağzı daha fazla
açıldığında ağrının şekli değişik ve bıçak tarzında olmaya başlar.
Kramplar şeklinde kalçalara ve bazen de ayaklara vurmaya başlar.Doğumun
ikinci döneminde ise kasıklar arası kaslarının kasılmasına bağlı
ağrılar diğer ağrılarla birleşir. Bu ağrıların ilk dönemindeki
ağrıların en büyük farkı çok daha keskin olmaları ve yerinin anne
tarafından daha iyi tanımlana-bilmesidir.
Doğum ağrısının en
büyük özelliği bebek çıkar çıkmaz annenin rahatlamasıdır. Yaygın bir
kanı annenin doğum ağrısı çekmesinin anneliğini daha çok hissetmesine
yardımcı olduğu, bu nedenle doğum ağrısı çekilmesinin yararlı olduğu
şeklindedir. Ayrıca doğum ağrısını kesmenin hem anne hem de bebek
yönünden doğru olmadığı düşünülmektedir.Ayrıca doğum ağrısını kontrol
için kullanılan çeşitli yöntemlerin yan etkileri nedeniyle özellikle
ülkemizde ağrısız doğum yeterince yandaş bulmamaktadır.
Ne var ki
ağrının kontrolü hem bebek hem de anne için son derece sağlıklıdır.
Doğum ağrısını kontrol altına almanın amacı yalnızca ağrıyı kesmek
değil, doğum sırasında şiddetli ağrının vücutta meydana getirdiği
değişiklikleri de ortadan kaldırmaktır.Bazı annelere doğum sırasında
meydana gelen şiddetli ağrılar çıldırmaya kadar varan ciddi psikolojik
bozukluklara yol açmaktadır. Ağrı nedeni ile annenin kendini aşırı
derecede yorması bebeğin oksijensiz kalmasına yol açmaktadır. Bu da
bebek doğduktan sonra bir takım bozukluklara yol açabilir. Bütün Batı
ülkelerinde yaygın olarak kullanılan ağrısız doğum son derece insancıl
bir girişimdir. Önemli olan ehil ellerde ve dikkatli olarak
uygulanmasıdır.1. Ağrısız Doğum - Ağrısız doğumu ilk uygulatan annelerin
başında ünlü İngiliz Kraliçesi Viktorya gelmektedir. Daha sonra
çeşitli ilaçlar ve yöntemler ağrısız doğum için kullanılmıştır. Yüzyılı
aşan bir süredir uygulanan çeşitli yöntemlerin içerisinde son
zamanlarda omuriliğe yakın bir alana yerleştirilen ince sondalarla
lokal anestezik maddeler verilmesi gelmektedir. Dikkatli uygulandığı
takdirde bebek ve anneye hiç bir zarar vermeden yalnızca ağrıyı
kesmektedir. Bu yöntem hem sezaryen hem de normal doğum için
kullanılabilir. Sezaryenle gerçekleştirilen doğumlarda kullanıldığı
takdirde ameliyat sonrası ağrıların giderilmesi için de
kullanılabilmektedir. Batında bugün için en sık uygulanan yöntem
budur.Son zamanlarda uygulanan diğer bir yöntem bel bölgesine
elektriksel uyaran verilmesidir. Bu sayede doğumun birinci dönemindeki
ağrılar kontrol altına alınabilmektedir.Ağrısız doğum için annenin
önceden hazırlanması şarttır. Hastanın ağrısını kendi kendine kontrol
altında tutabilmesi, ağrıya herhangi bir girişim gerekmeden dayanır
hale getirilebilmesi için.psikologlar tarafından çeşitli yöntemler
uygulanmaktadır.
Doğumun ağrısız olarak gerçekleştirilmesi
annenin anneliğini yok etmez. Annelik bütün bir yaşamı kapsayan önemli
ve güzel bir duygudur ve bir ya da iki saatlik bir zaman dilimi ile
ölçülemez ve ölçülmemelidir.
2. Kadınlarda Görülen Ağrılar -
Kadın doğum kliniklerine başvuran hastaların yaklaşık yüzde 1.3'ünde
siklus ortasına rastgelen ağrılar görülmektedir. Böyle ağrılar
yumurtlama dönemi denilen siklus ortasına rastlar. Önceleri çok
şiddetlidir. 20-30 dakika süren bu ağrılar daha sonra hafifler. Ağrının
yanısıra batında gaz şikayeti vardır. Her siklus ortasında görülür.Çoğu
kez apandisite bağlı ağrı ile karıştırılabilir. Batının sağ alt dörtte
birinde hissedilir. Bazen bulantı ve kusma görülebilir. Dokunmakla
batın hassastır. Bu ağrının nedeni tam olarak
açıklanamamaktadır.Kadınlarda aybaşı, menstrüasyon döneminde görülen
ağrılar başlıca iki nedene bağlı olarak ortaya çıkar. Birincisi kadın
organlarında meydana gelen bir bozukluğa bağlı olabilir. İkincisi ise
organlarda bir bozukluk ya da psikolojik nedenlere bağlı olmadan ortaya
çıkan ağrılardır.Genellikle aybaşı kanamalarından bir iki gün önce
başlar. Aybaşıdan iki gün sonra biter. Sırtın arka kısmına, kuyruk
sokumuna vurabilir. Kanamanın ilk saatlerinde başlar. İlk adetten bir
kaç ay sonra ortaya çıkarak yıllarca sürebilir. Özellikle doğum kontrol
hapı kullananlarda daha sık görülmektedir.Aybaşı döneminde baş
ağrılarının sıklığında da belirgin bir artış meydana
gelmektedir.Kadınlarda cinsel birleşme öncesi çok şiddetli kas
krampları ve ağrı görülebilir. Bu durum cinsel birleşmeyi engelleyecek
kadar ciddi boyutlara varabilir. Nedeni büyük oranda psikolojiktir.
Geçmiş dönemlerde geçirilen korku ve üzüntüler, güvensizlik duygusu
gibi nedenlere bağlı olarak gelişebilir. Böyle bir durumdaki kadının
hasta olarak kabul edilmesi ve tedaviye alınması gerekir. Hasta ikna
edilmeye çalışu/nalı, gerekirse anestezi altında kasların
gevşetilmesine çalışılmalıdır.Cinsel birleşme sırasında ortaya çıkan
diğer bir tip ağrı ise yanma tarzındaki ağrılardır. Bu tip ağrının da
nedeni büyük oranda psikolojiktir.
XI. Diğer Ağrılar
1. Böbrek ve İdrar Yollarının Ağrıları -
Böbrek ve idrar yollarından kaynaklanan ağrıların en sık rastlanılan
nedeni böbrek taşlarıdır. Böbrek taşının böbrekten çıkış noktasında
oynaması, idrar yollarından geçerken idrar yollarında takılarak
ilerlemesi gibi nedenler çok şiddetli, çoğu kez dayanılmayacak bir
ağrıya neden olur. Ağrı çok belirgin özelliklere sahiptir. Önceleri
belde başlayan ağrı daha sonra kasıklara ve cinsiyet organına doğru
ilerler. Ağrı bıçak saplanması tarzındadır.
Bazı hastalarda
ağrının kontrolü oldukça zordur. Ağrı, taş mesaneye inene, daha sonra da
düşene kadar devam eder. Taş düşer düşmez doğumda olduğu gibi aniden
kesilir. Düz kas gevşetici ilaçlara cevap verir.
Taş dışında kan pıhtısı, tümör gibi nedenlere bağlı olarak yine tıkanmalar ve taş ağrısına benzer ağrılar ortaya çıkabilir.
2. Şekerli Hastalarda Görülen Ağrılar - Uzun
süredir şeker hastalığından şikayet eden hastalarda özellikle sinir
sisteminde meydana gelen harabiyete bağlı olarak şiddetli kol ve bacak
ağrıları gelişir. Ağrılar şiddetli, yanıcı karakterdedir. Ağrının
yanısıra karıncalanma hissi vardır. Hasta vücuduna çarşaf bile değmesini
istemez. Ayrıca uyku bozukluğu vardır. Kan şeker düzeyinin yükselmesi
halinde ağrılar daha da şiddetlenir. Böyle hastaların zaman geçirmeden
hekime başvurmasında yarar vardır. Hasta hekime ne denli erken
başvurursa tedavinin başarı şansı o denli yüksektir. 6 ayı geçen bir
süredir ağrıdan yakınan hastalarda başarı şansı gittikçe düşer.
3. Kolu Bacağı Kesilen Hastalarda Olmayan Bölgelerde Duyulan Ağrı (Hayalet Ağrı) -
Kolu ya da bacağı herhangi bir nedene bağlı olarak kesilen hastalarda
ameliyattan sonra kesilen bölgede sanki kolu bacağı varmış gibi bir his
ve şiddetli ağrılar ortaya çıkar. Bu ağrılara hayalet ağrısı adı
verilir.
Ağrı bacağın ya da kolun kesilen kısmında kesildikten
hemen sonra ya da yıllar sonra ortaya çıkmaktadır. Şiddeti kişiden
kişiye değişir. Kesilen bölgede ameliyattan önce ağrı şikayeti olanlarda
daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Ağrı kramplarla birlikte
seyreder. Şiddetli batma ve yanma tarzında bir ağrı vardır. Üzüntü,
depresyon, aşırı yorgunluk gibi nedenlerle ağrı şiddetlenir. Nedeni tam
belli olmayan bu ağrının kontrol altına alınması güçtür. Bu tip ağrı
başlar başlamaz hekime başvurulduğu takdirde tedavinin başarı şansı
artmaktadır.
4. Donma - Uzun süre
soğukta kalanlarda parmak uçlarında önce hissizlik ve beyazlaşma; daha
sonra morarma başlar. Hasta sıcak bir ortama girdiğinde parmaklarında
karıncalanma, sızlama ve ağrı vardır. Bu ağrı daha sonra batma ve yanma
tarzında bir ağrıya dönüşür. Üç hafta ile sekiz hafta arasında sürer.
Bazı hastalarda donan parmaklarda aşırı hassasiyet, terleme,
karıncalanma ve uyuşukluk
devam eder.Uzun süre soğukta
kalanlarda, siperlerde kalan askerlerde görülür. Donmanın şiddeti çok
fazla ise parmak hatta kol ve bacaklarda gangren gelişebilir.
5. Zona Ağrısı -
Zona vücut direncinin düşmesine bağlı olarak gelişen ve etkeni virüse
bağlı olan bir hastalıktır. Genellikle sinir uçlarını tutar. Zonanın
geçmesinden sonra çok şiddetli, hafif dokunma ile bile şiddetlenen uzun
süreli yanıcı tarzda ağrılar görülür. Sinirlerin aşırı duyarlı olması
virüs tarafından tahribine bağlıdır.Tutulan sinir bölgelerinde
karıncalanma, uyuşukluk hissi vardır. Dokunma ilft ağrı artar.
Özellikle yüze giden sinirleri tutar. Bunun yanısıra kaburgalara giden
sinirlerde de görülür, ilk altı ay içerisinde önlem alınmadığı takdirde
yaşam boyu sürebilir. Tedavisi oldukça zordur. Antidepre-sanların
yanısıra sinirlerin iğneyle uyuşturulması ile sonuç alınabilir.
Yorum Bırakmak İster misiniz?