Kötülüğe Ses Çıkaramayanlar Nasıl Dilsiz Şeytan Oluyorlar?
Aklıma takılan sorulardan bazılarını sizinle paylaşmak isterim. İlk toplumlar çıktığından bugüne klasik bir durum vardır. Haksız güçlülerin haksız olduğunu bildikleri halde onlara ses çıkaramayan ve onlarla birlikte çalışmaya devam edenlerin acizliği durumu.
Aslında yapılan birçok sosyal deney bu durumu ortaya koymuştur. Bilimsel cevaplarda vermiştir.
Kötülüğün ve kötülerin tehlikeli kaygan yamaçlarını daha da kaygan hale getiren yedi sosyal süreçten bahsederler.
Peki bu yedi süreç nelerdir?
- Düşüncesizce ilk adımı atmak.
- Başkalarının kişiliksizleştirilmesi.
- Kendinin bireysellikten çıkması.
- Kişisel sorumluluğun dağılması.
- Otoriteye körü körüne bağlılık.
- Grup normlarına onları eleştirmeden uyma.
- Umursamayarak ya da tepkisiz kalarak kötülüğe pasif müsamaha.
Peki bu durumu değiştirebilmek için neler yapılması gerekiyor? Şu soruların cevaplarını bulmakla başlamak gerekiyor?
- İnsanları bu duruma ne getiriyor?
- Bu durum onlarda ne ortaya çıkartıyor?
- Bu durumu yaratan ve devam ettiren sistem nedir?
Dolayısıyla insan karakteri değişimini bu üç faktörle birlikte anlamayı gerektiriyor. Bu dinamik bir etkileşim.
- Eğer birini değiştirmek istiyorsanız, durumu değiştirmelisiniz.
- Durumu değiştirmek istiyorsanız, gücün sistemde nerede olduğunu bilmelisiniz.
İktidarın bazı şeyleri yaptırma gücü var ama burada ana fikir şu, bazılarımızda düşmanca hayalleri tetikleyen, bizi kötülük yapmaya ya da kötülüğe sesiz kalmaya iten durumlar, başkaları için yeter artık demenin ya da öne çıkmaya yardımcı olabilir. YSK görevlisi de aslında burada artık yeterin sesi oluyor kendisini feda edercesine işte bu sonucu toplumun geneline yaymak içinse kötülüğe ses çıkaran kötüyle çalışmak zorunda kalanları güçlendirmekte yatmaktadır.
Cumhuriyet Halk Partisi bu seçimlerden İstanbul, Ankara, Adana, Mersin ve Antalya'yı alarak aslında birilerini değiştirmeye başlamıştır. Burada asıl sorun durumu değiştirmek için gücün nerede ve nasıl kullanılacağını bilmek.
İktidarın yaptıklarına ses çıkaramayanlar, ses çıkaranların sahiplendiğini görmeye başladıklarında YSK görevli memuru gibi sesi çıkanlar çoğalacaktır. Aksi taktirde ses çıkaranlar yalnız bırakıldıkça sessizlik kazanacaktır.
Kötülük çok fazla ise eninde sonunda iyilik kazanır. Asıl çözülmesi gereken ise kötülük az iken yok edilmesi gerekendir. İyilik içindeyken yapılan iyilik görünmezken, kötülük iyilikten beslenir. Çünkü kötüler iyilerin egosundan faydalanır, ben iyiyim diyenlerin korkularından beslenir.
Yorum Bırakmak İster misiniz?