Header Ads


Anadolu kısrağının ucunda yer alan Kırklareli

 ANADOLUDAN BALKANLARA BİR KÖPRÜ, KIRKLARELİ
Kırklareli Merkezden bir görünüm
Baharın kendisini en güzel haliyle gösterdiği Trakya topraklarında bir geziye hazır mısınız? Rengârenk tarlaların, ayçiçeği denizinin içinden geçen yolumuz bizi, görkemli tarihi, yeşil doğası, sıcak insanlarıyla güzel şehrimiz Kırklareli’ye çıkarıyor. Anadolu’nun Balkanlar'a açılan kapılarından Kırklareli, ülkemizin Avrupa kıtasında yer alan beş ilinden biri. Tarih boyunca Asya’dan Avrupa’ya geçişte Anadolu kısrağının ucunda yer alan Kırklareli, bu iki kıtanın arasındaki en önemli göç yollarından biri olmuş.


Doğusunda Karadeniz, güneyinde Tekirdağ ile İstanbul, batısında Edirne’nin bulunduğu Kırklareli’nin kuzeyindeki komşusu ise Bulgaristan’ın Burgaz ili. İlin her ne kadar kuzeyi Istranca Dağları’yla belirlenmiş olsa da, Kırklareli’nin topraklarının geniş plato ve ovalardan oluşması nedeniyle ekonomisinin başlıca unsuru tarım olarak ortaya çıkmış.

 TARİHİN İZLERİNİ KORUYOR 
Trakya Bölgesi ve Kırklareli tarih boyunca Doğu’dan Batı’ya, Batı’dan Doğu’ya kültürler arası iletişimin ve göç yollarının en önemli rotasını oluşturmuş. Günümüze kadar ulaşan araştırmalarda bölgede Paleolitik Döneme ilişkin bilgilere pek rastlanmasa da, ilin tarihsel anlamada önemi Neolitik Dönemle birlikte ortaya çıkıyor. Anadolu platosunda ortaya çıkan ve buradan da yakın çevresine yayılan Neolitik kültürler, MÖ 7’nci binden itibaren Trakya ve Kırklareli üzerinden Balkanlar’a yayılmış.
GİZEMLİ DÜNYANIN KAPILARI
Kırklareli Taş Tabya
Tarihsel süreci Anadolu’ya göre daha farklı olan ve Anadolu’yu biraz daha geriden takip eden Kırklareli, MÖ I’inci bin başlarındaki Trak kavimlerinin göçleriyle günümüze ulaşan şekillenmesine kavuşmuş. Bu dönemden itibaren güçlü Trak kabilelerinin yerleşim merkezi olan Kırklareli, MÖ 5’inci yüzyıldan sonra Odris Kabilesi etrafında birleşen kabilelerin oluşturduğu devletin merkezi olmuş. Bu krallığın son kralı Kotys’in ölümü üzerine Makedonya kralı Kral II. Philip, Trakya’ya saldırarak Odris Devleti’ne son vermiş. Daha sonra sırasıyla Büyük İskender, Romalılar ve Bizans egemenliğine giren bölge; İskit, çizgi roman dünyasının ünlü karakteri olan Conan’ın kavmi olan Kimmer, Ostrogotlar, Hunlar, Bulgarlar, Peçenekler ve Haçlı Orduları’nın da istilalarına uğramış. Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’a yayılma politikaları içinde 1362 yılında I. Murat döneminde Osmanlı topraklanna katılan Kırklareli, Edirne vilayetine bağlı bir sancak haline getirilmiş. Bugünkü ismine 1924 yılında, TBMM’de alınan kararla kavuşmuş.
Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Kırklareli, çok sayıda arkeolojik, doğal, kentsel, tarihsel sitin yanı sıra, yapı ölçeğinde birçok tarihsel bakiyeye sahip. Kırklareli’nin sahip olduğu tarihi eserler arasında il merkezinde yer alan Aşağıpınar ve Kanlıgeçit Höyükleri büyük önem taşır, ilin tarihi boyunca geçirdiği aşamaların izlerini taşıyan höyükler MÖ 6000 başlarına kadar giden kültür tabaklarına sahip. Arkeolojik anlamda ilin kültürel en önemli kalıtları arasında, sayısı 200'ü aşan ve Vize ilçesinde yoğunlaşan Trak kültürünün önemli izlerini taşıyan tümülüs mezarlar sayılabilir,

BİR REKORUN EV SAHİBİ PINARHİSAR
Arkeolojik geçmişi ve tüm Trakya Bölgesi'nin tarihini aydınlatan bakiyeleri ile büyük önem taşıyan Kırklareli'nin Pınarhisar iiçesi aynı zamanda bir rekora ev sahipliği yapmasıyla da hem ülkemiz hem dünya kamuoyunda adını duyurdu. Ünlü karikatürist Erdil Yaşaroğlu'nun Pınarhisarda, yaklaşık 11 bin metrekareye çizdiği karikatürün muazzam ölçüleri nedeniyle Guinness Rekorlar Kitabı'na girmesi ilçeye önemli bir özellik kazandırmış oldu.
Pınarhisar Binbiroklu Ahemt Baba Türbesi
Kırklareli, dünyada çok az sayıda olan ama her zaman gizemli bir dünyanın bilinmezlerini taşıdığı düşünülen megalitik (büyük taş) anıtlara kucak açması açısından da çok önemli, ildeki bu anıtlar menhir ve dolmenler olarak ikiye ayrılır. Menhirler dikilitaşlar olarak bilinirken, dolmenler ise yaklaşık 3 metre yüksekliğe ulaşan boylarıyla anıt mezarlar olarak bulunuyor. MÖ 1000 başlarına tarihlenen bu anıtlar, ülkemizin ol duğu kadar bütün dünyanın da ilgisini çekiyor. Kırklarelinde antik çağın en önemli kalıntılarından biri de Vize ilçesindeki antik kentin parçası olan Roma tiyatrosu. Tiyatronun 4 bin kişilik bir kapasitede olduğu, yapılan kazılar ve araştırmalar sonucunda anlaşılmış.
Dupnisa Mağrası
Mağaraları dışında ilin bu sahil kesiminde tabiat koruma alanları da ilin önemli turizm potansiyeli taşıyan bölgeleridir. Demirköy'de yer alan Saka Golü Tabiat Koruma Alanı, alüvyonal ormanları, sulak saha, zengin yaban hayatıyla birlikte Avrupa'daki nadir ekosistemlerden biri. Vize ilçesindeki Kasatura Körfezi Tabiat koruma Alanıda tüm Trakya'nın tek karaçam meşceresine sahip bir orman ekosisyemiyle önem taşıyor. calim Trakya'nın tek karaçam meşceresins sahip orman ekosistemiyie önem taşıyor. Her iki koruma alanında flora kızılağaç,dişbudak,başlıca  ağaç türleri olup, ayrıca meşe,gürgen,kayın, karakavak, akkavak, söğüt,ıhlamur ve ceviz gibi ağaç türlerinden; fauna da geyik, karaca, tilki, kurt, tavşan, domuz.yaban kedisi,kuğu, yaban ördekleri, yaban kazları, çulluk, tahtalı, engerek. kör yılan,sazan,mercan, levrek, kerevit gibi türlerden oluşuyor. Kırklareli'nin yaklaşık 60 km'lik sahil bandında öne çıkan yerleşimler  
Kıyıköy, Kastros, İğneada.. 
Kıyıköy,Kastros,İğneada
Her üç yerleşimde de birçok doğa plaj bulunurken ev pansiyonculuğu, kamping konaklama sorununu ortadan kaldırırken, çevredeki balık lokantaları da eşsiz lezzetleri ziyaretçilere sunuyor. Anadolu'dan Balkanlara taşınan kültürün ve zar an zaman da Batı'nın Doğu'ya olan göçünde en önemli köprü olan Kırklareli'nin yanında Balkanlar’ın bir yanında Anadolu'nun zengin kültürüyle şekilenmiş. Ama bunca kültürün ortasında bir geçiş noktası olsa da Kırklareli; insanı, kentleri ve kültürüyle kendine has; görülmeye, yaşanmaya değer bir karakter oluşturmuş. Güzelim bahar aylarını değerlendirmek için ideal bir gezi rotası.
Kırklareli, Türk-İslam dönemine ilişkin yapılarıyla da görülmeye değer. 1383 yılından kalan Hızırbey Camii, 16'ncı yüzyıldan kalma Kadı Camii ve Beyazıt Camii, 17’nci yüzyıldan kalma Kapan Camii, Karakaş Camii bu döneme ilişkin görülebilecek anıtsal eserler arasında.   Ayrıca büyük çoğu 19’uncu yüzyıldan kalma çeşmeler, Kırklareli’ne farklı bir karakter katıyor. Kırklareli’ne yolunuz düştüğünde, hamam, şehitlik, türbeler, neo-klasik ekolde yapılmış kamu binaları ve mimari örnekleri arasındaki arasta, şaraphane ve askeri yapıları görmeden geçmeyin.    Yıldız, belki daha da yaygın bilinen adıyla Istıranca Dağları, bir duvar gibi Kırklareli’nin adeta kuzey sınırını çizmiş. Günümüzde özellikle dağın güney yamacında çok sayıda su kaynağı olması nedeniyle de “Akıntılı-Akarsulu Yer” anlamına geldiği de düşünülüyor. En yüksek noktası 1031 metreyle Mahya Dağı olan Yıldız Dağları’nın dışında Kırklareli’nin geneli düz arazi. Zaten güzelim tarlalarını, çayırlarını da bu coğrafyaya borçluyuz.  
Karadeniz kıyısında yer alan ve ormanlık alanın en geniş bulunduğu Demirköy ve Vize ilçelerindeki mağara sistemleri de ilin görülmesi gereken yerleri arasında. Bu mağaralar içinde Demirköy’deki üç girişe sahip ve toplam uzunluğu 3 bin 200 metre olan Dupnisa Mağara Sistemi; ayrıca Vize ilçesi sınırlarında kalan Yenesu, Domuzdere, Kıyıköy ve Kaptanın Mağarası da gezi rotanızda mutlaka olmalı.
Kiler Magazin Mayıs 2012  Yazı: Murat Karasalihoğlu
Düşünmek Ve Paylaşmak Dileğiyle...

Hiç yorum yok

YORUM BIRAKMAK DÜŞÜNMEK VE PAYLAŞMAK İLE İÇ İÇEDİR. LÜTFEN DÜŞÜNDÜKLERİNİZİ PAYLAŞIN. YORUMLARINIZLA DAHA ÇOK PAYLAŞILALIM.

www.nerdenduydun.com. Blogger tarafından desteklenmektedir.