Kanser Ağrıları ve Kanser Ağrısında kullanılan Yöntemler
VII. Kanser Ağrıları
özellikle
kanserin ileri dönemlerinde, ağrı şiddeti artar. Her yıl yaklaşık 4,5-5
milyon insanın kanser olduğu ve bu hastaların yaklaşık yüzde 80'i-nin
ağrı çektiği bilinmektedir. Bu nedenle kanserli hastalardaki ağrı sorunu
aynı zamanda toplumsal bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır.
Kansere
bağlı ağrı, çeşitli etkenlerle ortaya çıkar. Kanserin kendisi
sinirlere baskı ile ağrıya yol açabilir. Ayrıca kanserin mide, barsak
gibi içi boş organları büyüyerek tıkaması yine şiddetli ağrılara yol
açar.
Aynı şekilde tümör dokusunun kan damarlarını tutması ve
tıkaması özellikle kan damarının suladığı bölgede beslenme
yetersizliğine bağlı şiddetli ağrılara neden olur. Kanserin kendisi
ağrıya neden olduğu gibi tedavi sonrasında tedaviye bağlı olarak da
ağrılar ortaya çıkabilir. Cerrahi girişimlerden sonra çıkartılan
bölgede sinirlerin kesilmesi çok şiddetli ağrılara neden olabilir. Aynı
şekilde radyoterapi ve kemoterapi sonrasında şiddetli ağrılar
görülebilir.
Kanserli hastalarda görülen ağrıların her zaman
kansere bağlı olduğu söylenemez. Hastaların yaklaşık yüzde 7'sinde ağrı
kanser dışı bir nedene bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle
kanserli hastalarda görülen ağrıları hemen kansere bağlamamak
gereklidir.
Genellikle yaygın olan bir kanı çok şiddetli
ağrılarda kanser ihtimalinin yüksek olduğu şeklindedir. Bu yanlış kanı
yüzünden şiddetli ağrılardan yakınan hastaların hemen tümünün aklına
ilk gelen kanser olmaktadır, özellikle ba-şağrılı hastaların ilk aklına
gelen kanserdir. Halbuki nevralji tipi ağrılar çoğu kez kanser
ağrısından daha şiddetlidir. Bu nedenle ağrının şiddeti ile hastalığın
seyri arasında her zaman bir paralellik yoktur. Örneğin böbrek taşına
bağlı ağrılar dayanılması en zor ağrılar arasında gelmektedir. Buna
rağmen basit bir düz kas gevşetici ile dindirilebil-mektedir. Önemli
olan hekime başvurarak gerekli tanı ve tedavinin yapılmasıdır.
1-Kanser Ağrısında Kullanılan Yöntemler -
Son 20 yıl içerisinde kanser ağrısı kontrolünde çok önemli aşamalar
kaydedilmiştir. Kanser ağrısı bundan 20 yıl öncesinde yüzde 60 oranında
kesilebilirken bugün ağrı merkezlerinde yüzde 95 oranında
kesilebilmektedir.
Kanser ağrısının kontrolünde bu denli ilerlemeye rağmen hastanelerde ağrılı hastaların tedavisi yine eski düzeyde kalmaktadır.
Kanser
ağrısının tedavisi herşeyden önce nedene yönelik olmalıdır. Nedene
yönelik tedavi başlıca üç şekilde yapılabilir. Birincisi kanserli
dokunun cerrahi olarak çıkartıl-rriasıdır-. Bu sayede kanserin yayılması
engellendiği gibi kanserli dokunun sinirler ya da diğer dokular
üzerine baskı yaparak ağrıya neden olması de engellenmiş olacaktır.
İkinci yöntem kanserli dokunun ışın tedavisi ile tahribine yöneliktir.
Radyoterapi adını verdiğimiz bu yöntem ile özellikle ışına hassas
tümörlerde başarı elde etmek mümkündür.
Üçüncü temel yöntem ise
kemoterapi adını verdiğimiz kanserli dokunun çeşitli ilaçlarla
geriletilmesine yönelik olan tedavi biçimidir. Son yıllarda kemoterapi
konusunda çok önemli gelişmeler görülmektedir. Bu üç yöntemle birlikte
ağrının kontrolü başlı başına bir dal olarak ortaya çıkmaktadır. Kanser
ağrısının kontrolü yukarıda sözü edilen yöntemlerin uygulanmasını
engellemez. Birlikte uygulanabilir. Ağrının kontrolü sayesinde diğer
tedavi yöntemlerinin uygulanması daha kolay olur ve hasta tarafından
tolere edilir. Tedaviye daha kolay uyum göstermesini sağlar.
Kanser
ağrısı için ilk denenmesi gereken ağrı kesici ilaçlardır. Analjezik
adını verdiğimiz ağrı kesici ilaçların düzenli ve dikkatli bir biçimde
verilmesi ile bir çok hastada yeterli bir ağrı kontrolü sağlanabilir.
Son yıllarda bir çok etkili analjezik kullanıma girmiş bulunmaktadır.
Dünya
Sağlık Teşkilatı tarafından başlatılan bir kampanya ile tıp
kuruluşlarının kanser ağrısı kontrolü konusunda bilinçlendirilmesi
amaçlanmış bulunmaktadır.
Ağrı kontrolünde analjezikler yeterli olmadığı takdirde başka yöntemler kullanılabilir.
Bu
yöntemler arasında kanserli bölgeye giden sinirlerin altı ay - bir
senelik sürelerle uyuşturulması gelmektedir. Bu sayede hasta ilaç
kullanmadan günlük yaşamını sürdürebilir hale gelmektedir. Yine son
yılların en büyük ilerlemelerinden birisi morfinin ağız ve diğer
yolların yanısıra omuriliğe yerleştirilen ince sondalar ve pompalar
aracılığı ile verilmesidir. Bu sayede ağızdan verilen morfinin onda biri
ile bir gün süreyle analjezi sağlanabilmektedir. Bu pompalar hasta
tarafından kullanılabilmekte ve hasta günlük yaşamını sürdürmektedir.
Böylelikle morfinin ağız ya da kas içine verilmesi sırasında görülen baş
dönmesi, sersemlik, uyku hali gibi belirtiler de ortadan kalkmakta ve
hasta günlük aktivitesini yitirmeden işlerine devam edebilmektedir.
Ayrıca
son zamanlarda omuriliğe yerleştirilen piller aracılığı ile uzun
süreli ağrı kontrolü mümkün olabilmektedir. Kanser ağrısı için
kullanılan ilaçların başında morfin ve benzeri ilaçlar gelmektedir. Bu
ilaçların ağrılı hastalarda alışkanlık meydana getirmediği
gösterilmiştir. Bu nedenle kanserli hastalarda çekinmeden morfin ve
benzeri ağrı kesiciler kullanılabilir. Özellikle yaşamının son dönemine
gelmiş bir hastaya acı çektirmemek önde gelen görevlerden birisi
olmalıdır. Bu nedenle kanserli hastalarda morfinin çekinmeden
kullanılması gereklidir.
Yukarıda sözü edilen yöntemlerin tümü
ancak etkin şekilde uygulandığı ve bir süreç içerisinde
değerlendirildiğinde hasta için anlam taşımaktadır. Önce analjeziklerle
kanser ağrısı kontrol altın alınmaya çalışılmalı, yeterli kalmadığı
takdirde diğer yöntemlere geçilmelidir. Bu yöntemler ülkemizde İstanbul
Tıp Fakültesi Ağrı Bilim Dalı'nda da uygulanmaktadır.
Yorum Bırakmak İster misiniz?