DÜNYANIN KENDİSİ UTANMAZ BİR YALANCI...
Yalan.
Çağdaş dişleriyle dişini insana geçiren. Kendini iyi
sanan insanın kör kılıcı. Kanı akmayan insanın canı yanmaz sanırsın. Yalanları
duydukça kayboluyor içimdeki çocuk. Eriyen bir sabun gibi. Yerini kocaman
kaygılı bir adam alıyor. İnanmak suç. Bazen doğru söyleyeni aptal sanıyorlar.
Ekmeğini bölüşeni saf. Çünkü çirkinlikler esir alıyor bizi. Bencillik sarmış
her yerimizi. Sadece kendi karnını doyurmak isteyen vahşi hayvanlar gibiyiz.
Geceyi anlatır karanlık gülüşün
sevgisizliğin hoyrat baharlarını
gözlerinde hazırlanmış tiyatronun
o acemi provaları
ben hep çocuk hep şaşkın
inanamam kimsenin yalan söyleyeceğine
ama dünyanın kendisi utanmaz bir yalancı
ve ona benzeyen solgun benizli insanları da
karanlığı anlatır o kapkara dudakların
ve kimdense hıncın hepsini benden çıkarır
tarihsel bir şey değil bu
çağdaş insanın insansızlık oyunu
insansız elbiseler giyinmiş gölgeler
gölgelerin izi kalmaz
gece gelir ve karanlık gölgeyi siler
gölgesiz sabahlar yolu gözler
U.K
Düşünmek ve Paylaşmak Dileğiyle...
Ben de şiirle ara sıra uğraşırım halen şiirin amatörü nasıl oluyorsa öyle.
YanıtlaSilNeyse..
İnsanların çoğu yalana küfre şuna takıntılıdır, bunlar edep haysiyet, efendilik gibi şeylere öyle çok sarınırlar ki altında tek bir gerçeklik kalmaz aslında insan olmaya ait..İnce de bakarsan camlaşırlar görünür ardları..
Sürekli bir artı bir daha iki eder düşüncesi ise o da ayrı bir hastalık.
Hayat histograma benzer hani photoshop ta fotograf makinalarında olan 0 128 255 diye olan 0 siyahtır kardeşim 255 de beyaz 128 de gridir.. Hayat 0 ila 256 dan sorulsaydı bir tek kimsecikler yalan felan söylemeye gereksinim duymazdı. Ama 128 olan gri de var ve onu oynatmak zorunda kalırsın kimi zaman..Çokluğu , azlığı hayatta ne gibi şeylerle karşılaştığınla ilintilidir..Her şeyin doğrusunu söylüyorum diyen yalancının ağa babasıdır..Bazen söylemezsin susarsın, bazen başkabir şey demek zorunda hissedersin kendini, bazen haksız yere önüne gelene küfür de edersin, bazen de haklı yere.. Kalp amelyatı geçiren insanların halleri bilinir, ölm korkusu yaşayan insanların halleri bilinir, geçirdikleri travmalar karşısında , neler yapabileceklerini herkes bilir..bazen öyle insanlarla karşılaşırsın ki küfür yetmez , benim başıma çok gelmiştir.iyi niyeti mabadından anlayıp her türlü melaneti yapan insanları da koruduklarını görürsün benzer maskelilerin altında yatanların. Yaşam bu kadar insafsız , sert, sürekli kendini korumak zorunda hissedeceğin, mal beyanın arttıkça sahte dostlarının çoğalacağı, kötü günlerinde dost bildiklerinin anında satacağı bir alandır.Bazen şaşıracaksın, olayları yaşadıkça yüzüne bakıp anlayacaksın malın ne olduğunu..
yardım etmek için kafa patlattığın hatta tüm istediklerini yapmaya çalıştığın insanlar senin küçük veya şartların getirdiği tepkilerini diğerlerine aktarmak için yarışacaklardır. Bu böyledir.. Üzgünüm.. O nedenle her zaman doğruyu söylemek mümkün değil bu dünyada..Ben de her zaman demedim.Ama dönmedim de fırıldak gibi.
Yaptıysam yaptım..Zamanı geri alabilseydim bir tek yaptığımdan pişmanlığım var onu geri alırdım.
Ah sen Cüce kiraz ağacım
tek tek dökülüyor yapraklarıdan tanelerin
kıpkırmızı meyvelerin toprağıma
besin kaynağı oluyorlar o solucanlara
yutuyorlar onları tükürerek çekirdeklerini
güneş ile kuşlar çatlatıyor kabuklarını
ve de yağmur filizlendiriyor her birini
yeni Cüce kiraz ağaçlarının doğumuna…
Bu da benden olsun..
Her zaman doğruyu söylemek mümkün değil bu dünyada..Ben de her zaman demedim.Ama dönmedim de fırıldak gibi.
SilBunu anlayabilmek güzeldir, yapabilmek ise başarıdır. Bu şiir bir aldatılmanın ardın çıkan duyguların mısralaşmış halidir. İçinde kalacağını çıksın belki bir farkındalık yaratır ya da yaratmaz... şiirin acemisi hayatın acemisinden çıkan mısralardır.
Bir nevi yeni cüce kiraz ağaçları
Düşünmek ve Paylaşmak Dileğiyle...