NEDEN KORKU VE GERİLİM FİLMİ İZLERİZ?
BEYNİN KORKUTMAYA YÖNELİK HAREKETLERE TEPKİSİ
İnsan olmanın ilginç taraflarından biridir korku ve gerilim filmi izlemek. Başka bir ilginç tarafımız da acı bibere olan tutkumuz. Acı bibere olan tutkumuzu ayrı bir yazımız da ele alacağız ama bu korku ve gerilim filmi izleme tutkumuzun aslında hayatta kalma dürtümüzle ilgili olduğunu yazımızı okudukça fark edeceksiniz.
Korku ve gerilim filmlerinin klişeleşmiş sahnelerinden olan, mezardan çıkan bir el veya bir karakterin ani bir görünümü gibi beklenmedik bir durum ortaya çıktığında ,beynimizde irkilme olarak adlandırılan hızlı ve istemsiz kas kasılmasına neden olan bir uyaran oluşturulur . Bu reaksiyon beynimizin sahip olduğu adaptif sağkalım bileşenleri. Yani , tehlike karşısında ölmemeyi, sağ kalmak için elinden geleni ardına koyma da diye tabir edeceğimiz tanımı abartırsak erkekliğin onda dokuzu kaçmaktır, onda biri ise daha süratli kaçmaktırı uyaran ortaya çıkaran alarmdır. Bu irkilmelerimiz, bu tür filmlerde klişe olmuş "sesler" değil , aynı zamanda bir insan bir başkasının arkasında aniden göründüğünde veya tam dalmış bir haldeyken bağırarak bizi korkuttuğunda, hatta ailemiz ve arkadaşlarımız beklenmedik bir şekilde bizim için hazırladıkları parti yaparken gölgeler bıraktığında bile beynimizin ilk cevabı,çoğu durumda, uyarıcıyı aldığımız anda bir savunma yöntemi olarak gözlerimizi kapatmaya veya gözlerimizin istemsiz şekilde kapanmasına neden olabilir. Bazı kişiler çoğunluğa göre daha yoğun bir şekilde aşağıda ki videoda ki gibi cevap verebilenler de olabilir. Bu aşırı tepki vermenin ise; yaşam deneyimine, olaydan endişe duyup duymadığına ya da savunmada olup olmadığına bağlıdır.
KORKU FİLMLERİ NEDEN BAĞIMLILIK YAPIYOR?
Anlık korkulara tepki olarak şoktan sonra, genellikle gülme krizi gelir bunun nedeni ise aniden yüklenen adrenalindir. Dünyada ki en doğal uyuşturucu olan adrenalin korku ve heyecan anında salgılanır tehlike devam ettiği sürece bizi tetikte tutmaya yarar ama tehlike veya korkma anlık ise adrenalinin verdiği enerji vücudumuza zarar vermeden yok olması için gülmek beynimizin seçtiği doğal tepkidir. Gülmek sağlam enerji tükettirir insana. İşte bu adrenalin aslında bizim neden korku veya gerilim filmleri izlemekten neden keyif aldığımızın cevaplarından biridir. Adrenalin belli bir tekrardan sonra bağımlılık yapan bir hormondur. Bu bağımlılık sonucunda da beynimiz eksikliği tamamlamak için korku veya gerilim filmlerini izlemekten keyif alır hale gelir. Kumar bağımlılığı, extrem spor yapanlar, defineciler aslında adrenalinin esiri olanlardır diyebiliriz. Gelelim asıl gerçek korkuya, gerçek korkular genellikle bir korku filmi izlerken ortaya çıkmaz, çünkü bizler ekranda olanların fantezi ve hayal dünyasında olduğunu biliriz. Frontal beyin fonksiyonlarımız tamamen geliştiği için bu tür şaşırtmacaların gerçek olmadığını beynimiz bizden önce algılar ve devamında hayatta kalma mücadelesi gerekmediğine karar verdiği içinde bizim için tamamen korkulacak bir durum olmaktan çıkar.
ÇOCUKLARA NEDEN ŞİDDET VE KORKU İÇERİKLİ FİLMLER SEYRETTİRMEMELİYİZ.
İşte tam bu nedenden dolayı, korku filmleri yetişkinler içindir. İnsanlar beyninin frontal yani ön lobunun gelişmesini tamamlayamayan bebek ve çocuklarımız da gerçek olanı veya olmayanı ayırt etme yeteneği yoktur. Bu yüzden eğer bir bebek veya çocuk bir korku filmini izlemek zorunda kalırsa, bütün geceyi filmde gördüğü saldırgan rolünde ki oyuncunun kendisine saldıracağına inanmak için harcayabilir , çünkü çocuklarımızın beyni için filmde geçen sahne gerçekten olan bir şeydi ve onu sadece kurgusal bir hikaye olarak görmüyordu. 2019 yılının ortalarında, Montreal'deki (Kanada) sinema çalışanları tarafından yapılan bir hata, düzinelerce çocuğun eğlenceli Pokémon filmi yerine korku filmi La Llorona'yı izlemek zorunda kaldıklarından sonra sinema salonunda ki çocukların ağlamasına neden oldular . Bu karışıklık, doğal olarak çocuklarda tramvatik bir etki oluşturmuştur. Çocuklar Pikachu seni seçtim repliğini beklerken karşılarında yeni kurbanlar aramaya başlayan korkunç bir kadının hayaletini görmeye hazır değillerdi.
GERÇEĞİ AYIRT EDEMEYEN ÇOCUKLAR
Sinema salonunda ki küçüklerin yaşadığı bu gerçek korku, bir yetişkinin silahlı soygun gibi hayatını tehlikeye atan bir durumda hissedebilecekleri ile karşılaştırılabilir. Bu olduğunda, kişi sonrasını düşünemez ve göremez, çünkü korku o kadar güçlüdür ki prefrontal korteks çalışmasını durdurur ve akılcı düşünme mekanizması yerine ilkel benlik ve yaşama güdüsü ortaya çıkar. Prefrontal korteks durduğunda, amigdaladaki aktivite artar. Badem şeklindeki bu yapı, beynin limbik sisteminde bulunur ve tehdit uyarısını tetiklemekten sorumludur. Bu alarm, sinir sisteminin işleyişini kontrol eden hipotalamusta devam eden karmaşık bir reaksiyon sistemini harekete geçirir. Bu tepkilerin neler olacağına ise ölüm kalım mücadelesiyle yaşadığı ana kadar kaç kere deneyimlediğiyle alakalıdır. Silahlı soyguncuyla dövüşebilir veya uçuş hızında tehlike oluşturan durumdan kaçmak için birkaç kilometre koşabilirsiniz veya sizi olağan zamanda kaldıramayacağınız ağır bir şey taşıyabilir hale getirebilir.
Korku, insanın olağan zamanda yapamayacağı birçok davranışın ortaya çıkmasını sağlıyor. Çok cesur olarak tanıdığınız bir kişinin arkasına bile bakmadan kaçmasına ya da sizi satmasına neden olabileceği gibi hiç ummadığınız kişilerin ne kadar sağlam durabildiğini gösterir.Şu bir gerçek ki yaşamsal refleksi hareket geçirdiğinden kaynaklı insan ırkı doğada hayatta kalabilmiştir. Atalarımız arkalarına bile bakmadan çabucak kaçamasaydılar; yırtıcıların yemi olacaklardı.
Günümüz dünyasında da yırtıcılar artık hayvanlar yerine kendi türümüz olduğu için eğer korkularımızla yüzleşmezsek hep kaçmak zorunda kalacağımızı unutmayalım.
Yorum Bırakmak İster misiniz?