SOSYAL İSLAM
R.E.M Grubunun efsane şarkısı
"losing my religion" sözlerine çok takılmadım ama inancımı
kaybediyorum kısmı, (tabi ben bu kısmı tanrısal bir inanç olarak düşünüp aklıma
kazımışım bilmeden) elimizden istemeden kayıp giden inancımızı: büyüdükçe
hissizleşen taraflarımızı yansıttığını düşündüm. "losing my
religion" çünkü inancı felsefeye sevgiye bağlamayan bir inanç sistemi
vardı. herkese eşit inen bir inanç. fakat herkesin eşit olmadığı bir dünya.
özellikle İslam dünyasındaki sosyal adaletsizlik, gelir adaletsizliği, statü
vesaire. felsefesi olmayan bir inanış biçimi, hurafeler, ve yanlış itikatlar.
anlatılanları hep doğru kabul ettik.
aslında yanlış olan şey bir kere dini öğrenme biçimimizdi. özünü anlamadığımız
bir inancın peşinde bir yere kadar tutunabilirdik. Tabu. İnancı kendi dilinde
öğrenip yapabilmeden mahrum bırakıyordu bizi. Anlamını bilmediğimiz kelimeler
içinde kendimizi aradık. Çünkü sadece dini değil hayatı da anlayamadık. İnançlı
olmaya çalıştık, idealler peşinde koşmaya çalıştık, işimizde iyi olmaya
çalıştık, sosyal hayatta iyi olmaya çalıştık falan. Mesele aslında çok basitti,
insan olmak için ne gerekiyordu. Sadece eşit adaletli bir hayat! İslamiyet ilk
zamanlarında insanlara bunu veriyordu. Kanunları vardı ve okuyup
anlayabilecekleri bir kitabı. İlk emir “oku” iken, işler egemen sınıfa geçince
sen okuma hatta anlama, biz sana anlatırız denmeye başlandı. Ve artık sosyallik
bitti güç ve ihtişam devri başladı. Bir lokma bir hırkayı anlatıp; milyon
dolarları götürme devri başladı. Kendi sağ cenahta gören klasik İslamcılar düşünmeden
sorgulamadan sistemin değirmenine kovlarla su taşıdılar. Tabi bir devir bin bir
dönem geçti gitti. Yeni bir dünya etkileşim ve farklı bir düşünsel süreç
başladı. Özelliklede gençlerin daha sorgulayıcı olmaları ve bağımsız
düşünmeleri; Sığ düşüncenin, kurnazlığının zamana yenildiği ve yenileceği
zamandır. Toplumda giderek deizm gibi kavramların yaygınlaşması; Hatta herkesin
kendine özgü bir inanç sistemi uygulamaya başlamasının sebebi de bundandır.
"losing my
religion" yani. Bir yerlerinden tutmaya çalışıyoruz kayıp düşmemek için
benim içinde böyleydi. Ta ki R .İhsan
ELİAÇIK'ın Sosyal İslam kitabını okuyana kadar inancımı bir kalıba
koyamıyordum. (Tabi benim için inanç ve din bedensel değil duygusal bir kavram.
Yani hayatıma görünür bir değişiklik olmadı.) sonrasında fikirsel olarak arama anlama
sürecim başladı. Bize inancın özü değil, ritüelleri dayatılıyordu. Kitapta özellikle
İslam dininin temelinin paylaşım ve adalet olduğu geniş bir özet ile
anlatılıyor. Sol kültürle yetiştiğimiz için neredeyse anlattığı her şey bize
gençlik hayallerimiz hatırlattı. Bu derin ve uzun bir konu. Kitabı okumanızı
tavsiye ederim.
Tabi din ve inanç anlayışımız ne olursa olsun öncelikle iyi ve
duyarlı insanlar olmalıyız. Bilgi ve akıl yoldaşımız olsun. İyi okumalar
Yorum Bırakmak İster misiniz?