Header Ads


Altı Vezirle Evlenen bir Sultan:AYŞE SULTAN


Osmanlı saraylarının kadın sultanlarından 250 si hakkında şimdiye kadar bilinmiyen vesikalar bularak çok kıymetli bir eser hazırlamış olan genç tarihçi Adnan Giz'in bu yazısında, Ayşe Sultanın macerasını bulacaksınız.Yedi yaşından itibaren altı vezirle evlendirilmişti. Kocalarından ikisi Padişah emriyle katledildi. Biri âsiler tarafından parçalandı. İkisi şehit oldu. Bu izdivaçları eğer kendi arzusu ile yapmış olsaydı, romancılar belki de onu Osmanlı tarihinin en meş'um kadını olarak gösterirlerdi. Fakat o, izdivaçları kendi rızasıyla yapmamış, saltanat makamının itiraz kabul etmez iradesiyle evlendirilmişti. Ne kadar sevmemiş ve ne kadar istememiş olsa yine kocalarının feci akıbetinden duyduğu azabı tahayyül ederek, meş'um kadın sıfatını ona lâyık görmüyorum. Galiba Tarih de böyle düşünmüş olmalı ki, bu kadara faciayı bir kadın hayatı için fazla bulmuş ve onun yanında bir muhayyel Ayşe Sultan yaratarak, bu maceraların bir kısmını ona mal etmiştir.


TARİH Dünyası Sayı:7 15 Temmuz 1950 IV. Murad Kapak Resmi
Genç tarihçi Adnan Giz'in bu yazısında Altı Vezirle Evlenen bir Sultan:AYŞE SULTAN 'nın macerasını bulacaksınız.


         Bahsetmek istediğim Ayşe Sultan, Birinci Ahmed'in kızıdır. Yarım yüzyıl (Muhteşem) boyunca tam tammına yedi tane saltanat görmüş olan ve I. Ahmed’in hasekisi, IV. Murad ve Sultan İbrahim’in annesi(valide), IV. Mehmet’in babaannesi olan Kösem Ayşe Sultan’dan ayrı bir kişiliktir. Onunla ilgili detaylı bilgi almak isterseniz yazımızın sonunda kitap özetimiz vardır İndirerek okuyabilirsiniz. Annesi çok muhtemel olarak, Kösem Valide unvanıyla meşhur Mahpeyker Sultandır. Takriben 1605 de doğan bu  sultanın bugüne kadar kısa da olsa tam bir biyografisi yapılmamıştır. Hayatının, doğrudan doğruya tetkike tâbi tutulmayarak evlenmiş olduğu vezirler dolayısıyla bahis mevzuu edilmesi, en maruf tarihlerimizde dahi ismi etrafında bir çok hatalar yapılmasına yol açmıştır.  


          Ayşe Sultan, daha altı, yedi yasında iken,1611 de Sadrazam Nasuh Paşaya nikâh. edildi- Bir yıl sonra, da düğünleri yapıldı. Sultan, Paşanın sarayına nakledilmiş; fakat zifaf, saray âdeti mucibince çocuğun bulûğa ermesine talik olunmuştu. Nasuh. Paşa, zeki, muktedir ve devrin kapısı en zengin vezirlerindendi. Daha Kuyucu Murad Paşanın sadareti zamanında, saraya bir  mektup göndererek, eğer mührü hümayun kendisine tevdi edilirse Padişaha kırk bin altın takdim edeceğini bildirmişti. Padişah, bu mektubu derhal Murad Paşaya yolladı. Murad Paşa da nadir bir pişkinlikle Nasuh paşayı çağırtarak teklif ettiği parayı derhal tahsil eylemişti. Bu hâdiseden dolayı Padişah Birinci Ahmed, Nasuh Paşa hakkında hiç bir kötü düşünceye kapılmamış olmalı ki, Murad Paşa ölür ölmez onu sadarete getirdi. Arkasından Ayşe Sultan izdivacıyla taltif etti. Fakat, Padişahların aşırı iltifatları daima tehlikeli olmuştur. Nasuh Paşanın ikbali de ancak üç yıl sürdü. 18. Ekim. 1614 günü, idam hükmünü infaza giden Bostancıbaşı, Sadrazamı Küçük Ayşe  Sultanla bir odada bulmuştu.


Küçük Sultanı kaldırıp pencerenin içine oturttular ve gözü önünde paşayı boğdular. Gerçi, Hazine gibi Ayşe Sultan da - Rüstem Paşadan sonra Osmanlı tarihinin en zengin vezirlerinden sayılan - Nasuh Paşanın bir kısım servetine tevarüs etmiş,fakat gözü önünde işlenen bu cinayet, hayatı için fena bir başlangıç olmuştu. Aradan sekiz yıl geçti. Bu müddet zarfında Birinci Ahmed yirmi sekiz yaşında vefat etmiş, zihnen mâlûl olan Birinci Mustafa bir kaç ay Osmanlı tahtını işgal eyledikten sonra yerini, Ayşe Sultanın kardeşlerinden ikinci Osman'a bırakmak mecburiyetinde kalmıştı. Ayşe Sultan artık hakiki izdivaç çağına girmiş bulunuyordu. 1622 de İkinci Osman’ın. iradesiyle Van Hafız Paşaya namzet gösterildi. «Ravzat ul-ebrar s. 565 de, Naima, c. II, s. 402 de, Fezleke s. 94 de» müştereken, Hafız Paşanın Birinci Sadaretinden azlini müteakip, Dördüncü Murad'ın davetiyle 1627 Martında İstanbul'a geldiğini ve damatlık şerefine nail olduğunu kaydederler. Halbuki, Başbakanlık Arşivinde, Ali Emirî tasnifi, Murad IV, No. 705 dc ve 1626 yılınaa ait Mevacip tezkereleri arasında, Hafız Paşa Sultanına ait bir makbuzun mevcudiyeti, Ayşe Sultanın Hafız Paşaya 1626 dan evvel nikâhlandığını ve belki zifafın, taşrada bulunan paşanın İstanbul'a gelmesine tadile edildiği için yazılmış olabilir.   Hafız, Bağdat seferinde uğradığı muvaffakiyetsizliğe rağmen, genç eniştesi Murad IV. ve Kayınvalidesi Kösem Sultan tarafından himaye ediliyordu. 1631 de ikinci defa Sadarete getirildi. 9. Şubat. 1632 de vukua gelen bir ayaklanmada kendini kahramanca müdafaa ederek şehit düştü. Kadınlar, gerçi siyasetten uzak yaşıyorlardı. Fakat devir, hanedana mensup bir kadının hayatını dahi devamlı surette tesiri altında bulunduracak kadar oynak ve Ayşe Sultan, o çocukluk hatırasından karşılaştığı bu ilk felâket için, resmî bir matem bile tutmaya vakit bulmadan hemen bir ay zarfında evlenmeye mecbur tutuldu.

Bu sefer zamanın güvenilir vezirlerinden Diyarbekir Valisi Murtaza Paşa, damatlık şerefine lâyık görülmüştü.  Biraz evvel devri tavsif maksadıyla seçtiğim kelimelerdeki isabeti göstermek için, bu izdivacın daha mukaddemasında tertip edilen bir sahneyi zikretmek kâfidir.  Sarayın âdeti mucibince, damatlık şerefine layık görülen vezirler Saraya yüksek hediyeler peşkeş çektikleri gibi, Sultanlar da müstakbel kocalarına kıymetli  hediyelerle süslenmiş bohçalar gönderirlerdi. İşte Ayşe Sultanın da Murtaza Paşaya gönderdiği bohça, ayni zamanda bir şakinin izalesine vesile olmuştur. Şöyle ki, devrin meşhur zorbalarından Feridun'u bir münasip şekilde idam etmek isterler.

 Bu maksatla Murtaza Paşaya hazırlanan bohçanın Diyarbekir'e götürülmesi vazifesini  Feridun'a verirler. Bohçanın içine, mâhudun derhal izalesini bildiren bir hattı hümayun koyarlar. Murtaza Paşa bohçayı alır almaz, Feridun'u idam eder.  Devir gaileli, Murtaza Paşa da hastalıklı bir zatdı. Ancak 1635 de İstanbul'a gelmesine müsaade edilerek zifafları yapıldı. Ayşe Sultan bu izdivaçtan memnun olmamış  (Mart. 1635 tarihli Venedik raporuna göre) böyle alil bir kocaya verilmesinden dolayı, kız kardeşlerinden birine şikâyette bulunmuştu. Mamafih, müşterek hayatları pek  kısa sürdü. Murtaza Paşa 1636 Revan Harbinde yaralanarak öldü.

1639 da Ayşe Sultan'ı Halep ve Şam valiliklerinde bulunmuş olan Ahmed Paşanın zevcesi olarak görüyoruz. Ahmed Paşanın, 1642 de Şamda ikinci defa valiliği esnasında  bir zengini malına tamah ederek öldürttüğü duyulmuş ve vazifesinden geri çağırılarak İstanbul'da hapis ve malı müsadere edilmiştir.      Bir yıl sonra Kubbealtı Vezirliğine tayin olunmuşsa da Kasım. 1644 de ölmüştür.

Otuz yıl içinde dördüncü defa dul kalmış olan Ayşe Sultan, 1645 Martında, Adana Valiliğinden vezirliğe yükseltilen Hezargırat'lı Voynuk Ahmed Paşaya nikâh edildi.Ahmed Paşa bu izdivaç sayesinde terakki ederek 1648 de Kaptan Paşa oldu bir fırtınalı günde donanmayı Karadeniz'den İstanbul’a getirirken Dolmabahçe önünde kadırga kaybetmesine rağmen vazifesinden ipka edildi. 1649 de Girit’e gönderildi. Suda kalesini teshire çalışırken, bir top güllesinin isabetiyle şehit düştü.

Ayşe Sultan, bu tarihten beş, altı yıl sonra, devrin pek trajik bir şahsiyetinin zevcesi olarak tekrar tarih sahnesinde görüyoruz. Meşhur İpşir Paşayı İstanbul'a getirtmek ve cezalandırmak için kendisine sadaret verilmiş ve Ayse Sultan nikâh edilmiştir. Fakat Ipşır, bir çok emsalleri gibi başına gelecek felaketi sezdiğinden İstanbul'a gelişini mütemadiyen geciktirmektedir. Teminat vermek, gönlünü almak için gönderilen memurlar arasında Ayşe Sultanın Başağası Mercan da vardır.Nihayet yavaş, yavaş döner. Üsküdar’da kendini karşılayan devlet erkânıyla birlikte, Ayşe Sultanın oturduğu Nasuh Paşa sarayına iner ve şerefine Sultan tarafından muhteşem bir ziyafet verilir. 28. Şubat. 1655 Pazar akşamı zifaf yapılır.Artık gençlik yıllarını geride bırakmış olan Ayşe Sultan'ın bu izdivacı eski hatıralarından çok daha kısa sürmüş ve İpşir 1655 Mayısında sarayda boğulmak suretiyle mukadder akıbetine uğramıştır.

İpşir'in Ayşe Sultan'la izdivacına maruf tarihlerimizde bir kaç satırla temas edilmiş olması muahhar eserlerle bazı yanlış yorumlara yol açmış, meselâ; Sicilli Osmani müellifi, İpşirle evlenen Ayşe Sultanı, Sultan İbrahimin kızı olarak göstermiştir.Naima -,adı geçen Sultanın künyesi hakkında bir malûmat vermemekle beraber, Üsküdar'da Nasuh Paşa sarayında ikâmet ettiğini yazmaktadır (c. VI, s. 44).O devri idrak etmiş olan Evliya Çelebi (Matbu Seyahatname c. I, s. 280) İpşirle evlenen sultanı, Voynuk Ahmet Paşa mahlulesi olarak gösterir.Vak'anüvis Abdurrahman Paşanın da (Yazma Vekaymame,. Beyazıd Kütüp No 5154, var. 30) mezkûr Ayse Sultan'ı Dördüncu Mehmed'in halası olarak göstermesi, bu husustaki  bütün tereddütleri izale edecek bir delildir.

Ayşe Sultan hakkında en geniş hatalara -ihtimal kadın şahsiyetler üzerinde fazla durulmasının tesiriyle, belki de müstensihlerin dikkatsizliği yüzünden - Naima tarihinde tesadüf olunur Naima tarihine intikal eden bu hataları kısmen de Ayşe Sultan'ın, kardeşi Fatma Sultan'la karıştırılmasından neşet etmiştir. Nitekim, c. II, s. 394 de ve 1036 yılı vekayii arasında Ayşe Sultanı kaptan Hasan Paşanın zevcesi olarak gösterir.
Halbuki, Sultan bu tarihte Hafız Paşa ile evlidir. Hammer de (Ata bey trc. IX/71) bu hatayı tekrar eder. Yine Naima, c. III, s. 70 - 71 de Fatma Sultanı da Hasan Paşa zevcesi göstermekle bir tezada düşmüştür. Hasan Paşanın dul zevcesinin Canbolat Zade Mustafa Paşa ile evlenmiş olması da, yine Naima ve Hammer'de Ayşe Sultanın mezkûr Mustafa Paşa ile evli gösterilmesine  saik olmuştur (Naima, III/l, Hammer, Atâ bey trc. IX/225.)  Halbuki, yukarıdaki izahatımızdan da anlaşılacağı veçhile Sultan, bu tarihte de Murtaza Paşa ile evli bulunmaktadır. Ayşe Sultanın kat'i ölüm tarihini tesbit edememekle beraber, 1656 dan sonra vesika ve kaynaklarda adına tesadüf edilemediğinden, bu tarihten sonra uzun zaman yaşamadığına hükmolunabilir. Şehzadebaşı camii bahçesinde, Tramvay yolu üzerindeki kapının sol kısmında ve caddeye nazır, Sultan çocuklarına ait bir kaç kabir arasında «Hafız Paşa Sultanın mahdumu Mustafa bey» kitabeli bir çocuk mezarı mevcuttur.    Yazan: ADNAN GİZ
Kösem Sultan İktidar, Hırs, Entrika özet

TARİH Dünyası 
Sayı:7 15 Temmuz 1950 

"Hattat Mustafa Rakım Efendi" (Süheyl Ünver) 

"Sultan İbrahim Deli mi, Hasta mıydı?" (M. Çağatay Uluçay) 

"İstanbul ve Paris Dikilitaşları Mısır'dan Nasıl Getirilmişti?" 

"Altı vezirle Evlenen Bir Sultan: Ayşe Sultan" (Adnan Giz) 

"Kızılbaş-Aleviliğin Gizli felsefesi" (Nazmi Sevgen) 

"İstanbul'un Eski Adları..." (Osman Ergin)





Hiç yorum yok

YORUM BIRAKMAK DÜŞÜNMEK VE PAYLAŞMAK İLE İÇ İÇEDİR. LÜTFEN DÜŞÜNDÜKLERİNİZİ PAYLAŞIN. YORUMLARINIZLA DAHA ÇOK PAYLAŞILALIM.

www.nerdenduydun.com. Blogger tarafından desteklenmektedir.