HAREM VE IC YUZU II
HAREM VE İÇYÜZÜ 2
Haremin eşiği sayılan ((Dolap kubbesi»Araba kapusu, bizi üç duvarında altı dolap bulunduğu için böyle adlandırılan sağır ve karanlık bir kubbenin altına çıkarır.
Haremin bin bir esrarından birisi burada ve henüz eşikde iken başlar. |
Haremin bin bir esrarından birisi burada ve henüz eşikde iken başlar. Kubbe altındaki altı dolabdan ikisinin üstünde kaim kilid halkalarından başka iki de sağlam kol demiri vardır. Şimdi kübik bir tarzda boyanan bu iki dolap saray müze haline konuncaya kadarkutsal bir renk olan yeşile boyanmış ve üzerlerine altın kilitler vurulmuştu. Şimdi hazine dairesinde teşhire konan bu kilitler Türk ince işçiliğinin şaheser örneklerindendir. Bütün sarayın ve saraylıların bir nevi muhteremlik ve kudsiyet verdikleri bu iki dolap asırlardanberi kilitli duruyor ve kimse açmaya cesaret edemiyordu.
Bu iki tılsımlı dolabın içinde gizlice sevişen bir ağa ile sarayın en güzel ve gözde bir cariyesi kaybolmuşlardı. |
Bu iki tılsımlı dolabın içinde gizlice sevişen bir ağa ile sarayın en güzel ve gözde bir cariyesi kaybolmuşlardı.
Ağır başlı ve ciddi kitablara (1) kadar geçen ve evliyalıkla vasıflandırılan bu çiftin mâcerasını dinleyelim:
Sarayın acemi ağalarından ve ((en aşağı» denilen sınıfından Mehmed ağa, vaktin padişahının gözdelerinden bir cariye ile gizlice sevişmek imkânını bulmuştu, bir gün padişah bunun farkına varmış. Kendisine ihanet eden bu ağa ile cariyenin cezalarını yine kendisi vermek istemiş, hançerini sıyırmış ve haremin iç kapusundan buse teati ederken gördüğü çiftleri kovalamaya başlamıştı. Zalim kartal önünde birer kanarya gibi kaçışarak bu çift kendilerini «Dolap kubbesi» ile atmışlardı. O vakit araba kapusu yokmuş, birer dolaba saklanmışlar, fakat Mehmed ağanın cübbesinin ucu dolabın dışında kalmış, padişah bileğinde bütün hünerini ve kuvvetini toplayarak hançerini hazırlamış ve dolap kapusunu açmış fakat içeride kimseyi bulamamıştır. Diğer dolabdaki cariye de sırlara karışmıştır. Padişah bu iki sevgilinin veliliklerine hükmederek derhal dolap önünde eğilmiş kapularını kapatarak üzerlerine altın kakmalı kilitler takmıştır. O vakitten beri burası mukaddes bir ocak haline girmiştir.Harem müze olduktan sonra açılan bu keramet yuvalarında örümcek ağların'dan başka bir şey bulunmamıştır. Bu dolaplardan birisinde Kösem Sultanın öldürülmeden evvel saklandığını söyliyenler de vardır. Kösem Sultanın cesedini koydukları kuşhane kapusundaki parmaklıklı yer de mukaddes makam sayılır. Ve her zaman önünde kandil yakılırdı. Kösem Sultana ihanet ettikleri iddiasiyle boğazlanan kırk kişinin cesedleri de bir rivayete göre, haremde kuşhanenin önüne gömmüşlerdi.
Ağır başlı ve ciddi kitablara (1) kadar geçen ve evliyalıkla vasıflandırılan bu çiftin mâcerasını dinleyelim:
Sarayın acemi ağalarından ve ((en aşağı» denilen sınıfından Mehmed ağa, vaktin padişahının gözdelerinden bir cariye ile gizlice sevişmek imkânını bulmuştu, bir gün padişah bunun farkına varmış. Kendisine ihanet eden bu ağa ile cariyenin cezalarını yine kendisi vermek istemiş, hançerini sıyırmış ve haremin iç kapusundan buse teati ederken gördüğü çiftleri kovalamaya başlamıştı. Zalim kartal önünde birer kanarya gibi kaçışarak bu çift kendilerini «Dolap kubbesi» ile atmışlardı. O vakit araba kapusu yokmuş, birer dolaba saklanmışlar, fakat Mehmed ağanın cübbesinin ucu dolabın dışında kalmış, padişah bileğinde bütün hünerini ve kuvvetini toplayarak hançerini hazırlamış ve dolap kapusunu açmış fakat içeride kimseyi bulamamıştır. Diğer dolabdaki cariye de sırlara karışmıştır. Padişah bu iki sevgilinin veliliklerine hükmederek derhal dolap önünde eğilmiş kapularını kapatarak üzerlerine altın kakmalı kilitler takmıştır. O vakitten beri burası mukaddes bir ocak haline girmiştir.Harem müze olduktan sonra açılan bu keramet yuvalarında örümcek ağların'dan başka bir şey bulunmamıştır. Bu dolaplardan birisinde Kösem Sultanın öldürülmeden evvel saklandığını söyliyenler de vardır. Kösem Sultanın cesedini koydukları kuşhane kapusundaki parmaklıklı yer de mukaddes makam sayılır. Ve her zaman önünde kandil yakılırdı. Kösem Sultana ihanet ettikleri iddiasiyle boğazlanan kırk kişinin cesedleri de bir rivayete göre, haremde kuşhanenin önüne gömmüşlerdi.
Bizim tahminimize göre, padişahın kovaladığı çift dolaba kaçmış değillerdi. Kaçan bir şey varsa o da Bers denilen afyonlu macunun, yıllanmış sert şarapların tesiriyle padişahın aklı idi.
(1) Tarih-i Osmani Encümeni mecmuasında Abdurrahman Şeref Beyin «Tapkapu Sarayı Hümayunu» adlı seri makalesi. Sahife 459.
(1) Tarih-i Osmani Encümeni mecmuasında Abdurrahman Şeref Beyin «Tapkapu Sarayı Hümayunu» adlı seri makalesi. Sahife 459.
Yorum Bırakmak İster misiniz?