SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN NE YEMELİYİZ
Sağlıklı yaşam son yıllarda içinden çıkılmaz bir paradoksa dönüşmeye başladı. Onu yeme bunu yeme derken: birde bakıyoruz ki yiyecek bir şey kalmamış. Uzmanların dediği gibi bir hayat yaşamak gerçekte imkânsız. Şehir yaşamı ve dünyanın içinde bulunduğu yapı her insanı sağlıklı besleyecek kapasite de değil elbette. Serada 15 metresi kök, 15 metre dal olan ve topraksız yetişen domates sürgünleri (ağaçları) bize ne kadar sağlıklı ürün verebilir? Peki, şehrin ortasında sağlıklı bir nefes alabilir miyiz? Ambalajlı gıdalar, uzun ömürlü sütler. Tuz otlar, radyasyon vs vs.
Bu olgular bize basit bir yöntemi kullanın diyor. “atalarınız gibi
yaşayın” ata binmeyin ama bisiklete
binin. Mevsiminde sebze meyve tüketin. Aşırı tüketmeyin. Hareketli olun. Erken yatın,
erken kalkın. Genişletilebilir oda sizin imkânlarınıza kalmış.
Sağlıklı yaşam için, sağlıklı beslenme ile ilgili bu yazımı, uzman olarak değil sıradan bir vatandaş olarak yazıyorum. Sürekli televizyonda ve sosyal medyada izlediğimiz “aman şunu yemeyin” paranoyası üzerine uzun zamandır herkes gibi kafa yordum. Ve sonuç olarak basit olanı uygulamaya karar verdim.
Sağlıklı beslenme ve sağlıklı yaşam için neler yapmalıyız? |
İnsanlık tarihi yaşadığımız son yüz yıla kadar
hep açlık, kıtlık tehlikesine karşı hayata tutunmaya çalışmıştır. Fakat son
yüzyıl, özellikle batılı ülkeler için üretim ve tüketim çılgınlığı haline
gelmiştir. İnsanoğlu gıda çeşitliliğine ve kaliteli sağlık hizmetine ulaştıktan
sonra ortalama insan ömrü neredeyse iki katına çıktı. Tabi bu sürecin sonunda da
kalabalıklaşan dünya nüfusu azalan tarım ve hayvancılık imkânları, gıda
sanayinin vahşi kazanç istekleri bu süreci tersine çevirdi diyebilir miyiz? Giderek
artan doktor bağımlılığı, kısırlık oranındaki artış, otizmin artması vesaire; Bu
çağda yaşadığımız her sıkıntıyı gıda terörüne bağlayan bilim adamları. Sağlıklı beslenme ve sağlıklı yaşam ile ilgili daha önce yazdığımız ve biraz mizah içeren yazımız olan Sağlıklı Yaşamak İçin GDO'dan Nasıl Kurtuluruz? ilginizi çekecektir.
Nasıl sağlıklı yaşanır üzerine:
Teknik konular
bilim adamlarını ilgilendirir. Biz kendi anlayabileceğimiz dilde konuşursak
otizm araştırmalarına göre 1995 yılında otizmin görülme sıklığı 1000 çocukta 1
iken, 2005 yılında bu oran 300 çocukta 1 olarak açıklanmıştır. Son yıllardaki
tahmin ise 68 çocukta 1 olarak tahmin ediliyor. 50 yıl sonra ise 2 çocuktan
birinin otizmli doğacağı tahmin ediliyor. Otizmin yüksek olduğu ülkelerde aşı
politikaları ve beslenme kültürlerinin etkisi tartışılıyor. En son aile,
çalışma ve sosyal hizmetler bakanı Zehra Zümrüt SELÇUK Otizmin gıda ile olan
bağlantısına vurgu yaptı. Fas food
kültürünün yaygın olduğu ülkelerde daha fazla yayıldığı söylense de bizde
açıklamaların yalancısıyız.
Sağlıklı yaşam için uzak durmamız gerekenler nelerdir konusuna gelirsek.
Ucuz gıdalar
hayatımıza o kadar hızlı ve kontrolsüz girdi ki, etkisini fark etmek belki de
çok zamanımızı alabilir. 2000 li yıllarda başlayan “NE YEMELİYİZ” paradoksu. Yıllardır
öğrendiğimiz sağlıklı yiyecekler, bir anda tehlikeli gıda oluveriyor. Ya da tehlikeli
sandığımız gıdaları bol bol yiyin sağlıklı deniyor. Bu durumda da birçoğumuzda
gıda paranoyası oluşuyor belki de. Aslında bazen basit düşünmek gerekiyor. Basit
düşünüp basit yaşamak karmaşık deneyler bilimsel makalelerden daha etkili
olabiliyor. Genetik yatkınlıkları bir kenara bırakırsak, çevremizdeki uzun
ömürlü sağlıklı insanlarla konuşursak göreceğimiz şeyler aşağı yukarı aynı
diyebiliriz. Yoğurt, soğan, sarımsak ve bölgesel gıdalar. Uzmanların açıklama yaparken cips de zararlı
elma da, zararlı diyebiliyorlar. Aslında bir derecelendirme yapılabilse birinin
zararı 100 ise diğeri 1 denebilir. Ama aynı kefeye konularak asıl konuyu
kaçırıyoruz. NE YEMELİYİZ. Organik ve doğal yöntemlerle üretilmiş gıdalar için
ciddi bir bütçe ayırmamız gerekiyor. Şehir ortamında kendi tarlamız ve
çiftliğimiz olamayacağına göre basit düşünelim.
Tavsiye yazı : SU VE KİLO VERME ARASINDA Kİ İLİŞKİ
Genetiği ile oynanmış besinler gerçekten zararlı mı? |
Sağlıklı yaşam için sağlıklı beslenme perhizimi paylaşıyorum.
İnsanın genetik
kökleri takip edildiğinde 250.000 yıl önce Afrika’dan dünyaya yayıldığı ve tarihin
başladığı Mezopotamya’da 70.000 dan beri yaşadığı söyleniyor. Tahıl devrimi
bundan 10.000 ila 12.000 yıl önce
olduğunu biliyoruz. Bu süreçte hayvanları evcilleştirdik, bitkileri ve
tohumları geliştirdik. Tuzu keşfettik, tuz aslında lezzetten ziyade yiyecekleri
saklamakta işimize yarıyordu. Her gıda bize bir şeyler kattı. Doymaktan öte
zamanla yemek artık kültür ve keyif olmaya başladı.
Kendi bölgemiz
aslında bize gıda olarak gerekli tüm ihtiyaçları karşılayabilecek kalitede
toprak ve iklim özelliklerine sahip. Basitçe birkaç madde halinde kendi perhiz
durumumu yazdım.
-bağırsak sağlığınıza önem verin unutmayın ikinci beynimiz
bağırsaklarımız.
-bağırsak sağlığı için antibiyotik ve gereksiz ilaç
kullanmamaya özen gösterin.
-prebiyotik gıdalar tüketin
- süt ürünleri tüketirken kısa ömürlü olanları tercih edin.
-kefir ve yoğurt tüketin.
- balık mevsiminde ucuz ve lezzetli bolca tüketin.
-sakatat yiyin
- kahvaltıda yumurta.
-az ekmek.
- her mevsim bol salata
-zeytinyağı.
-meyve
-evde sirke yapın. 5 lt sirkenin maliyeti 10 tl posasından
da krem yapabilirsiniz.
-salça yapmayı öğrenin. (evde yapmak mümkün ve inanın zor
değil.)
-kemik kaynatın.
-koyun ve keçi yayılan hayvanlardır. En doğal beslenme
küçükbaş hayvancılıkta olur.
-yazın konservelerinizi kurun.
-Stresten uzak durun
-gün içinde midenizi dinlendireceğiniz 10-12 saatlik bir zaman dilimi ayarlayın.
-Egzersiz özellikle yürüyüş
-şeker tüketmeyin.(sigaradan bile daha zararlı olduğu
söyleniyor)
Tavsiye yazı : ÇÖLYAK HASTALIĞI VE GLUTENSİZ BİR HAYAT
Yazacak aslında
çok şey var ama uzun uzun yazmaya gerek yok. Paranoya yapmayın elinizden
geldiği kadar sağlıklı yaşamaya özen gösterin. Ve unutmayın cipsle maydanozu
aynı kefeye koymayın. Büyük şehir yaşamında kimse köy ürünü bulamayabilir. Pazardan
manavdan alacağınız sebzeler plastikten
yapılmıyor. Ben artık basit düşünüyorum. Çevrenizdeki insanları inceleyin. Gelecek
gıda tartışmalarıyla geçecek; göreceksiniz. Köye dönüşler başladı, hatta
hızlanacak. Ve hatta eğitimli kuşak ata toprağına ve tohumlarına dönmeye
başladı. Gelecek gıda ile şekillenecek.
Hepinize kaliteli
güzel sağlıklı bir yaşam diliyorum.
Peki sirkeyi nasıl yapacağız defalarca denedim hep küf oldu
YanıtlaSilMesela elma sirkesi için doğal ilaçsız elma kullanmanız gerekiyor. Elmalar cam kavanoz içinde doğranmış vaziyette 12 saat bekletilir. 8 lt kavanoz için bir çay bardağı bal (balparmak olabilir) 200ml su bardağı sirke tatlıkaşığı işlenmemiş tuz ve klorsuz su eklenir. Meyveler çökene kadar en az günde iki kere sabah akşam karıştırın. Meyveler çökünce dinlenmeye alın. Meyve sinekleri için bez örtün. Sirke ilk aşamada oksijen ikinci aşamada sıcak karanlık bir ortam ister. Sirke anası oluşur ve zamanı gelince çöker. Çökmeden sonra süzülüp 8 ay dinlenmeye alınır. İlerde daha ayrıntılı şekilde anlatırım umarım
YanıtlaSilBu arada sirke maya tutabilen doğal sirke olmalı
YanıtlaSil