Header Ads


Herkes erotik hayallerini haremde görmek ister gibi oysa...

Osmanlı tarihinde harem üzerine
İtalyan ressam Quardi'ye ait "Harem"adlı tablo,
Harem Osmanlı sarayının  içinde bir kurumdur. Orada olup bitenler zannedildiği kadar ilginç değildir. Herkes erotik hayallerini haremde görmek ister gibi oysa...
  Thyssen'in koleksiyonundan İtalyan ressam Quardi'ye ait "Harem"adlı tablo, Baron Thyssen'in koleksiyonunda Önemli bir yer tutuyor. Osmanlı tarihine büyük İlgi duyan demirdöküm milyarderi Baron'un 1200 tabloluk bir koleksiyonu bulunuyor.
Harem; Arapçada yasak ve gizli anlamındadır. İnsan hayatının gizli ve kapalı bölümünü, evinin en dokunulmaz bölümünü ifade eder. Sanıldığının aksine sadece Ortadoğu Müslüman dünyasında değil; Çin. Hint Ortaçağda Müslümanların çağdaşı Bizans, eski İran ve hatta Rönesans İtalya'sında, Toskana da, Floransa'nın patrici saraylarında bile dilenin dışa kapanık bir bölümü vardı. Burada cariye de bulunurdu ve üst sınıf kadınları ve genç kızları dışa kapalı yaşarlardı. Osmanlı sarayında harem bir kurumdur. Gerçi saltanatın sonuna kadar sarayda harem vardı fakat 19. asırda mahiyet değiştirmeye ve önemini kaybetmeye başlamıştı. Haremin hakimi "Valide Sultan'dı Padişahın nikah kıydığı eşi "Haseki" idi. İstisnai olarak Hürrem'e (Roxolane) valide sultan olmadığı, yani hayatta iken oğulları tahta geçmediği halde. Hürrem Sultan denir. Bunda kocası Muhteşem Süleyman'la olan derin aşkının etkisi vardır. Kanuni ona bu unvanı  verdi. Ayrıca Hürrem haremin başı olarak,harem halkını Eski Saray'dan Topkapı Sarayı'na naklettirdi. Muhteşem Süleyman birçokları gibi monogam bir hükümdardı.Haremdeki her kadının padişah eşi veya "concubine" olacağı düşünülmesin. "Bize hayırlı bir kapı aç" duası harem kapılarının birisi üstünde yer aklığına göre buraya alınıp yetiştirilen kızların münasip insanlara gelin gideceği düşünülmüştür. Bir padişaha kızların en seçkinleri sunulur. Nitekim haremde yetişen kızların içinde sarayın Enderun kısmında yetişen genç devlet adamlarıyla evlendirilenler çoktur. Hatta padişahın kız kardeşleri ile kızları da münasip devlet adamlarıyla evlendirilmişti. 16. asra kadar Osmanlı hanedanı yabancı (Müslüman veya gayrimüslim) kadınlardan evlendiği halde, bu  asırdan sonra yerli ve yabancı hanedanlardan ne kız alınır ne de verilirdi. Bu durumda harem bir okuldu ve Enderun'da yetişen zümrenin eş olarak seçeceği kızlar yetişirdi. Hareme Hırvat,Yunanlı.,Rus Ukraynalı, Gürcü kızlar alınırdı.İtalyan ve Fransız asıllılar vardı. Ermeni ve Yahudiler şehir halkı oldukları için onlardan ne Hareme kız alınır ne de Yeniçeri ordusuna asker devşirilirdi. Müslüman  halklardan kimse Hareme alınmazdı diyemeyiz ama istisna denecek kadar az sayıdaydı. Tabii her konumda olduğu gibi oradaki insanların da talihleri farklıydı. Hükümdar  annesi ve böylece valide sultan olanlar vardı; Hatice Turhan Sultan (IV. Mehmed'in annesi) devrinde halk tarafından, günümüzde tarihçilerce sevilen bir valide sultandır. Kösem Sultan ise aksine meşum bir valideydi. Ama öldürüldüğü gün İstanbul'da bir sürü insan aç ve bir sürü gelin adayı fakir kız çeyizsiz kalmış. Bu fukaralar Valide Sultan'dan geçinirlermiş.Hasekilerin içinde Gülnuş Emetullah gibi uzun, mutlu hayat sürenler vardı. IV.Mehmed'in yanından ayırmadığı sevgili hasekisiydi: II. Mustafa ve III. Ahmed in annesi olduğundan uzun süre valide sultan oldu. Halk onu severdi: Üsküdar'daki hoş camii o yaptırdı, mezarı da oradadır. Ama iki oğlu da kocası da tahttan indirilmiştir. Böyle hükümdar oğlunun kötü talihini birlikte yaşayanlar da vardır. Sultan Abdülaziz'in annesi Pertevniyal Valide Sultan ı hatırlayalım. Oğlu ve kocası ölen haseki ve valideler Eski Saray'a taşınmak zorundaydı: bu nazın bir olaydı. Hareme girip eğitilip, iyi evlilikle dışarı çıkanlar vardı. Nihayet sıradan adamlarla evlendirilenler de olurdu; bunların da bir devlet veya vakıf görevlisi olması gerekirdi. Ama kısmeti çıkmayan, orada kalan hizmetliler de vardı. Bunlar bazen yüksek rütbeye ulaşır (haznedar usta gibi), bazısı ise basit işlerde, hatta temizlik işlerinde çalışırdı.Kızlar musiki, raks, ince sanatlar ve Türkçe öğrenirdi. Mutlaka saray protokolü, etiketi ve adabı öğrenirlerdi. Dini bilgiler, ama daha çok usul adap dersi, verilerek saraydan çıkarılıp evlenen bir hanım bu nedenle oturduğu semtte "saraylı hanım" olarak bilinir; görgü ve davranışlarıyla etrafta saygı görürdü. Haremde siyaset ve entrika uzun tarihin kısa bir dönemine mahsustur. Kösem Sultan'ın bir saray darbesinde öldürülmesinden sonra Harem tekrar eski sakin hayatına döndü. Venedikli Bafa (Safiye Sultan),Hürrem Sultan,Kösem Sultan,siyasi entrikalarla birlikte anılan isimlerdi.Hiç şüphesiz kara hadımağaları Haremin en Hiç şüphesiz kara hadımağaları, Haremin en trajik tipleridir. Bunların reisi Darüssaade Ağası'ydı ve yüksek rütbeli bir görevliydi. Hareme zenci hadımların alınması 19. asır sonlarında terk edilmiş bir adetti. Buna rağmen Cumhuriyet yıllan boyunca da İstanbul'da harem ağalarına eski dönemden kalan adamlar olarak belli muhitlerde rastlanırdı. Harem için ne yazılsa boş: gerçekler o kadar ilginç değil, herkes erotik muhayyilesini yazılmış görmeyi tercih ediyor gibi.

Kaynak: Milliyet Gazetesi 08.09.2002, Pazar, Sayfa 6  
İLBER ORTAYLI

Hiç yorum yok

YORUM BIRAKMAK DÜŞÜNMEK VE PAYLAŞMAK İLE İÇ İÇEDİR. LÜTFEN DÜŞÜNDÜKLERİNİZİ PAYLAŞIN. YORUMLARINIZLA DAHA ÇOK PAYLAŞILALIM.

www.nerdenduydun.com. Blogger tarafından desteklenmektedir.