Header Ads


Cariyeler: Kadın Köleler ve Osmanlı Cariye Esir Pazarları


Cariye nedir üzerine, Tarih Dünyası 1953 yılına ait bir yazıyı sizlerle paylaşıyoruz. 

Cariye ne iş yapar? Cariye ile cinsel ilişki yaşanır mı? Cariye ne demek?

Otto Pilny'ye ait esir pazarı tablosu


Kölelik ve Cariye kavramı ne kadar iyi olabilirse artık, Müslümanların kölelerine veya cariyelerine en iyi davranan topluluk olduğundan bahsediyor. Gerçek hikayeler bunu doğrulamaktadır fakat insanların kaçırdığı nokta sanırız şu insan insana kulluk etmemeli denilen bir dinde ayetler içinde de geçen kölelik kavramı insanın kafasını karıştırmakta.

Osmanlı orduları her seferlerinde dünyanın
en güzel kızlarını ve kadınlarını getirerek buralarda satarlardı.


 Köle ve cariye kavramı Kuranı Kerim'de geçiyor diye maalesef dönemin vazgeçilemez sanılan kölelik Kuranı Kerime göre yumuşatılıp devam ettirilmiş ve hala bu zihniyette olanlar bugün bile bir şekilde bu köleliği devam ettirmeye çalışıyor.


Köleler hakkında en iyi ve insanca hükümleri İslâmiyet koymuştur. İslamiyette kölelere iyi muamele yapıldığını gösteren en güzel örneği Hazreti Ömer vermiştir. Hazreti Ömer  Kudüs patriği şehri ancak halifeye teslim edeceğini söyleyince HZ. Ömer Kudüs'e nöbetleşe bindikleri tek deve ile Ebû Ubeyde ordugahına gelirken kölesini bindirdiği devenin yularını kendi eliyle çekiyordu. Orta çağlarda ve İslam tarihinde cariyelerin yerleri pek büyüktü. 

Otto Pilny'ye ait esir pazarı tablosu


 Müslümanlar müreffeh bir hey'eti içtimaiye olgunluğuna eriştikleri zaman israf, sefahat, zevk ve safa temayülleri de artmıştı. Beytülmal denilen millet hazinelerinden paralar şuna buna sel gibi akarken kıymetli taşlar ve elbiseler nasıl hediye edilirse güzel cariyeler de öylece büyüklere sunulmaya başladı.
Otto Pilny'ye ait esir pazarı tablosu
Abbâsî Halifeler zamanında kişizadelerin ve zenginlerin bir çok cariye sahibi olmaları salgın bir moda halini almıştı. Harun-ür-Reşid Bezi adlı güzel bir cariyeyi elde etmek için iki milyon dirhem vermişti. Emevî Halifelerden Abdül-Melik'in oğlu Yezid Habbabe adlı güzel bir cariyeyi ağırlığınca altına satın almıştı. İslâm dünyasında cariyelerin fazla rağbet görüşü esircilik ticaretinin inkişafına sebep olmuştu. Esirciler dünyanın dört tarafından Türk, Hind, Gürcü, Çerkeş, Hatay, Ermeni, Hum, Berberi, Nube, Sûdan, Habeş, Rus, Mingrel Abaza cariyeler getirterek bunları hususî bir ta'lim ve terbiyeden sonra saraylara, zenginlere yüksek fiatlarla satarlardı.

Abdül-Melik'in oğlu Yezid Habbabe adlı güzel bir cariyeyi
ağırlığınca altına satın almıştı.




Osmanlı orduları fütuhat devrinde yıldırımlar gibi ufuklardan ufuklara akarlarken istilâ ettikleri yerlerden harp ganimeti olarak sayısız köle alırlar, bunları iç pazarlara dökerek satarlardı. Osman Oğullarının ilk payitahtları Bursa'da, ikinci payitahtları Edirne'de muazzam esir haneler ve esir pazarları vardı. Viyana'ya kadar dayanan Osmanlı orduları her seferlerinde dünyanın en güzel kızlarını ve kadınlarını getirerek buralarda satarlardı.

Âşık Paşa Zade İkinci Muradın 831 Hicri yılı Macar seferini yazarken en güzel bir Macar kızının esir pazarlarında 300 akçeden fazla para etmediğini söyler. İkinci Murad 842 H. yılında Belgradı fethederken Osmanlı ordusu o kadar çok esir almıştı ki büyük şehirlerde bir dilber cariye bir çizmeye değiştiriliyordu. Bu Padişah Âşık Paşa Zadeye 9 köle vermişti. Tarihçi bunları ikişer, üçer yüz akçaya zor satabildiğini anlatıyor. Bu tarihde, Edirne güzel kadınlarla dolmuştu.Macar, Leh, Çek, Yugoslav kızları bir mübadele metâsı haline gelmişti (3).


Otto Pilny'ye ait esir pazarı tablosu
Otto Pilny'ye ait esir pazarı tablosu

Otto Pilny'ye ait esir pazarı tablosu




Harplerde alınan esirlerin beşte biri hükümdarın hissesine düştüğü için Osmanlı Sarayı dünyanın en güzel cariyeler ile dolardı. Türkler İtalyanın Polye sahillerini işgal edip içerilere doğru sızdıkları zaman bir çok İtalyan asilzadelerinin kızları ve prensler Fatihin sarayına gönderilmişti. Bunları Topkapı sarayında, bulduğumuz Sultan Cem'in İkinci Bayezid'e yazdığı henüz neşredilmemiş mektuplardan öğreniyoruz. Prenses, prens, kumandan, devlet reisi, hükümdar gibi esirler «ağır baha» köleler sayılır, iyi muhafaza edilirlerdi. Kırım öteden beri dünyaya esir ihraç eden bir iskele halinde idi.

Otto Pilny'ye ait esir pazarı tablosu


Kızoğlan kız köleler çok para getirirdi. Başbakanlık Arşivinde bulduğumuz vesikalardan öğrendiğimize göre Kırımdan İstanbul'a gemilerle bakire cariyeler getirilirdi. Esirler İstanbul'da Bedestende satılırdı. Esir o kadar çoktu ki bunlar dükkânların önlerini, yolları kapıyorlardı. Cariyeler delikanlılarla düşüp kalkıyorlardı. Bedesten esnafı Dördüncü Sultan Mehmede şikâyet etmişler, esir pazarının Bedestenden kaldırılmasını istemişlerdi.Başbakanlık Arşivinde 78 numaralı mühimme defterinin 49 sıra numarasında kayıtlı 26 Cemaziyelevvel 1018 tarihli İstanbul kadısına yazılan bir hükümden öğreniyoruz ki Padişah Bedestenin solunda şimdi Tavukpazarı dediğimiz yerde iki tarafı Mahmud Paşanın vakfiyle sınırlandırılan yerde bir Esir hanı yaptırmaya müsaade etmiştir. Bu; altlı, üstlü 300 odalı muazzam bir handı. Güzel cariyelerin teşhiri için salonları vardır.Esirhanenin bir emini, kethüdası, şeyhi, dellâlları, 400 den fazla memuru vardı Geceleri muazzam demir kapısı kilitlenirdi. Kapının yanındaki odada oturan emin alınıp satılan kölelerden öşür alırdı. Dördüncü Murad zamanında İstanbulda iki bin esir tüccarı vardı. (4)Gülnûş isminde bir cariye burada satılırken şöyle bir nezirde bulunmuştu:
— Tanrım beni hürriyetime kavuşturursa esir pazarına bir cami yaptırayım!..
Otto Pilny'ye ait esir pazarı tablosu
Gülnûş zamanla Topkapı Sarayına çirağ edilmiş, hürriyetine kavuşarak şehzadeye dadı, sonra da kethüda kadın olmuştu. O vakit adağını yerine getirdi: Esir Pazarı Mescidini yaptı. (5) Bu kadın üçüncü Ahmed zamanında ölmüştür. Vakıflar Umum Müdürlüğü kadro harici kalan bu mescidi 15 sene evvel satmıştı. Yerine bir fabrika yapılmıştır.



İbrahim Hakkı KONYALI Tarih Dünyası Yıl 1953 (3) Âşık Paşa Zade Tarihi. Sahife 120 ve 125. (4) Evliyâ Çelebi Seyahatnamesi. Cilt 1, sahife 563 ve 564. (5) Hadikat-ül-Cevami Cild 1, sahife 37

Hiç yorum yok

YORUM BIRAKMAK DÜŞÜNMEK VE PAYLAŞMAK İLE İÇ İÇEDİR. LÜTFEN DÜŞÜNDÜKLERİNİZİ PAYLAŞIN. YORUMLARINIZLA DAHA ÇOK PAYLAŞILALIM.

www.nerdenduydun.com. Blogger tarafından desteklenmektedir.