DOLAYLAMA
Bazen bir varlığın adlandırılmasında varlığın bir sözcükle ifade edilebilecekken onun bir özelliği dikkate alarak veya toplumda kabul edilen birkaç sözcükle o sözcük isimlendirilir.Bir sözcükle anlatılacak bir nesnenin, bir kavramın birkaç sözcükle anlatılmasına dolaylama denir.DOLAYLAMA |
Önemli: Dil bilimde "dolaylama : ile "dolaylı anlatım" farklı terimlerdir.
ÖRNEKLER:
Atatürk » Ulu Önder-Büyük Kurtarıcı, İstanbul » Yedi tepeli şehir, Eş » hayat arkadaşı, Turizm » Bacasız sanayi, Ankara » Türkiye'nin kalbi, Top»meşin yuvarlak Pamuk»beyaz altın, Mevlana » Gönüller Sultanı, Fırat»Yedi Küpeli Gelin
ÖRNEK SORU
Bir sözcükle anlatılabilen varlık ya da kavram bazen birden fazla sözcükle anlatılır. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu tanıma uygun bir kullanım vardır?
A) Silemez alın yazımı zaman.
B) Bizim evdeki kaşık düşmanı çok titizdir.
C) Önce upuzun sonra kısa saçın vardı.
D) Midesini bozunca ayak yolunu mesken tuttu.
E) Otomobil fuarında düş gücünü zorlayan otomobiller vardı.
Cevap: B
GÜZEL ADLANDIRMA
Bazı sözcüklerin doğrudan söylenmesi insanları rahatsız eder. Böyle sözcüklerin yerine daha güzel sözcüklerle isimlendirmeye denir.GÜZEL ADLANDIRMA |
Örnekler
özürlü »engelli ,Sağır »işitme engelli,Verem»ince hastalık, Gömmek » toprağa vermek, ölüm » rahmete kavuşmak
özürlü »engelli ,Sağır »işitme engelli,Verem»ince hastalık, Gömmek » toprağa vermek, ölüm » rahmete kavuşmak
BENZETME (TEŞBİH)
Sözü daha etkili bir duruma getirmek için aralarında çeşitli yönlerden ilgi bulunan iki nesneden,benzerlik bakımından güçsüz olanı, nitelikçe daha üstün olana benzetmektir.Benzetme bir mecaz sanatı değildir; çünkü sözcükler gerçek anlamlarında kullanılır. Genellikle benzetme yapılırken benzetme sözcüklerinden yararlanılır. (gibi, sanki, tıpkı, mişçesine, aynı, kadar, adeta benzer, andırır, misali...)
Sözü daha etkili bir duruma getirmek için aralarında çeşitli yönlerden ilgi bulunan iki nesneden,benzerlik bakımından güçsüz olanı, nitelikçe daha üstün olana benzetmektir.Benzetme bir mecaz sanatı değildir; çünkü sözcükler gerçek anlamlarında kullanılır. Genellikle benzetme yapılırken benzetme sözcüklerinden yararlanılır. (gibi, sanki, tıpkı, mişçesine, aynı, kadar, adeta benzer, andırır, misali...)
ÖRNEKLER:
> Aslan asker atıldı.
> Bu çocuk tilki misali kurnazdır.
> Kadınlar çiçek gibidir.
> Dünya bir han gibidir, konan göçer.
> Aslan asker atıldı.
> Bu çocuk tilki misali kurnazdır.
> Kadınlar çiçek gibidir.
> Dünya bir han gibidir, konan göçer.
ABARTMA (MÜBALAĞA)
Bir durumu olduğundan fazla veya az göstererek anlatma sanatıdır.
Bir durumu olduğundan fazla veya az göstererek anlatma sanatıdır.
> Sen de pireyi deve yapıyorsun. > Bağda yaprak kalmadı, yarama bağlamaktan.> Alem sele gitti gözümün yaşından.
ÖRNEK SORU
Aşağıdakilerin hangisinde abartma yapılmamıştır?
A) Zalim yarin elinden gözyaşım sele döndü
B) Sizi sıkarım dağlar Yare zarar gelirse
C) Bu dertten demir çürür. Bilmem nasıl dayandım.
D) Sen beni unutmazsan yıllar yılı beklerim.
E) Deniz mürekkep olsa yazılmaz benim derdim.
Cevap: D
A) Zalim yarin elinden gözyaşım sele döndü
B) Sizi sıkarım dağlar Yare zarar gelirse
C) Bu dertten demir çürür. Bilmem nasıl dayandım.
D) Sen beni unutmazsan yıllar yılı beklerim.
E) Deniz mürekkep olsa yazılmaz benim derdim.
Cevap: D
DOKUNDURMACA (Kinayeli Söz)
iğneleme, küçük düşürme, alay etme amaçlarla bir sözün tam tersini düşündürecek şekilde kullanılmasıdır.
iğneleme, küçük düşürme, alay etme amaçlarla bir sözün tam tersini düşündürecek şekilde kullanılmasıdır.
ÖRNEKLER:
> Senin gibi dostum varken ben neyleyim düşmanı > Çok zengin bir ülkede yaşıyoruz; hava almak dahi bedava.
ÖRNEK SORU
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "küçük"düşürme" anlamı vardır?
A) Türk sineması, dün olduğu gibi bugün de büyük kentlerin sorunlarını da bireyin dünyasını da aynı başarıyla anlatabilmektedir.
B) Bazı çağdaş ressamlar, yaptıkları resimlerle tabiata karşı bağımsızlıklarını ortaya koymuşlardır.
C) Çağımız insanı, kitap ve dergilere çok fazla ilgi gösteriyor; üniversite mezunlarımız bile yılda bir kitap okuyor.
D) Ayakkabısının burnuyla kapıya vurmaya başlamaz mı?
E) Sözün gücünü artırmak, anlamı zenginleştirmek için zaman zaman söz sanatlarına başvurunuz.
Cevap: C
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "küçük"düşürme" anlamı vardır?
A) Türk sineması, dün olduğu gibi bugün de büyük kentlerin sorunlarını da bireyin dünyasını da aynı başarıyla anlatabilmektedir.
B) Bazı çağdaş ressamlar, yaptıkları resimlerle tabiata karşı bağımsızlıklarını ortaya koymuşlardır.
C) Çağımız insanı, kitap ve dergilere çok fazla ilgi gösteriyor; üniversite mezunlarımız bile yılda bir kitap okuyor.
D) Ayakkabısının burnuyla kapıya vurmaya başlamaz mı?
E) Sözün gücünü artırmak, anlamı zenginleştirmek için zaman zaman söz sanatlarına başvurunuz.
Cevap: C
KİNAYE
Dil bilimde iki tür kinaye vardır.1. Bir sözü hem gerçek ' em de mecaz anlama gelecek şekilde kullan o o sözün mecaz anlamını kastetmektir.
> Dolu başaklar başını eğer.(gerçek anlamı, başakların üstünde tane olduğu zaman yere eğilir, mecaz anlamı ise olgun insanlar mütevazi olur.)
> Dostlarımıza daima kapımız açıktır.(mecaz:misafirperverlik)<(kapının gerçekte açık olma durumu)
> İflas eden adam her yerde el açıyordu.(mecaz.dilenmek) (elin gerçekte açık olma durumu)
2. İmalı söz söyleme, bir olgunun tersini söyleyerek alaya alma biçiminde söylemektir.
TÜRKÇE | YABANCI | TÜRKÇE | YABANCI |
ÖNLEM | TEDBİR | DEPREM | ZELZELE |
SAKINCA | MAHZUR | ULUS | MİLLET |
KONU | MEVZU | ÖZEL | HUSUSİ |
DURUM | VAZİYET | MUTLU | MESUT |
SORUN | MESELE | YABANCI | ECNEBİ |
> Okulunu ne kadar çok sevdiğin yirmi gün devamsızlık yapmandan belli.
> Eşinin gözündeki morluktan onu ne kadar çok sevdiğin anlaşılıyor.
ÖRNEK SORU
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde kinayeli bir anlatım vardır?
A) Oyundaki olaylar; üç bin kişilik bir kasabada, bir çiftlikte geçiyor.
B) Oyundaki dekorlar, seyirciyi o günün ortamına götürerek oyunun etkisini büyük ölçüde artırıyor.
C) Bu ilk öykülerinde sıfatlardan, söz sanatlarından kaçınan yalın dili ve ayrıntıları gözlemlemedeki ustalığıyla dikkati çekti.
D) Çocuk o kadar çalışkandı ki her dönem en az beş zayıf getirirdi.
E) Derin boğazlara girdiğinde coşup köpüren ırmaklar, düze inince miskinleşiyor.
ÇÖZÜM
D seçeneğinde imalı söz söyleyerek alaya alma söz konusudur, "çalışkan" sözüyle "tembellik" kastedilir.
EŞ ANLAM (ANLAMDAŞ)
Yazılışları farklı, anlamları aynı olan sözcüklere denir. Eş anlamlı sözcükler genellikle birbirlerinin yerine kullanılabilir. Bir kelime başka bir kelimenin anlamdaşı olabilmesi için cümledeki kazandığı anlama bağlıdır.
"Koyu bir sohbete dalmışlardı ki, zil çaldı."Bu cümlede "koyu" sözcüğünün Eş anlamlısı "derin" sözcüğü olur.
"Koyu bir çay ikram ettiler. "Bu cümlede "koyu"sözcüğünün eş anlamlısı "demli" olur.
Önemli: Eş anlamlı sözcüklerin aynı cümlede kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar.
ÖRNEK SORU
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, ayraç içindeki sözün anlamını içeren bir söz yoktur?
A) Valizini alelacele toplayıp yola çıktı, (çabucak)
B) Kaleden bakınca, göz alabildiğine uzanan yemyeşil ova görünüyordu, (sınırsızcasına)
C) Sevmenin verdiği özlemle dolup taşmalısın. (gereğinden çok)
D) Acılar da sevinçler gibidir, olgunlaştırır insanı. (sakınmak)
E) Eğlenceyi de tadında bırakmak gerekir,(aşırılığa kaçmamak)
Cevap: D
Yorum Bırakmak İster misiniz?