Header Ads


Osmanlı sarayına girmiş olan bir Rus güzeli


Hürrem Sultan, gelen ve geçen bütün saray kadınlarından daha güzel, daha hâkim ve daha nüfuzlu idi.

Tatarların Rusya içerlerindeki meşhur akınlarından birinde, küçük bir kasabada Rogatino adlı bir köy papazının yosma kızı henüz 16 yaşında iken ele geçmişti. Tatar Hanı huzuruna getirilen bu güzel kızı uzun uzun bakıp düşünmüştü. Kız uzun boylu; beyaz tenli, ince belli altın sarısı saçlara deniz kadar mavi gözlere malik şahane bakışlı zarif endamlı idi. O da; bu nadide güzeli Osmanlı sarayına takdim etmeyi tasarlamıştı. Tatar Hanı bu kıza el sürmedi. 

İtimat edilir adamlarıyla bu güzel Rus kızını denizden İstanbul'a gönderdi. Yaşının küçük olmasına rağmen zekası pek keskin; görünüşü ruha pek cazip ve hali son derece lâtif olan bu güzel Rus kızı içine girdiği ve yabancı kadınlarla dolu olduğunu gördüğü bu sarayda muvaffak olmanın kolay bulunmadığını derhal fark etmişti.Fakat ümit ve cesaretini asla kaybetmemişti. Nihayet bir gün haremağası onu Kanuni'nin huzuruna çıkarmıştı. Al bir entari giymiş ve üstüne de sarı bir şal atmış olan bu beyaz tenli altın başlı; menekşe gözlü güzeli gördüğü zaman Kanuni  Sultan Süleyman'ın iradesi elinden gitmiş.
— Maşallah Cenabı Hakkın kudretine kurban olayım, demekten kendini alamamıştı
Bu yosmanın yüzünde cana yakın bir tebessüm peyda olmuştu. Yanaklarının iki tarafında iki çukur vardı.Bu gamzeleriyle o müstesna bir manzara almıştı.Padişah kızlar ağasına şöyle sormuştu.
— Bu ilahi dilberi hangi kulum tedarik etti aga ; demişti.
Hürrem Sultan'ın Latince Rossa Solymanni uxor başlıklı 
16. yüzyılda yapılmış bir yağlı boya tablosu
— Devletli Efendimiz bu Rus kızıdır; Tatar Hanı kulunuz takdim etmiş, muhafızlarıyla geçen ay sarayınıza dahil olmuştu. Bugün huzuru devletinize çıkmak müyesser oldu.
— Güzel amma geç kalmışsınız bir daha gelen cariyeleri bu kadar geciktirmeyiniz.
— Başüstüne  Efendimiz, şimdi emriniz...
Kanuni Sultan Süleyman, bir güzele bakmış bir ağaya nazar etmiş; sonra da beğendiğini belli eden bir tebessümle:
— Bu akşamdan tezi yok halvet olsun!..
Kızlar ağası sırıtarak, misvakla ovulmuş beyaz dişlerini göstererek bağırmıştı:
Halvet Efendimiz; bu akşam halvet!..
Ve latif  Rus kızını önüne alarak huzurdan iki büklüm çıkmıştı.
Kanuni Sultan Süleyman o gece, koklaşıp seviştiği bu Rus kızının visaline nail olamamıştı. Kız; Padişaha ayak diremiş ve Tatarlar arasında öğrendiği Türkçe ile:
— Evvela haseki, sonra zevce olacağım Sultanım: demişti...
Padişah; bu çok bilmiş güzel Rus kızının visaline nail olmasına sarayda iki mühim engel vardı. Bunlardan biri, Birinci Şehzade Mustafa'nın Çerkeş Annesi difteri padişahın bîr nevi kelkahyası olan yanından ayrılmayan aslen Rum olan Makbul İbrahim Paşa idi.
Paşa. Sadrazam bulunuyor;Padişahla Tuna boylarına; Macaristan seferine Viyana muhasarasına. Doğuda İran'a,Irak'a Bağdada gitmiş olmanın kendisine verdiği gururlu ve Hünkârın çocukluk arkadaşı bulunmanın doğurduğu yakınlıkla; Kanuni Süleyman'ı hemşiresiyle evlenmek suretiyle elde ettiği karabetle her işe karışmakta kendisinde hak buluyordu.


Hürrem Sultan'ın Latince Rossa Solymanni uxor başlıklı 16. yüzyılda yapılmış bir yağlı boya tablosu  bu tablo şu an Jak Amran koleksiyonunda ve İstanbulda bulunmaktadır.

' Fakat kısa zamanda Rus dilberi bu iki çetin düşmanıyla  mücadele etmiş ve her ikisini hem gözden düşürmüş; hem bu dünyadan sürüp göndermişti. İlk mücadeleyi rakibesi; Şehzade Mustafa'nın annesiyle yapmıştı. Bir gün bu Çerkeş haseki ile saç saça baş başa gelmiş;yüzü gözü tırmalanmış; saçları yolunmuştu. Çerkez haseki ona şöyle bağırmıştı:
— Seni gidi kaltak fahişe seni sen satılmış bir et parçasısın; senin hasekilik hanımlık ne haddine sende ırkının hainliği ve sende cinsinin rezaleti var.
Kavga büyüyüp Padişaha, aksedince; Padişah her ikisini huzuruna çağırmış fakat Rus güzeli emre itaat etmemişti. Neden sonra cariyelerin yalvarması üzerine yüzünü gözünü
yıkayıp kendine de çekidüzen verdikten sonra yaşlı hükümdarın huzuruna girmiş ağlayarak: dizlerine kapanmış ve hasekiden şikâyet etmişti.
— Sultanım demişti zevceniz bana sen satılmış bîr et parçasısın senin hanımlık ne haddine sen bir kaltaksın diye bağırdı ben hakikaten öyle miyim ?
Kanuni Sultan Süleyman;bütün bir Ömür; sevgisini ve aşkını hiç bir mahlûkla paylaşamayacağı bu güzel Rus kız için söylenmiş bu sözlere fena halde kızmıştı.
— Halt etmiş o Çerkeş karısı diye bağırdı. Sen onların hepsinden üstünsün; sen onlarla kıyas kabul etmezsin; yüzüne;gözüne merhem sürsünler; bak ben onlara ne yapacağımı bilirim.
Padişahın zaaflarını çok iyi bilen Roksalan kısa zamanda hareme hakim olmuş; Padişaha Birinci Şehzade Mustafa'yı idam ettirmiş zavallı anneyi yeni saraydan sürdürmüş ve en büyük rakibi Veziriazam Makbul İbrahim Paşayı da Padişaha ikide birde kötüleyerek nihayet; hakkında idam hükmünü almıştı. Bunun için Roksalan; şöyle demişti:
— Sultanım bu İbrahim kulun senin yerine göz koymuştur. Bundan sana iyilik gelmez Padişahım.
Nihayet Padişah; beraber çapkınlık ettiği İbrahim'den vazgeçmeye karar vermiş ve bir gece; haremde yatan Makbul İbrahim Paşa Hünkarın emriyle yattığı yatakta boğdurulmuş Vezirin naaş'ı ertesi gün sarayın arka kapısından çıkarılmıştı. Bu suretle sarışın yosma kısa zamanda saraydaki en kuvvetli; on nüfuzlu; en mühim düşmanlarının sırtını yere vurmuş;haklarında ya idam; ya sürgün hükümleri almış; gençliği; güzelliği; beyaz teni ve işvesi sayesinde kıtalara hükmeden bir hükümdarı avucu içine almıştı.
S. N. TANSU
KAYNAK: HER GÜN TARİHTEN MERAKLI BİR VAKA 04.04.1953 MİLLİYET.SAYFA 4

Hiç yorum yok

YORUM BIRAKMAK DÜŞÜNMEK VE PAYLAŞMAK İLE İÇ İÇEDİR. LÜTFEN DÜŞÜNDÜKLERİNİZİ PAYLAŞIN. YORUMLARINIZLA DAHA ÇOK PAYLAŞILALIM.

www.nerdenduydun.com. Blogger tarafından desteklenmektedir.