Haçlı Seferlerinden sonra Avrupalılar
“Şark‘ın ağır kokularını" kendi memleketlerine götürmüşler ve sanayilerine bambaşka bir yön vermişlerdir. 16. asırdaki Rönesans insanının kültür seviyesi ve yaşam şevki, güzel parfümeri de içerdiğinden esansların kalıcılığını sağlayacak yeni bir hammadde gerekmekteydi.
Destilasyon tekniğinin oluşmasıyla alkol elde edilmiş ve böylece tarihi esansların
"Tinktur" ve "Infision” şeklinde devamlı olarak saklanmaları sağlanmıştır. Bu olay
kozmetik sanayiine büyük boyutlar getirmiştir.
Koku veren ham maddelerin alkol içinde erimesi bilgisi, birçok kıymetli çiçek parfümlerinin ve diğer
kozmetik kompenentlerinin yapılmasını sağlamış ve kimya endüstrisi istenilen hammaddeleri
kozmetik sanayiine vermeye başlamıştır. Bu asrın başında Freitag'ın belirttiği gibi insan vücuduna uygun en mükemmel
kozmetik ürünlerini sunabilmek için, başta
dermatologlar (cildiye doktorları) olmak üzere, m
ikrobiyologlar, eczacılar, kimyagerlerle, kozmetik uzmanları müşterek bir çalışmaya girmişler ve böylece
kozmetoloji bilimi doğmuş bulunmaktadır. Zira insan yapısındaki ebedî genç kalma ve güzellik arzusu yalnızca kozmetik yapımcüarınm gay- retiyle çözümlenemez. Bugünkü kozmetik endüstrisi, tıp. biyoloji ve kimya endüstrisi tarafından bilinen birçok yeni buluşları güzellik bakımının gerektirdiği şartlar altında yaratıcı olarak değerlendirmek mecburiyetindedir. Merkezi Brüksel'de olan Ortak Pazar Kozmetik Komisyonu’nun tespit ettiği kozmetik sanayiinde kullanılan hammadelerin sayısı 63.000 adettir. Türkiye'de ise 6.000 çeşit kozmetik hammaddesi kullanılmakta ve bunun sadece 600 adedi memleketimizde üretilmektedir. Bu sonuç yalnızca kozmetik sanayiinin değil diğer sanayi kollarının da ortak sorunudur.
|
Yunanca kosmein (güzelleştirmek, çeki düzen vermek) fiili ve kosmetikos kavramı türemiştir. Bu fotoğrafta da işini başarmış |
Memleketimizde gelişmekte olan kimya sanayine paralel olarak kozmetik kimyasının da kelimesi son derece memnuniyet vericidir. Dışa bağımlılık, sadece Türkiye açısından değil. bütün yabancı ülkeler açısından kısmen de olsa geçerli durumdadır. Belki çok az ülke ve sanayi dalı vardır ki üretiminde bütün girdilerini, kendi pazarlarından kendi sanayisinden temin edebilsin. Dünyada kozmetik mamullerinde kullanılan ham madde üretimi belirli sayıdaki firmaların inhisarında dır. Zira kozmetikte ham madde kullanım miktarı az fakat çeşit olarak fazladır. Bu çok sayıdaki ham maddeyi üretebilmeyi düşünsek bile üretim miktarının azlığı nedeni ile bu büyük yatırım gerektiren üretim ünitelerinin harcamalarını karşılayamayacaktır. Yatırım büyüklüğünün külfetini, üretimi yükselterek karşılamayı düşünürsek. “dünya pazarlarına büyük ölçüde girebilme zorunluluğu doğacaktır. Bu da şimdiye kadar bu üretimi yapmış olan diğer dünya firmaları ile rekabeti gerektirecektir.
14.04.1982, Milliyet Kimya, Sayfa 19
Yorum Bırakmak İster misiniz?