HÜCREDE HAYATSAL OLAYLARI KONTROL EDİYOR KALITSAL BİLGİYİ YENİ NESİLLERE AKTARIYOR GENLERİN YAPISINI OLUŞTURUYOR. MUCİZEVÎ DNA, ADALETİNDE HİZMETİNDE. DNA ANALİZİYLE BİRÇOK SUÇ AYDINLATILIYOR.
Eskiden sadece lise biyoloji dersinde duyardık adini; tanımı, işlevleri mutlaka gelirdi sınavda, ezberlemeden olmazdı. Şimdiyse hayatın her alanında karşımıza çıkıyor Televizyon haberlerinden filmlere. çevremizdeki sohbetlerden web sitelerine kadar her yerde onun adı var DNA, yani deoksiribonükleik asit. Peki, nedir DNA?
Dünya yüzünde yaşayan yedi milyar insandan hiçbirinin birine tam olarak benzememesini, her insanın görünüş, karakter, yetenek vb. yönlerden eşsiz ve biricik olmasını sağlayan şey, genlerimiz. Onlar, bizi biz yapan ne varsa, bunların üretim şifresine sahipler Bunu, vücutta üretilecek proteinlerin
şifrelerini taşıyarak yapıyorlar Her gen, bir proteinin yapımından sorumlu ve oksijenin kanda taşınmasından ten rengimize, büyümemizden düşünebilmemize kadar binlerce işlevi yürüten bu proteinlerin üretimini farklı genler yürütüyor Sayılarıysa, yaklaşık 35 bin. Genler, hücre çekirdeğinde kromozom adı verilen yapıların içinde bulunuyor
Kromozomlar,sıkıştırılmış birer iplikçik yumağına benziyor ve bu sarmal yapıyı oluşturan şey de DNA dediğimiz deoksiribonükleik asit. Hayatın şifresi, işte bu DNA üzerindeki dizilerde saklanıyor Vücudumuzda ki bütün hücrelerin taşıdığı genetik bilgi aynı, yani o hücrenin içindeki 23 çift kromozomun içerdiği bilgi bizi biz yapan genetik yapının bilgisi.
GENETİK MİRASIN TAŞIYICISI
DNA, yaşayan tüm organizmaların biyolojik gelişmeleri için gereken genetik talimatları taşıyan bir nükleik asit. 'Nükleotid baz' adı verilen dört farklı birimden meydana geliyor: Adenin, Timin, Guanin ve Sitozin. Bu bazlar birbirlerine dolanarak sarmal yapıyı meydana getiriyor ve nasıl dizildikleri de o DNA'nın tamamen 'eşsiz' şifresini belirliyor Hücre bölünmesi sırasında iki iplikçik birbirinden ayrılarak birbirinin kopyası olan iki ayrı DNA dizisi yaratıyor ve işte bu kopyalama işlemi, bu genetik şifrenin bir sonraki kuşağa aktarılması işini üstleniyor
'Genetik şifre' dediğimiz şey de, aslında bu bazların sıralanış kombinasyonlarından oluşuyor Bu yalın ama çarpıcı gerçek, genetik bilginin kuşaklar boyunca aktarılarak çok uzun süreli saklanmasını sağlıyor Tam da bu nedenle DNA, insan soyunun olduğu kadar yaşayan her varlığın devamlılığı açısından son derece yaşamsal bir öneme sahip.
VAZGEÇİLMEZ BİLGİ KAYNAĞI
İşte DNA'yı aynen taşıdığı bilgi gibi kendisini biricik kılan bu önemli işlevi nedeniyle, eskiden sadece biyolojinin bir konusu olarak görülürken artık hayatın her yerinde karşımıza çıkıyor
Adli tıp: Eskiden sadece parmak izi gibi örneklerden yararlanılabiliyorken, artık suç mahalinde bulunan her türden organik parça (kan, tükürük, saç teli) üzerinde inceleme yaparak DNA yapısı inceleniyor ve failin kimliğine ulaşılabiliyor DNA profillemesi adı verilen bu işlemde, DNA'nın değişken kısımlarının uzunlukları belirleniyor ve farklı insanlarla karşılaştırılıyor. 1984te Britanyalı genetikçi Sir Alec Jeffreys tarafından geliştirilen bu yöntem, suçlunun belirlenmesi açısından son derece güvenilir olarak kabul ediliyor İlk kez 1988'de bir cinayet vakasında kullanılan bu yöntemle, hiç delil bulunamadığı için kaderine bırakılan bazı eski dosyalar da yeniden açılarak sonuca ulaştırılıyor.
Dünya yüzünde yaşayan yedi milyar insandan hiçbirinin birine tam olarak benzememesini, her insanın görünüş, karakter, yetenek vb. yönlerden eşsiz ve biricik olmasını sağlayan şey, genlerimiz. Onlar, bizi biz yapan ne varsa, bunların üretim şifresine sahipler Bunu, vücutta üretilecek proteinlerin
şifrelerini taşıyarak yapıyorlar Her gen, bir proteinin yapımından sorumlu ve oksijenin kanda taşınmasından ten rengimize, büyümemizden düşünebilmemize kadar binlerce işlevi yürüten bu proteinlerin üretimini farklı genler yürütüyor Sayılarıysa, yaklaşık 35 bin. Genler, hücre çekirdeğinde kromozom adı verilen yapıların içinde bulunuyor
Kromozomlar,sıkıştırılmış birer iplikçik yumağına benziyor ve bu sarmal yapıyı oluşturan şey de DNA dediğimiz deoksiribonükleik asit. Hayatın şifresi, işte bu DNA üzerindeki dizilerde saklanıyor Vücudumuzda ki bütün hücrelerin taşıdığı genetik bilgi aynı, yani o hücrenin içindeki 23 çift kromozomun içerdiği bilgi bizi biz yapan genetik yapının bilgisi.
GENETİK MİRASIN TAŞIYICISI
DNA, yaşayan tüm organizmaların biyolojik gelişmeleri için gereken genetik talimatları taşıyan bir nükleik asit. 'Nükleotid baz' adı verilen dört farklı birimden meydana geliyor: Adenin, Timin, Guanin ve Sitozin. Bu bazlar birbirlerine dolanarak sarmal yapıyı meydana getiriyor ve nasıl dizildikleri de o DNA'nın tamamen 'eşsiz' şifresini belirliyor Hücre bölünmesi sırasında iki iplikçik birbirinden ayrılarak birbirinin kopyası olan iki ayrı DNA dizisi yaratıyor ve işte bu kopyalama işlemi, bu genetik şifrenin bir sonraki kuşağa aktarılması işini üstleniyor
'Genetik şifre' dediğimiz şey de, aslında bu bazların sıralanış kombinasyonlarından oluşuyor Bu yalın ama çarpıcı gerçek, genetik bilginin kuşaklar boyunca aktarılarak çok uzun süreli saklanmasını sağlıyor Tam da bu nedenle DNA, insan soyunun olduğu kadar yaşayan her varlığın devamlılığı açısından son derece yaşamsal bir öneme sahip.
VAZGEÇİLMEZ BİLGİ KAYNAĞI
İşte DNA'yı aynen taşıdığı bilgi gibi kendisini biricik kılan bu önemli işlevi nedeniyle, eskiden sadece biyolojinin bir konusu olarak görülürken artık hayatın her yerinde karşımıza çıkıyor
Adli tıp: Eskiden sadece parmak izi gibi örneklerden yararlanılabiliyorken, artık suç mahalinde bulunan her türden organik parça (kan, tükürük, saç teli) üzerinde inceleme yaparak DNA yapısı inceleniyor ve failin kimliğine ulaşılabiliyor DNA profillemesi adı verilen bu işlemde, DNA'nın değişken kısımlarının uzunlukları belirleniyor ve farklı insanlarla karşılaştırılıyor. 1984te Britanyalı genetikçi Sir Alec Jeffreys tarafından geliştirilen bu yöntem, suçlunun belirlenmesi açısından son derece güvenilir olarak kabul ediliyor İlk kez 1988'de bir cinayet vakasında kullanılan bu yöntemle, hiç delil bulunamadığı için kaderine bırakılan bazı eski dosyalar da yeniden açılarak sonuca ulaştırılıyor.
Moleküler biyoloji: Son yıllarda genetik biliminin gelişmesiyle birlikte ortaya çıkan moleküler biyoloji, canlılarda nükleik asit, protein ve enzimlerin yapısını moleküler düzeyde inceliyor ve böylece genlerin yapısal şifresini çözebiliyor Böylece bugüne kadar sebebi açıklanamayan birçok hastalığın genetik altyapısını ortaya çıkararak tedavileri için umut verici gelişmelere imza atıyor Örneğin kök hücre tedavisi, son yıllarda kanserden Alzheimer'a birçok hastaya yaşama şansı veriyor
Biyoenformatik: Biyolojik problemlerin çözümlenmesinde bilgisayarların kullanılması olarak tanımlayabileceğimiz biyoenformatik de organizmanın DNA yapısını inceleyerek bu canlı türünün ortak karakteristik özelliklerini ortaya çıkarıyor ve türlere ait genetik bilgi havuzunun oluşturulmasını sağlıyor.Bu anlamda hızla, özellikle genetik hastalıkların teşhis ve tedavisinde çok kullanılan bir uygulama haline geliyor
Gen mühendisliği: Genetik analiz yapmak ya da istenen özellikte canlılar geliştirmek amacıyla, organizmanın genleri üzerinde planlı olarak yapılan işlemleri kapsayan bu teknoloji, en genel biçimiyle, bitki ve hayvan ıslahını kapsıyor Özellikle insan hayatı için önemli olan ürünlerin yetiştirilmesi, daha verimli hale getirilmesi ile uğraşan genetik mühendisliği, özellikle klonlama ve yapay üretim konularında tartışmalara neden olsa da canlılar hakkındaki bilgimizin son derece artmasını sağlıyor
DNA nanoteknolojisi: DNA'nın moleküler tanıma özelliğini kullanarak nanometre boyutlarında yapılar tasarlamayı amaçlayan nanoteknoloji, özellikle mimaride ve sanatta kullanılıyor
GENETİĞİN KİLOMETRE TAŞLARI
■ 1865'te doğa bilimlerine meraklı Avusturyalı papaz Gregor Mendel, manastırın bahçesinde bezelyeler üzerinde çalışmaya başladı ve deneylerinden yola çıkarak yazdığı "Bitki melezleri üzerinde denemeler" adlı makalesinde, bazı kalıtım yasalarını açıkladı.
■ 1869'da İsviçreli hekim Friedrich Miescher irinin içinde bulunan mikroskobik maddeyi keşfetti ve buna 'çekirdek özü' anlamına gelen 'nüklein' adını verdi.
■ 1879'da Walther Flemming ilk kez mitoz bölünmeyi tanımladı.
■ 1880'de Oskar Hertvvig ve Eduard Strasburger döllenmedeki temel öğenin sperm ile yumurtanın birleşmesi olduğunu keşfetti.
■ 1902'de Walter Sutton ilk defa bir mayoz bölünmeyi gözlemledi.
■ 1905'te William Bateson, ilk kez 'genetik' terimini kullandı, genetik biliminin akademik anlamda kurucusu ve isim babası oldu.
■ 1911'de Thomas Morgan mutasyonun varlığını ortaya koydu.
■ 1943'te William Astbury X ışınlarıyla DNA'nın kırınımını gerçekleştirerek yapısına ilişkin ilk varsayımın ortaya atılmasına olanak sağladı.
■ 1953'te James Devvey Watson ve Francis Crick DNA'nın çift sarmal biçimli modelini sundular, bu keşiflerinden dolayı 1962'de Nobel Tıp Ödülü aldılar
■ 1955'te Joe Hin Tjio kromozom sayısını tam olarak saptadı: 23 çift.
■ I960'lı yıllarda Fransız biyolog François Jacob ve biyo-kimyacı Jacques Monod 'protein biyosentezi'ni aydınlığa kavuşturarak genetik kod ilkesini ortaya koydular
■ 1977'de DNA'daki nükleotit dizilişleri belirlendi.
■ 1983'te İlk genetik hastalık haritalandı (Huntington hastalığı).
■ 1994'te genetik olarak değiştirilmiş ilk besin elde edildi: Domates.
■ 1996'da 'yetişkin bir canlıdan alınan hücre çekirdeğinin, hücre çekirdeği çıkarılmış bir embriyo hücresine aktarılması' anlamına gelen klonlama yöntemiyle ilk memeli canlı olan ve Dolly adı verilen koyun elde edildi.
■ 1999'da 22. kromozom dizilenmesi tamamlandı. Böylece ilk kez bir insan kromozomunun tüm DNA dizilimi belirlenmiş oldu.
■ 2000 Haziran'ında insan genomunun DNA dizilimlerinin yüzde 99'unun 'saptanmış' olduğu açıklandı.
Düşünmek Ve Paylaşmak Dileğiyle
ALINTI: KİLER MAGAZİN ARALIK 2011 S:26-28
Biyoenformatik: Biyolojik problemlerin çözümlenmesinde bilgisayarların kullanılması olarak tanımlayabileceğimiz biyoenformatik de organizmanın DNA yapısını inceleyerek bu canlı türünün ortak karakteristik özelliklerini ortaya çıkarıyor ve türlere ait genetik bilgi havuzunun oluşturulmasını sağlıyor.Bu anlamda hızla, özellikle genetik hastalıkların teşhis ve tedavisinde çok kullanılan bir uygulama haline geliyor
Gen mühendisliği: Genetik analiz yapmak ya da istenen özellikte canlılar geliştirmek amacıyla, organizmanın genleri üzerinde planlı olarak yapılan işlemleri kapsayan bu teknoloji, en genel biçimiyle, bitki ve hayvan ıslahını kapsıyor Özellikle insan hayatı için önemli olan ürünlerin yetiştirilmesi, daha verimli hale getirilmesi ile uğraşan genetik mühendisliği, özellikle klonlama ve yapay üretim konularında tartışmalara neden olsa da canlılar hakkındaki bilgimizin son derece artmasını sağlıyor
DNA nanoteknolojisi: DNA'nın moleküler tanıma özelliğini kullanarak nanometre boyutlarında yapılar tasarlamayı amaçlayan nanoteknoloji, özellikle mimaride ve sanatta kullanılıyor
GENETİĞİN KİLOMETRE TAŞLARI
■ 1865'te doğa bilimlerine meraklı Avusturyalı papaz Gregor Mendel, manastırın bahçesinde bezelyeler üzerinde çalışmaya başladı ve deneylerinden yola çıkarak yazdığı "Bitki melezleri üzerinde denemeler" adlı makalesinde, bazı kalıtım yasalarını açıkladı.
■ 1869'da İsviçreli hekim Friedrich Miescher irinin içinde bulunan mikroskobik maddeyi keşfetti ve buna 'çekirdek özü' anlamına gelen 'nüklein' adını verdi.
■ 1879'da Walther Flemming ilk kez mitoz bölünmeyi tanımladı.
■ 1880'de Oskar Hertvvig ve Eduard Strasburger döllenmedeki temel öğenin sperm ile yumurtanın birleşmesi olduğunu keşfetti.
■ 1902'de Walter Sutton ilk defa bir mayoz bölünmeyi gözlemledi.
■ 1905'te William Bateson, ilk kez 'genetik' terimini kullandı, genetik biliminin akademik anlamda kurucusu ve isim babası oldu.
■ 1911'de Thomas Morgan mutasyonun varlığını ortaya koydu.
■ 1943'te William Astbury X ışınlarıyla DNA'nın kırınımını gerçekleştirerek yapısına ilişkin ilk varsayımın ortaya atılmasına olanak sağladı.
■ 1953'te James Devvey Watson ve Francis Crick DNA'nın çift sarmal biçimli modelini sundular, bu keşiflerinden dolayı 1962'de Nobel Tıp Ödülü aldılar
■ 1955'te Joe Hin Tjio kromozom sayısını tam olarak saptadı: 23 çift.
■ I960'lı yıllarda Fransız biyolog François Jacob ve biyo-kimyacı Jacques Monod 'protein biyosentezi'ni aydınlığa kavuşturarak genetik kod ilkesini ortaya koydular
■ 1977'de DNA'daki nükleotit dizilişleri belirlendi.
■ 1983'te İlk genetik hastalık haritalandı (Huntington hastalığı).
■ 1994'te genetik olarak değiştirilmiş ilk besin elde edildi: Domates.
■ 1996'da 'yetişkin bir canlıdan alınan hücre çekirdeğinin, hücre çekirdeği çıkarılmış bir embriyo hücresine aktarılması' anlamına gelen klonlama yöntemiyle ilk memeli canlı olan ve Dolly adı verilen koyun elde edildi.
■ 1999'da 22. kromozom dizilenmesi tamamlandı. Böylece ilk kez bir insan kromozomunun tüm DNA dizilimi belirlenmiş oldu.
■ 2000 Haziran'ında insan genomunun DNA dizilimlerinin yüzde 99'unun 'saptanmış' olduğu açıklandı.
Düşünmek Ve Paylaşmak Dileğiyle
ALINTI: KİLER MAGAZİN ARALIK 2011 S:26-28
Yorum Bırakmak İster misiniz?